Bir Müzisyen Profili Olarak Zâkirlik: Çorumlu Zâkirler Üzerinden Ampirik Bir Değerlendirme

254 Yrd. Doç. Dr. Ömer Can SATIR T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı liğinde nefes, deyiş, düvaz, miraçlama, semah gibi türleri icra eden bir ozan tipine karşılık gelen Alevi zâkirler sergiledikleri müziksel performans gereği tarikat erkânı içinde gelenek aktarıcısı kimliğiyle önemli bir yere sahiptir ve burada tarif edilmek istenen müzisyen profiliyle bire bir uyum göstermektedir. Bildirideki amaç dini bir kimliğe sahip olan zâkirlerin tarikat erkânı içindeki ko- numlarından, belleklerinde sakladıkları edebi metinlerden ve gösterdikleri müziksel performans- tan hareketle zâkirliğin müzisyen-icracı profilini gözler önüne sermektir. Çalışmanın örneklemini az önce değinildiği gibi Çorum yöresi zâkirleri oluşturmaktadır. Çorum’un tarihi ve coğrafi konumu gereği Alevi-Bektaşi inancına mensup toplulukların yoğun olarak yaşadığı bir yerleşim bölgesi olmakla birlikte aynı zamanda bu inanç kültürü ve pratiğine bağlı olarak gelişen cem âşıklığı ve zâkirlik geleneğinin de önemli merkezlerinden biri olması böyle bir tercihi zorunlu kılmıştır. Çalışmanın yöntemi ise başlıktan da anlaşılacağı üzere ampirik bir değerlendirmeye da- yanmaktadır. Balcı (2009)’nın da vurguladığı gibi ampirik araştırma sadece gözlem ve betim- leme değil aynı zamanda problemin doğasını açıklama ve onun hakkında kestirim yapmadır. Bu yöntemin sosyal bilimlerde en etkili enstrümanlarından biri de kuşkusuz etnografi temelli kültür analizidir. Bu anlamda müzisyen zâkirleri keşfetmek amacıyla Çorum ve çevresinde bir dizi alan araştırması gerçekleştirilmiş, zâkir kimliğine haiz kişilerle doğrudan temas kurularak derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Burada müziksel pratiklere ait veriler dört farklı zâkir ti- pinden toplanmıştır. Bu zâkirler sırasıyla; Alaca Bozdoğan Köyünden Âşık Nuri Bolata, merkeze bağlı Acıpınar Köyünden Âşık Musa Yıldız (Kara Musa), yine merkeze bağlı Atçalı Köyünden Âşık Ahmet Madak ve Âşık Ali Bükücü’dür. Burada Âşık Nuri Bolata, hem dinsel hem de seküler âşık kimliğiyle, Âşık Musa Yıldız derin bir zâkirlik edebiyatı bilgisiyle, Âşık Ali Bükücü bağlamadan farklı olarak keman icra eden bir cem âşığı profiliyle, Âşık Ahmet Madak ise klâsik bir zâkir tipini temsil etmesiyle öne çıkmaktadır. Kuramsal Çerçeve: Zâkirliğin Tanımı, Tarihsel ve Teolojik Temelleri Zâkir, zikir kavramından türeyen bir kelimedir. Zikir ise sözlük anlamı olarak bir şeyi an- mak hatırlamaktır. Dini literatürde ise zikir; dil veya kalp yoluyla Allah’ı anmak anlamına gelmek- tedir. Bohlman (2015: 31)’a göre zikir; İslam’da Allah’ın adını gitgide artan bir yoğunlukla söyle- mek yoluyla Tanrıya fiziksel ve ruhsal açıdan yaklaşıldığı bir sufî ritüelidir. Bu ritüel aynı zamanda karşımıza müziksel bir pratik olarak da çıkmaktadır. Burada müzik ibadetin bir parçası olarak özel bir işleve sahiptir. Zikrin icra edildiği yegâne mekân ise kuşkusuz tarikatlardır. Tarikatlarda zikir, hafi-alçak ve cehri-yüksek olmak üzere iki tipte icra edilmektedir. Örneğin Nakşibendi ve kollarında hafi zikir yapmak esasken; Hz.Ali’ye bağlanan Bektaşîlik, Kādîriyye, Rifâiyye, Halvetîy- ye, Bedeviyye, Sa’diyye, Şâzeliyye, Bayramiyye ve bunların çeşitli kollarında cehrî zikir esastır. Aynı zamanda cehri zikirlerin uygulandığı tarikatlarda tekke musiki formlarının en iyi örneklerini görmek mümkündür (Uygun, 2013: 412). Cehri zikrin yaşandığı mecralardan biri de kuşkusuz Alevi-Bektaşiliktir. Bu inanç pratiği içinde gerçekleşen cem ayini ve ikrar törenlerinde müzik, diğer inanç geleneklerinde olduğu gibi zikrin önemli bir parçasıdır. Alevi-Bektaşilikte de zikri, musikişinas kimliğiyle yürüten kişiye zâkir denir. İncelediğimiz kaynaklar zâkirliğin Aleviliğe Bektaşilikten geçtiğini, Bektaşiliğe ise Halvetî, Celvetî, Sa’di, Rufaî gibi tarikatlarından geçtiğini söylemektir (Birdoğan, 1995; Uygun, 2013). Zâ- kir kavramı Anadolu’da farklı isimlerle de anılmaktadır. Bunlardan en yaygın olanı âşık ve ozan-

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz