Genel Konular
292 Mesude ŞENOL T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı ise Osmanlı-Macar savaşlarına ayrıntılı olarak yer vermesi bakımından büyük önem taşımakta- dır. Kronik’i yazar bakımından diğer kroniklerden ayıran yönü ise Thuróczy’nin ruhban sınıfın- dan olmayıp, hukuk çevresinde yetişmiş olmakla birlikte kalemi güçlü bir yazar olmasıdır. Buna rağmen Thuróczy, Kronik’te pek çok kez İncil’e atıfta bulunmuş, özellikle de Macarların Hristiyan- lığı kabulünden sonraki dönemlerde yer yer Hristiyanlığın faziletlerine değinmiştir. Yeri geldikçe de Macarların önceki inançları olan Gök-Tanrı inancına dair olumsuz bakış açısını da dile getir- miştir. Zira Macarlar sık sık eski inançlarına geri dönmek için ayaklanmışlardır. Kronik, Macaristan’da o tarihlerde faaliyette olan bir yayınevi olmadığı için ilki Brünn’de ikincisi de Nürnberg’de olmak üzere iki kez basılmıştır. Macar kültür hayatına yaptığı atılımlarla ve bastırttığı Corvina’larıyla ünlü Kral Mátyás döneminde yazılan Kronik’te, Thuróczy İskitya ve özellikle de Hun tarihine diğer Macar kroniklerinden çok daha fazla yer vermiştir. Ayrıca Thuróc- zy, diğer kroniklerde özellikle “Hun Tarihi” olarak da adlandırılan Simon Kézai’nin Kroniği’nde yer alan Hunlar ve Macarların akrabalık fikrini, bir adım daha ileri götürerek sık sık “Hunlar ya da Macarlar” ifadesini kullanmıştır. Macar Tarihinin Türk Tarihiyle Alakası Kronik’te Türk tarihine bu kadar fazla yer verilmesinin nedeni, kadim Macar tarihinde gizlidir. Bugünkü resmi Macar tarih anlayışına göre Fin-Ugor kökenli olarak kabul edilen Macarlar, milattan binlerce yıl önce atalarının yaşadığı coğrafyadan ayrılmışlardır. İçlerinde Macarların da olduğu Ugor kolu yaklaşık M.Ö. 2 binli yıllarda Ural Dağları’nın doğusuna yerleşmiştir. Buradan, bugünkü yurtlarına gelinceye kadar başta Onogurlar olmak üzere, Sabir, Hazar, Peçenek Ku- man, Uz boylarıyla temasa geçmişlerdir. Macarların Türk boylarıyla bu yakın ilişkisi, başta dilleri olmak üzere tüm yaşam tarzlarını etkilemiştir. Bu nedenle pek çok tarihi kaynakta Türk olarak ad- landırılmışlardır. Başta Bizans, Rus kaynakları olmak üzere diğer kaynaklarda kendi adları dışın- da İskit, Hun, Avar, Onogur, Sabir, Türk olarak adlandırılmışlardır. Macarlar, Priskos’ta Onogur, Theohylaktos Simokkattes’te Umgroi, Unniguroi, Jordanes’te Hunuguri, Georgios Monachos ve León Grammatikos’ta Turkoi, Unnoi ve Ungroi, İmparator Konstantin’de ise Turkoi veya Sabar- toi Aszfaloi olarak geçmektedir. Sadece Arap kaynaklarında Ceyhanî ve Gerdizî’nin eserlerinde kendi adlarıyla yani “Macar” olarak adlandırılmışlardır ( Vékony, 2005,s.187; Tóth, 2016, s.23). Macarların, bugünkü yurtlarına Pannonia’ya yerleştikten sonra da Türk boylarıyla ilişkileri sona ermemiştir. Yaşanan siyasi olaylar nedeniyle fasılalı olarak Uzlar, Peçenekler son olarak da Kumanlar Macaristan’a yerleşmişlerdir. Zamanla dillerini ve kimliklerini yitiren bu boyların hatıra- ları, Macaristan’daki yer isimlerinde kalmıştır. Bu kavimler içerisinde istisnai olarak Orta Maca- ristan’da bugün Büyük ve Küçük Kumanistan olarak adlandırılan iki bölgede dillerini ve dinlerini değiştirmiş olmalarına rağmen kültürlerini başarıyla koruyan Kumanlar yaşamaktadır (Bartha, 2002). Tarihte Macar Adının Kökeni Macar tarihine göre Macarlar, sanıldığı üzere Hunlardan geldikleri için Hungar adını al-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2