Gelenek, Görenek ve İnançlar
372 Yrd. Doç. Dr. Hülya UZUN T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı de derviş hırkalarını kollarını geçirmeden alır, namaza ve semâya hazırlanmış olurlardı. Çünkü semâdan önce hep birlikte vakit namazının sünneti kılınırdı. Mukabeleyi izleyecek olanlar semâhanede yerlerini aldıktan sonra mutrıb 2 heyeti salona gelir; kendileri için ayrılan yüksekçe bir yere çıkarak ayakta, ayakları mühürlü olarak beklerlerdi. Daha sonra başında destarlı sikkesi, hırkasının kollarını giymiş, ellerini önde kavuşturmuş bir vaziyette şeyh gelirdi. Arkasında da meydancı dede vardı, her ikisi de semâhane kapısından sağ ayakları ile içeri girerler ayaklarını mühürleyip baş keserlerdi. Bu, selam vermektir; sessiz bir se- lam olan baş kesmeden sonra şeyh, postuna doğru ilerler ve vakit namazının sünnetine dururdu. İmam da gelmiş ve mihraba geçmiştir. Bu arada züvvar 3 da imamın arkasında namaza durmuştur (Gölpınarlı 2006-b-: 93-94). Sünnet kılındıktan sonra mutrıbta bulunanlardan biri üç İhlâs Sûresini okur, Fatiha verir, tekrar namaza durulur ve farzı kılınır. Namazdan sonra dua okunur ve zikir yapılır, zikir tamam- landıktan sonra dua edilir, şeyhin Fatiha demesiyle herkes, oturduğu yere kapanıp niyaz ederek kalkar. Şeyhin dışındakiler hırkalarının kollarını çıkarırlar, herkes yerlerini alır ve şeyh, mesnevi okunmayacaksa post duasını okurdu. Fatiha’dan sonra herhangi bir özür olmadıkça mesnevinin okunması şarttır. Mesnevinin okunmasından sonra mutrıb heyetinden birisi kısa bir aşr 4 okur. Aşrdan sonra Fatiha verilmez ve şeyh post duasını okunur, post duası bitince şeyh, rahleyle görüşüp inerdi. Bu sırada da diğerleri, yere niyaz ederek kalkar, yerlerine geçer ve ayakta beklerler. Eğer Mesnevi okunmamışsa, şeyh postuna oturur, yere niyaz eder ve post duasını okur. Post duası bitince mutrıb heyetinde bulunan na’t-han, Itrî’nin bestelediği na’tı okur. Na’tten sonra kudümzenbaşı, kudüme “la re la re” notasıy- la vurur ve neyzenbaşı veya neyzenbaşının uygun gördüğü bir neyzen, hangi âyin okunacaksa o makamdan kısa bir taksim yapar. Taksim bitince Devr-i Kebir usulünde bestelenmiş olan peşrev çalınır. Peşrev kudümzenbaşının, kudüme birkaç zahme vurmasıyla başlar ve ilk zahmede şeyh ve semâhanedekiler hep birlikte içlerinden “Allah” diyerek, ellerini yere vurarak kalkarlar (Gölpı- narlı 2006-b-: 99). Bundan sonra Devr-i Veledi (Sultan Veled Devri) başlar. Şeyh ağır ağır yürümeye başla- mıştır, posttan üç adım uzaklaştıktan sonra da arkasındaki posta yakın bir yerde durup ayağını mühürler ve baş keser 5 . Hatt-ı İstiva’ya basmadan sağ ayağını postun önünden öbür tarafa atar, sol ayağını da yanına aldıktan sonra posta arkasını dönmeden karşıya geçer, ayağını mühürle- yerek durur. Arkasındaki de aynı şekilde postun önüne gelir ve karşı karşıya gelmiş olurlar. Kar- şılıklı birbirlerinin yüzlerine ve özellikle gözleriyle, kaşlarının arasına bakarlar, sonra hırkalarının içinden sağ ellerini kalplerinin üstüne koyup ayakları mühürlü bir şekilde baş keserler. Karşıdaki arkasını semâhaneye dönmeden önünden gideni takip etmeye başlar. Bütün canlar böylece post önünde birbirleriyle baş kesmiş olurlar. Karşı tarafta da postun hizasına gelince yine ayakları mü- hürlü baş kesip, Hatt-ı İstiva’ya basmadan karşıya geçerler. Burada karşı karşıya gelmek yoktur. 2 Mutrıb:Semâ ayini sırasında çalan veya söyleyenlere verilen ad. 3 Züvvar: Ziyaretçiler, hatır sormaya gidenler. 4 Aşr: Dini merasimlerde Kur’an-ı Kerim’den 10 ayet miktarı okunan kısım. 5 Baş kesmek: Karşıdaki can ile selamlaşmak; bu bütün insanların eşit, selama layık, aynı ilâhi yaratıcının ruhuna sahip olmalarını anlatır.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU2NTE2