Genel Konular

286 Prof. Dr. Mustafa SEVER T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı göstermektedir. Sözgelimi herhangi biri için temel, gerçek bir ihtiyaç olan telefon, ekmek kesme makinası, oda nemlendiricisi, vd. bir diğeri için -markası, modeli, özellikleri, vd. göz önüne alındı- ğında- lüks bir ihtiyaç olabilir. Yani, bu değerlendirme de görecelidir. Boudrillard (2013: 68), ger- çek ihtiyaçlar ile yapay ihtiyaçların arasındaki ayrımın sahte olduğunu, yapay ihtiyaçların temel ihtiyaçların karşılanamamasını maskelediğini, eğitim gibi gerçek bir ihtiyacın yapay bir ihtiyaçla, televizyonla maskelendiğini belirtir. Serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı ülkelerde küresel şirket ve kuruluşların bu temel/ gerçek ya da yapay ihtiyaçları belirlediğini, tüketicinin özgürlüğünün ancak tüketmede sınırsızlık anlamında olduğunu belirtmekte yarar var. Tüketmedeki bu sınırsızlık, tüketiciye özgürlük hissi vermekte, tüketici ne denli farklı ve lüks/yapay ürün tüketirse, toplumda o denli üst bir statü elde ettiğine inanmaktadır. Bu inanma ve davranış şekli, pazar ekonomisinin uygulandığı ülkelerde tüketim kültürü adı verilen bir kültürün oluşumunu sağlamaktadır. Ekonomik yapıda -üretim, pazarlama ve tüketim ilişkilerinde- tüketimin başat unsur du- rumuna geldiği toplum, tüketim toplumu olarak adlandırılmaktadır. Tüketim toplumunda insanla- rın gerçek/zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak yönündeki tüketimleri yanında ve daha büyük oranda gösterişçi tüketim olarak adlandırılan ve kişinin toplumsal statüsünde diğer insanlardan üstte bulunma çabasıyla yaptığı tüketim söz konusudur. Toplumun adeta sürüleştirilmesi anlamına gelen kitle kültürünün gelişmesi, yaygınlaşması, tüketimin artması, insanların ihtiyaçlarından öte anlamlardaki tüketimleri sayesinde gerçekleşmektedir. Abraham Maslow (1943: 372), insanların temel ihtiyaçlarını beş seviyeli (basamaklı) bir hiyerarşik kategoriye ayırır. Bu beş seviyenin en altında insanın yaşamasının temel ihtiyaçları olan nefes alma, yeme, içme, uyuma, vd. fizyolojik ihtiyaçları yer alır. Bu ihtiyaçlar karşılandığın- da daha üst seviyede ihtiyaçlar ortaya çıkar. Fizyolojik ihtiyaçların bir üst basamağında güvenlik ihtiyaçları yer alır. Bu seviyede, insanların korku ve endişeden uzaklaşma, kendilerini güvende hissedebilme yönündeki eylemleri söz konusudur. Tehlikelere, dış etkilere maruz kalan insan, içinde bulunduğu durumdan uzaklaşmaya, karşılaştığı sorunlarla baş etmeye çalışır. Sevgi ihti- yacı, üçüncü basamaktadır. İnsanın diğer insanlarla çeşitli düzeylerde ilişki kurma, bir gruba ait olma veya bir grupta yer edinme ihtiyacı bu basamaktadır ki; kişinin arkadaş, sevgili, eş ve çocuk eksikliğini giderme ihtiyacı söz konusudur. Bu basamaklar/seviyeler tatmin edildiğinde dördüncü seviyede saygı ihtiyacı ortaya çıkacaktır. Saygı ihtiyacı, kişinin kendisini beğenmesi, kendisine güvenmesi ve çevresinden saygı görmek istemesidir. Bu aynı zamanda kişinin özgürlüğü için de bir arzudur. İhtiyaç hiyerarşisinin en üst basamağında kendini gerçekleştirme ihtiyacı yer alır. Kişinin kendini keşfetmesi, potansiyel gücünü fark etmesi durumudur. Bu basamakta kapasitesini keşfeden kişi, amaçlarını, hedeflerini, ideallerini gerçekleştirmeyi amaçlar. Bu basamakta insan- lar, farklı tavır ve davranışta olabilirler. Maslow, kişinin fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamadan daha üst basamaktaki ihtiyaçlarını kar- şılamasını mümkün görmez. Ancak, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki bu basamaklar kişinin içinde bulunduğu maddî ve manevî şartlara göre değişiklik gösterebilir. Serbest piyasa ekono- misinin uygulandığı ülkelerdeki insanlar, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki basamakları düz bir çizgide takip etmeyebilirler. Sözgelimi fizyolojik ihtiyacını karşılayan kişinin güvenlik, sevgi ihtiyaçlarını atlayarak saygı ihtiyacını karşılamak yönünde hareket etmesi, toplumsal hayatta sta-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2