Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü

235 Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü Genel Konular konusu olmadığı geleneksel toplumda kültür yaşamın doğal akışında ortaya çıkıyordu. Birinci ve ikinci sanayi devrimlerinin getirdiği uzun çalışma saatlerin de etkisiyle boş zaman kavramı belirginleşmiş ve bu alanla ilgili profesyonel değerlendirme etkinlikleri geliştirilmeye başlanmış- tır. Gelenek kültürü açısından bu durum sorunlu bir sürecin başlangıcı olarak değerlendirilebilir. Nitekim kültürün önemli bir bölümü boş zamanda yaratılmakta ve deneyimlenmektedir. Sanal ve dijital teknolojik çağda da boş zamana odaklanılması bu nedenle şaşırtıcı değildir. Dahası ikibin- lerin tekillik asrında kültürün deneyimlerden oluştuğu gerçeğinin belirginleşmesi doğal bir geliş- medir. Boş zaman değerlendirme araç ve yöntemlerindeki değişmeler yaşam tarzını, dolayısıyla kültürü de değiştirmekte ve dönüştürmektedir. Bugün çevrimdışı olarak geçirilen anlar, olağan- dışı olarak tanımlanmaktadır. Çevrimdışı alanların oluşturulması fikri, sanal- dijital kuşatılmışlık karşısında bireyin özgürlüğünü temsil eder hale gelmiştir. Gelenek kültürü ve mekânları, söz konusu çevrimdışı alanların en çekici ve etkilileri olarak belirginleşmektedir. Bireysel, doğal yara- tıcılık ve üretkenlik bu tür bağlantısız anlarda ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda geçmişin hatırla- ma becerisi yitirilmeden gelenek temelli yaratıcılık faaliyetleri gerçekleştirebilmektedir. Bezdirici enformasyon yüklemesi yapan sanal ve dijital bağlamın aksine, gelenek kültürü bireye dilediğini, arzuladığı anda kullanma özgürlüğü sunmaktadır. Robotların öneminin artmasıyla dinlenmeye, dolayısıyla boş zamanların değerlendirilme- sine daha fazla zaman ayrılabilecektir. Bu durum kültürel yaratım, icra ve paylaşım açısından olumlu sonuçlar doğurabilir. Sağlıklı yaşam olgusunun yaygınlaşmasıyla bugünün dezavantaj- lı kesimlerinin kültürel alana aktif katılmaları sağlanabilecektir. Esnek çalışma uygulamaları- nın yaygınlaşması da kültürel faaliyetlere çalışan kesimlerin katılımlarını kolaylaştırabilecektir. Aslında kültür gibi, teknoloji de yaşamı kolaylaştırmayı hedefler. Günlük 8 saatlik rutin çalışma sisteminin sosyal normları, değerleme ve yaşamı bölümleme yaklaşımları yeni dönemde ortadan kalkabilecektir. Paranın yönetiminin algoritmaların eline geçmesi ise kültürel ekonomik alanda değişmelere neden olabilecektir. Bu durumdan para merkezli kültürel üretim ve paylaşım süreç- leri de etkilenecektir. Blockchain üzerinden her türlü değer değiş tokuşunun gerçekleştirilmeye, cüzdanın dijitalleştirilmeye ve dijital ödeme sistemlerinin devreye sokulmaya başlanmasıyla bir- likte yerleşik ticari yaşam (çek, senet, muhasebe sistemleri vb.) ve alışveriş kültürü değişecektir. Ticaretteki sözün senet olduğu dönemler geride kalabilir. Sonuçta değer değişimdeki geleneksel bilgi ve deneyimin önemi ve belirleyiciliği ortadan kalkmaktadır. E/İ- ticaretin yaygınlaşması es- naflık teşkilatının zayıflamasına neden olmaktadır. Kültürel yaşamda biriktirmek ve paylaşmak esastır. Dördüncü sanayi devriminde de payla- şımın ve paylaşım ekonomisinin önemsendiği görülmektedir. Ev, araba, alet gibi varlıkların ortak kullanımı (kiralanması vb.) yeni dönemde yaşamın doğal uygulamaları haline gelecektir. Gelenek kültüründe sahiplenme önemsenir. Diğer yandan gelenek kültürü imece ve ödünç alıp- vermeyi yüceltir. Belki de yeni dönemde yaygın bir şekilde kullanılacak eskiye ait temel uygulamalardan birini ortak kullanım ve paylaşım oluşturacaktır. Bu durum varlıklardan daha verimli bir şekilde yararlanılmasını sağlayacaktır. Diğer yandan tüketim kültürü açısından gelecek pek parlak değil- dir. Yeni dönemde çok tüketmek yerine, çoklu kullanım belirginleşmektedir. Sermaye biriktirmek yerine, yaratıcı zekâ daha önemli hale gelmektedir. Geçmiş sosyo-kültürel ve ekonomik yapıya ait mülkiyet kavramı yeniden içeriklendirilmektedir. Abonelik uygulamalarının ve daha az tasarruf etmenin yaygınlaşmasıyla mülkiyet sahipliği etkisini yitirebilir. Aslında bütün bu değişmeler varlık,

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx