ESER ADI

136 Doç. Dr. Selçuk GÖLDERE T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı doğal olana ait davranışlar edinir. Bu davranışları edindikten sonra ezgi ve ritimle güzelleştirerek sanat formuna dönüştürür. Amacı sanat etkinliği ile birlikte hayatın kendisini yeniden insanoğ- luna sunmak ve doğa ile güçlenmektir. Anadolu’nun birçok yerinde yaygın olarak halihazırda yaşamaya devam eden, sahipsiz ve tek başına bırakıldıkları için yalnızca ‘halk dansları, folklor, etnik dans, köylü dansları, seyirlik oyunlar, halk oyunu’ başlıkları altında anılan, ulusal ve kültür kodu ile de giderek yalnızlaştırılan törenler, aslında Anadolu insanının hayatı boyunca kendini, toplumunu ait olduğu ortam içinde kendine ait doğasının gücünü paylaşarak hem güçlü hale geldiğinin hem de aynı doğa gücü karşısında kendi bireysel ve toplumsal gücünü eleştirmesinin göstergeleri, batının rotasını çevirerek doğunun malzemelerini ‘taklit etme, anlama ve algılama’ adımlarını attığı 21.yy’ da Anadolu’ya ait eşsiz bir sanatın ilk-örnekleridir. Bu çalışmada Anado- lu’da karşımıza çıkan, bir takım kutsal danslar ve oyunlardan oluşan, adına genel anlamda köylü tiyatrosu da denilen ilk-örneklerin ritüel ve oyun kalıpları üzerinde durulacaktır. Türkler ve Anadolu’da yaşayan diger kavimler tarih içinde İslâm kültürünü kabul ettikten sonra eski dinlerinden kalan birçok inanç, gelenek ve ayinlerini kendi dinlerine sokmayı başar- mışlardır. İnan ve Artun bu konuda şöyle derler: “Şamanizm gelenekleri İslâm dininin uygula- maları içinde, sanki İslam talimatındanmış gibi yüzyıllar boyu sürüp gitmektedir(İnan,1954:204). (Artun,1987:2 9http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/artun_tekirdag_01.pdf ). Artun ise konu ile ilgili görüşünü 3. Milletlerarası Türk Halk Edebiyatı ve Folkloru Kongresindeki bildirisinde destek- lemiştir: “Köy seyirlik oyunları tarih boyunca göçlerden, çeşitli kültürlerden ve birikimlerden etki- lenmiştir. İslâmiyet öncesi Türk kültürü bugünkü kültürün temelidir. Köy seyirlik oyunlarında Orta Asya, Anadolu, İslâmiyet ve ortak Balkan kültürünün izlerini görebiliyoruz. Bu gelenek zamanla beslenerek yeni bir biçime bürünmüştür.” (Artun, 1996: 86). Çalışmanın özü gereği bugünkü batı kaynaklı sanatın ‘eğitici, öğretici ve eğlendirici’ tanımlarının karşısına hiç düşünmeden koyabileceğimiz, binlerce yıllık geleneklerden beslenen Anadolu köylüsünün yaşamını kolaylaştırmak ve güzelleştirmek için ürettiği, basit gibi görünen ve yetkinliği tartışılan, fakat günümüze kadar süregelen kutsal uğraşlar, bizlere ve binlerce yıllık gelenekten beslenen bu topraklara ait bir yaşam ve vazgeçilmez bir sanat tanımı ortaya koymaktadır. Daha önce de söylediğimiz gibi sanat öncelikle insan yaşamı için vazgeçilmez, zorunlu bir etkinliktir. Ortak duygu ve düşüncelerden üreyen, yansıyan ve kuşaklararası sözlü aktarım ile yaşatılan bu fikirlerin daima var olacağını kanıtlayan bu doğal süreç, yine bir grup gelenek karşıtı modern/çağdaş sanat/sanatçının rolünü günümüz yaşamı ve sanatının içinde ye- niden tanımlayacaktır. Bir zamanlar işlevsel niteligi olan, oynandıgı toplumun kültür düzeyine ve oynandıgı çaga baglı bu anonim oyunlar, doganın çözülmesi oranında ilk çıkış özelliklerini yitirseler de, güncel- leşmeye yeni bir bakış açısıyla kabuk degiştirerek günümüz insanının eglence aracı olsalar da tiyatronun kaynakları olma özellikleri açısından modern ve çağdaş sanatın alternatifleri olarak yeni sanatın arayışları açısından varlıklarını sürdürmeye devam edeceklerdir. İlkel insan yaşamından başlayarak, Orta Asya, Anadolu ve İslâm kültürlerinin bu oyunları etkileyişlerine bakıldığında, bu oyunlarda Orta Asya kültürünün izlerini, Orta Asya Türklerinin inanç ve yaşama biçimlerini, Anadolu’ya gelen ve oradan Avrupa ortalarına kadar giden Türkle- rin, yerli halkın kültürlerini etkilemiş ve onlardan da etkilenmiş oldukları reddedilmez bir gerçektir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU2NTE2