Doğu Karadeniz Hayvancıları ve Çobanlarının Geleneksel Veterinerlik Uygulamalarına Dönük Tespit ve Değerlendirmeler

43 Doğu Karadeniz Hayvancıları ve Çobanlarının Geleneksel Veterinerlik Uygulamalarına Dönük Tespit ve Değerlendirmeler Gelenek, Görenek ve İnançlar EKLER Anlatım örnekleri: “Rahmetli babama bobaannem bi gün mayaladı verdi eline bi bakraç yoğurt. Yolladi oni Hoca Boba’ya. Dedi oğa ki “Oğlum siğir rahatsızlandi, kan sağılıyi, kit da Hoca Boba okusun habu tuzi da versin sağa belki şifa olur hayvana.” Rahmetli babam tuzi Hoca Bobanın eline verdi. Daha hiçbir şey demeden yani siğır kan sağılıyi demeden, Hoca Boba babama dedi ki “Sen kit eve oğlum siğırığuz savdi, eyidir. Tuzi okumama kerek yok.” Babam da şaşirdi kaldi bişey deme- den Hoca Boba’nın siğırın hasta olduğuni bilmesine. Ama bi şet da diyemedi tabii. Döndi keldi eve dedi ki neneme “Nene ben Hoca Boba’ya tuzi vermağan durdum o dedi bağa ki ‘Kit oğlum siğuruğuz savdi. Eyidir şindi . Daha kusur kalmadi onda.’ Ben da döndüm keldım ama bi şey da anlamadım ama. Akşam oldi siğır keldi yaylimdan annem haman başladı oni sağmıya. Baktı ki kan da yok fitil da. Siğır savdi bi şesi kalmadi. Dedi kendi kendine ki ey Rabbil alemin Hoca Boba ne beyük hocadır bi lafilan savdıdi hayvancuğumi”. (KK-76) “Nazar sığırı kazana kor, uşağı da mezara kor. Gözın bir zehiri var. Kim ettiğuni bilmesın. Edersun ona bi göz suyi. Her kimisa her kimisa göz etmişa gözi geri donsun dersın. Atarsın bir kömür suya her kimsa iner altına. Beş altı tane atarsın o suya. Undan sonra o göz suyun o sığıra içirursun o iyileşir. Mavi boncuk da göz içindur işte. İşlemes ata sığıra nazar. Sığırlar yüklü olmaz- larsa tuz okuturlar hocalara. Getururlar eküze eküz ona bakmaz ise gözlenmiş derler”. (KK-41) “Nazar olduği zaman okirsin tütsü yaparsın onları. Ayete’l Kürsi yedi kere okunur. Üç kere felak, üç kere nas, ihlas sureleri okunur. Bir tas aliyosun bi de elinde maşa ateşten köz alıyosun. Ben sana diyorum ki mesela Mustafa buna nazar etti. Mustafa’nın adına bir köz alıyorsun ineğin karnına su tasını tutuyorsun közü içine atıyorsun. Buhar yapıp uçuyor nazar. Yedi isim sayıyor- sun hayvanın etrafını tütsülüyorsun. Tütsülemeyi üç gün yapiyosun. Ama hem de Kuran okuya- rak. İşte böyle uçar gider”. (KK-41) “Hayvanlar doğurur yanında başka bi ınek doğurdusa basar oni o hayvan yüklu olmaz bida bende ananın ilgısıyım annemin ilk evladi benim en büyuğu. Bende çekerim oni kapının onune bi yumurta kırarım kafasına ineğın yuk alır, biz yuklu olur deruk. Ya da alı giderım onu bi açık alanda avattan geçiririm oni üç sefer basukluğu geçer”. (KK-77) “ İrfan mezreden geliyormuş. İnekleri köye getiriyordi. Duymaya Ahmet ile Ayı Osman (ikisi de nazarcı olarak bilinir) karşilaşmişler, durup konuşmuşlar. Onları biraz geçtikten sonra inek- lerden biri kayadan yuvarlanmış. İrfan hemen adamların peşinden gitmiş. İkisini da geri döndür- müş. “Bu ineği siz düşürdünüz, düşürdüğünüz gibi çıkarın” diye dayatmış İrfan. Duymayan Ahmet hayvanun yanına inmiş. Okumaya üflemeye başlamış. Hayvan canlanmış, o kayalukten kendisi çıkmiş ” . (KK-79).

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx