Geleneksel Anlatılarda Bir Şaman/Sufi Silahı: Tahta Kılıç

184 Ali DUYMAZ T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı silahların hâkimiyeti de sona ermiştir. Ancak gerek Dede Korkut Kitabı’ndan alıntıladığımız gibi, gerekse Diamond’un özellikle Amerika’yı işgale giden İspanyolların bilhassa İnkalarla mücade- lesini anlatırken belirttiği üzere çelik kılıçlar da bir önceki medeni devrin ve/veya seviyenin silahı olan “küt sopa”lara (Diamond 2010: 83) veya “çomak”lara karşı üstün bir silah olarak uzun yıllar egemenlik unsuru olarak kullanılmışlardır. Burada silah olarak kullanılan sopadan veya çomaktan bahsetmemizin sebebi “çelik” yerine “tahta”nın sembolik olarak sonraki devirlerde de kullanıla- cağına dair vurgu yapmaktır. Dede Korkut Kitabı’ndan alıntıladığımız ifadenin son kısmında yer alan “çalabilen yiğide” ifadesi, insanı ve onun becerisini, hünerini öne çıkarırken aleti ikinci plana atmaktadır. Yukarıdaki özet bilgilerden de anlaşılacağı üzere Türk kavimlerinin destanî tarihlerinde, yani epik dönemlerinde alp, atı ve “polat”tan imal edilmiş kılıcı ile bir bütünlük arz eder. Bu savaş- çı-akıncı insan modeline yaslanan “bozkır” kültürünü diğer “yağmacı” toplumlardan ayıran temel ilke Türk kültüründe nesneden çok insanın, yani alpın hüner ve erdeminin ön planda tutulmasıdır. Veli ve Efsunlu“Tahta Kılıç” Mevlana ve “Tahta Kılıç”Manaları Tasavvuf kültürü ve edebiyatıyla birlikte çelik kılıçların yerini “tahta kılıç”lar almaya başlar. Mevlana’da “tahta kılıç” kavramının birkaç manada kullanıldığı görülmektedir. Mevlana, Mesne- vi’sinde kılıf içindeki tahta kılıç ile “manasız can”ı aynı görür: “Bu cisimde manasız can; hilafsız, kılıf içinde tahta kılıç gibidir. Kılıfta bulundukça kıymetlidir. Çıkınca yakmağa yarar bir alet olur. Tahta kılıcı muharebeye götürme, ah ü figana düşmemek için önce bir kere muayene et; Eğer tahtadansa, yürü... başkasını ara; eğer elmassa sevinerek ileri gel!” (İzbudak 1995a: 56-57; Gölpınarlı 1985a: 162-163) Mevlana “tahta kılıç”a hile anlamı da yüklemiştir: “Cebrilerin hileleri beni bağladı, tahta kılıçları vücudumu yordu.” (İzbudak 1995a: 88; Gölpınarlı 1985a: 252) Mevlana, çocuk oyuncağı anlamında “tahta kılıç”a yer verir: “Halkın savaşı da çocukların savaşına benzer; tamamiyle özsüzdür, temel- sizdir. Hepsi de tahta kılıçla savaşır; hepsinin de gayreti faydasız şeyedir.” (İzbudak 1995a: 275; Gölpınarlı 1985a: 564) “Küçük erkek çocuklar, erliklerinden bir şey anlamazlar, güçleri kuvvetleri yoktur. Onun için onlara tahta kılıç daha yeğdir.” (İzbudak 1995b: 293; Gölpınarlı 1985b: 546)

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2