ESER ADIAnadolu’da Abdallık Geleneğinin Ortaya Çıkmasında Etkili Olan Tasavvufi Ve Dini Yapılanmalar İle Abdalların Müzikle İlişkisinde Bu Yapıların Etkisi

282 Ezgi TEKİN ARICI - Cenk GÜRAY T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı raks ettikleri görülmektedir. Ayrıca, Tanrısal temasları sonucu, bu geçici dünyaya bağlanmamak, aksine sürekli kökenlerini aramak için arayış içinde olmak gerektiğine inandıkları da bilinmektedir (Karamustafa, 2015, s. 82-83). Kalenderîler için sema, mistik sırlara erişebilmenin yolu olan vecd halini yaşayabilmenin bir aracı olarak en önemli ibadet konumundadır. Hatta bu nedenle esrar, afyon, kenevir gibi uyuşturucu maddeler kullandıkları da bilinmektedir (Ay, 2014, s. 72); (Öztürk E. , 2013, s. 91). Kalenderî semalarına (samah) dair ilk bilgilere Sarı Saltık’ın müridi olan Barak Baba do- layısıyla ulaşılabilmektedir (Ocak, 2016a, s. 233). Barak Baba’nın, acayip bir görünüme sahip sık sık vecde giren bir derviş olduğu; dans, türkü ve anlaşılmaz deyişler söylediği, hatta cezbeye kapıldığında söylediği deyişlerin Kutb el- c Alevî tarafından günümüze kadar aktarıldığı bilinmek- tedir (Karamustafa, 2015, s. 78). Barak Baba’nın raks ederken üzerinde bulunan çan ve zillerin, madeni halkaların ürpertici seslerinin şeyhin naralarına karıştığı anlatılmaktadır. Vahidî de Kalen- derî zümrelerin davul, dümbelek ve borular çalarak raks ederken yerlere serildiğini aktarmaktadır (Ocak, 2016a, s. 233-234). Köprülü ise Kalenderîlerin kıyafetleri, raks ve semaları ile Radolf’un tasvir ettiği eski Türk” Baksı-Kam-Ozan”larının rolleri, kıyafetleri, vecd halinde raks etmeleri ara- sındaki büyük benzerliğe dikkat çekmektedir (Köprülü F. , 2012, s. 29). Ocak, Sarı Saltık semahı- nın da tıpkı Şaman ayinlerine benzer bir tasviri olarak Kalenderîlerin esrar alarak vecde geldikleri ve çılgınca semah ettikleri, kendilerinden geçtiklerinde fark etmeden üzerlerindeki aletlerle kendi- lerini yaraladıkları örneğini vermektedir (Ocak, 2016c, s. 112). 3.5. Haydârîlik Kalenderîlikle büyük yakınlık gösteren Haydarîlik, bir nevi Kalenderîliğin devamı olarak da düşünülebilir. Öyle ki, Ocak Haydarîliği, Kalenderî zihniyet dünyasından doğan ikinci büyük Kalenderî tarikatı olarak nitelemektedir (Ocak, 2016a, s. 93). Köprülü ise Haydarîliği Kalenderîli- ğin önemli bir şubesi olarak düşünür (Köprülü F. , 2012, s. 33). Nitekim Yesevîlik ve Kalenderîlik geleneklerinin bir araya gelmesiyle Kutbüddin Haydar tarafından İran’da kurulan Haydarîyye, Türkmenler arasında hızla yaygınlık kazanan heteredoks bir Türk tarikatıdır. Moğol istilasıyla birlikte Hindistan’ın yanı sıra Anadolu’da da yayılmaya başlamıştır. Haydarî dervişlerinin Kalenderîlerle aynı inanç ve fikirleri paylaştığı düşünülmektedir. Ka- lenderîlerden ayrılan en belirgin özellikleri, dünyevi arzularından vazgeçmelerinin sembolü olarak boyunlarına taktıkları demir halkalardır (Ocak, 2014, s. 195); (Alşan, 2012, s. 282-83). Vahidî’nin ifadesine göre yanlarında asılı olan zincirler ve küçük çanlar bulunmakta ve raks ettikçe tuhaf sesler çıkarmaktadır. Ayrıca şer’î kurallara uymayan Haydarîler, namaz yerine sema ve raksı ter- cih etmişlerdir (Ocak, 2016a, s. 172). Fakirî, “ boğazlarındaki ‘Tavk-ı Lânet’ ile her türlü dünyevi bağdan kurtulduklarını iddia eden ‘Abdallar’dır” derken Haydarîlere, kısmen de Câmîlere vurgu yapmaktadır (Ocak, 2016a, s. 169). Kulaklarına, bileklerine ve boyunlarına demir halkalar takan Haydari dervişlerinin yersiz yurtsuz gezgin dervişler olduğu bilinmektedir. Daha sonra bu dervişler Anadolu’da XV. yüzyıldan sonra Şemsî, Câmiî, Edhem, Rum Abdalları gibi kendilerine benzeyen tasavvufi zümrelere karış- mış, bazı geleneklerini Bektaşîlik içinde devam ettirmişlerdir (Yazıcı, 1998).

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz