Göstermeci Tiyatro-Açık Biçim Ve Kent-Köy Tiyatrosu Geleneğimizi Oluşturan Türler Arasındaki Benzerlikler
270 Prof. Dr. Nurhan TEKEREK T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı lümlerinde) ve her yerde oynanabilmesi, yeni dünya ve dükkan ismi verilen iki kanatlı paravanın dışında dekor kullanılmaması gibi. Ortaoyunu da tıpkı Karagöz gibi bir halk güldürüsüdür. Dola- yısıyla ironi, grotesk, fantazi ve yergi-taşlamayla birlikte dil ve hareket güldürüsünün de kullanıl- dığı güldürü unsurları, anlatılan duruma seyircinin uzaktan bakmasını, böylece özdeşleşmenin kırılmasını sağlar. Oyunculukta toplumsal gestus dediğimiz tavır oyunculuğu kullanılır. Kavuk- lu ve Pişekâr da dahil olmak üzere oyun alanına gelen bütün tipler toplumun çeşitli renklerini, kesimlerini gösteren toplumsal jestleriyle gelirler. (Nutku, 1976) Ortaoyunu seyircisi için oyun oyundur, oyuncular da oyuncu. Oyunla kaynaşma, onun havasına kendini kaptırma, kişilerle-tip- lerle özdeşleşme ilişkisi yoktur. Bu nedenle bir köşk ya da yalı olan yenidünyayı, bir yerden bir yere giderken “mış gibi” yapılan ritmik hareketleri, para yerine kullanılan kâğıt parçalarını hiç yadırgamaz seyirci. Çünkü oyun alanında her şey varsayımdan ibarettir, ayrıntıları kafasında tamamlar. Sonuç Görüldüğü üzere Dünya Tiyatrosu içinde önemli anlatım yollarından biri olan Göstermeci Tiyatro- Açık Biçim anlayışının pek çok özelliğini, çağdaş tiyatromuzu da besleyen kaynaklardan biri olan Köy ve Kent Tiyatrosu geleneğimizi oluşturan türlerde de bulmak mümkündür. İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu çağdaş dünya tiyatro estetiğiyle de buluşan bu özelliklere “Kalıcı Özellikler” der ve tiyatromuzun özgünleşmesi yolunda geçici olanlardan değil de, kalıcı olan bu özellikler- den mutlaka yararlanılması gerektiğini vurgular. (Baltacıoğlu, 1942) Tıpkı şimdilerde aramızda olmayan Haldun Taner, Metin And, Nurhan Karadağ, Sevda Şener, Sevinç Sokollu, Turgut Özak- man, Oktay Arayıcı, Aziz Nesin, Vasıf Öngören, Haşmet Zeybek ve daha pek çok tiyatroda öz- günleşmeyi ilke edinmiş tiyatro insanımız gibi. Nitekim ilk Halkevleri (1932-1951) Dönemi’nin ve Ellili yılların birikimiyle Altmışlı yıllardan başlayarak, geleneksel kaynakların kalıcı özelliklerinden yararlanma ve özgün oyunlar yaratma yolunda pek çok çaba var olmuş, kuramsal ve uygulamalı alanlarda ciddi çalışmalar yapılmıştır. Beklentimiz bu özgünleşme çabalarının artarak sürmesidir.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz