Gelenek, Görenek ve İnançlar

363 Karakalpak Kültüründe Tabu ve Örtmeceler Gelenek, Görenek ve İnançlar Qızıl gegirdek: tartışma, münakaşa. qızıl gegirdek bol-: Çok sert atışmak, atışma yapmak. Sarı qarın: orta yaşı geçmiş kişi. 1.4.2. Organ Adlarıyla Yapılan Örtmeceler Göz Közbayla-: aldatmak, kandırmak, gözünü bağlamak. Köz jar-: doğurmak. Köz alart-: Gözünü belerterek bakmak, kötü kötü bakmak. Köz boyawşılıq: göz boyama, aldatma, kandırma. Köz jum-: Ölmek, dünyaya gözlerini kapatmak. Közden jas tök-: Ağlamak, gözünden yaş dökmek. Közi alaqla-: Şaşırmak; korkmak. közi jetpe-: dnlayamamak, bilememek, gerçeğin farkına varamamak. Közi sarğay-: çok beklemek, beklemekten gözleri sararmak. Közi suwıqlaw: Sertleşme, merhametsizleşme, rengi değişme. kö- zin jasart-: Gözünden yaş dökmek, ağlamak. Közine jas al-: Ağlamaklı olmak, gözleri yaşarmak. Közine körset-: a) Korkutmak , gözdağı vermek b) Hatırlatmak, gözünde canlandırmak. Közine şöp sal-: Hainlik etmek, aldatmak. Aş köz: a) Açgözlü, dünyaya, mala mülke doymayan b) Doymak bilmeyen, obur, açgözlü. Gülli köz: ak düşmüş göz; gözüne ak düşen kişiye halk, “Gözünün gülü var.” diye de söyler. tawıq köz: Karanlık çökmeye başladığı zaman gözü görmeyen kişi. (İçki içenin çocuğu “tavuk gözlü” olur- muş diye halk arasında batıl bir inanış vardır.) Közsiz: 1. ağız. Kör. 3. ağız. Akılsız, fikir- siz, düşüncesiz, basiretsiz. Közsizlik : Düşüncesizlik, basiretsizlik. közine qum quyıl-: Ölmek. Şiyrin janı közine körin-: Üzülmek, acı çekmek, tatlı canı gözüne görünmek. közi uyasınan şıq-: Korkmak, korkudan gözleri dışarı fırlamak. Kulak Ger qulaq : Kulağı ağır işiten veya sağır. Qaraqulaq : Aslanın veya kaplanın geldiğini haber veren kedi soyundan kaplan düşmanı yırtıcı bir hayvan. Qulağınan kün körin-: Çok azmak, zıvanadan çıkmak. Dil Til baylan-: Söyleyememek, dili bağlanmak. Tilli: 1. Güzel konuşan, hatip, sözünde usta. 2. ağız. Olur olmaz konuşan, edepsiz. Kol “el” Ala qol: Adaletsiz, eşitlik gözetmeyen. Qoltığına suwbürk-: öfkesi dinmek, sakinleşmek. Jekke qollı: a) Evinde işe yarayan kimsesi olmayan. b) Sadece kendisi, tek başına. qat- tı qollı: Bir şeyi parasız vermeyen, cimri, eli sıkı. Qolğa tüs-: Yakalanmak, ele düşmek, tutuklanmak. Qolı qısqa: Yetişmezlik, kifayetsizlik, azlık, darlık. Qollı bol-: Kaybolmak, çalınmak. Qolastı : Bir memleketin veya idarenin yönetimine belli miktarda insanların veya coğrafyanın girişi, ona tabi oluşu, tabilik. Qollı: Yok olan, kaybolan, çalınan. Qol- lı et-: Hırsızlatmak, çaldırmak. Qollı qıl-: Aldırmak, çaldırmak, hırsızlatmak. Qolı tar:

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU2NTE2