Konya İlinde ‘‘Yenge Olma’’ Ritüeli

176 Miyase GÜZEL tutulmuştur. Kur’an-ı Kerim’de kadın, erkek tarafından tohum ekilecek bir tarla olarak görülmüş- tür. İslam dininin de kadınları bir tarla olarak görmesi, toplumun düşünüş yapısı içinde doğrudan kadının bir mal olarak algılamasına sebep olmuştur. Kadının bu denli bir mal olarak görülmesi ömrü boyunca kendini taşınabilir bir eşya gibi görmesi bilinçaltına işlenmiştir. Değişen toplum yapısı ve ihtiyaç duyulan iş gücü sebebiyle erkek egemen toplum yapısı- na geçilmiştir. Bu andan itibaren, kadının değeri oldukça azalmış ve genellikle ev işleriyle ilgile- nen, çocuk büyüten, elinin hamuru ile başka işlere karışmayan, yeri geldiğinde kocasının cinsel dürtülerini doyuran bir nesne haline gelmiştir. Eğ başını, gör işini ve otur evinde ekseninde bir hayata geçiş yapan kadınlar; bulundukları konumdan rahatsız oldukları halde ses çıkaramaz hale gelmiştir. Üretmeyi seven ve bunu onur kaynağı olarak gören kadın, bu geçişi oldukça sancılı yaşamıştır. Elinden tüm imkânları alınmış ve yeni hayatını ister istemez kabullenmiştir. Erkeğin üstünlüğü tabiî bir olay değildir. Bu üstünlüğün, gerçekte, ilkel toplumlar arasında- ki sürekli savaşların sonucu olarak ortaya çıktığını gösterecek kanıtlar var elimizde. Bu savaşlar boyunca erkek, savaşçı olarak daha üstün bir rol almış, sonunda bu yeni üstünlüğünü kendisi ve kendi gayeleri için önderliği elinde tutma amacı ile kullanmıştır. 5 Savaşçılıktan mirasa hakkına; evin içindeki iş bölümünün en fazla erkekte olmasına kadar daha birçok durum, onun egemenliği elinde tutmasına sebep olmuştur. Bireyin yetiştirilme tarzı da her zaman erkek olanın daha önde olmasını sağlamıştır. Erkek çocuk her zaman kutsanmıştır. Soyun devamını sağlayacak olması, birçok nüfusla ilgilenecek olması daha erkek doğar doğmaz onun zihnine enjekte edilmiştir. İleride evliliğinden doğacak çocuklar bile otorite sahibi olan ba- bayı daha çok kutsayacak ve onun söylediği her şey, yaptığı her davranış kutsal sayılacaktır. Tüm bunların sonucunda bayrağı erkeğe devreden kadın yeniden onunla eşit olma mücadelesine girişmiştir. Her insan belli bir zamanda ya da belli bir yerde toplum hayatına katkıda bulunmak zo- rundadır. 6 Yeniden gelişen ve dirilen toplum içinde rüzgâr gibi sağa sola savrulan kadın, zamanla yeniden söz sahibi olmaya başlamıştır. En başta ilerleyen teknolojiyle birlikte insan gücüne du- yulan ihtiyaç azaltmış ve iş sahibi olmak kolay hale gelmiştir. İlk başlarda küçük sermayeleri ile kendine ekonomik özgürlük elde eden kadınlar, zamanla daha büyük işletmelerde gerek beyaz gerekse mavi yakada kendini göstermiş ve oldukça başarılı olmuşlardır. İslam dininin de kadına verdiği değer ile kadın yeniden kendi tahtını kurmuştur. Çok gelişmiş toplumlarda dahi görülen geleneksel kalıplar ise kadınların peşinden gitmeye devam etmiştir. Bazı kimseler çatışmalı rol davranışlarından daha az etkilendikleri hâlde çeşitli savunma mekanizmaları icat ederek içinde bulundukları durumu katlanabilir hale getirmekte daha büyük büyük bir başarı gösterdikleri halde, bazıları çeşitli anormal davranışlar geliştirirler, psikopatik, nevrotik ve psikotik olurlar. 7 En ilkel toplumlarda bile varlığını sürdüren, toplumsal yaşamın temel kurumlardan biri olan 5  ADLER, Alfred Bireysel Psikolojisi, Sosyal Roller ve Kişilik (Hazırlayan: Turhan Yörükân) Kültür Yayınları, Ankara 2000. 6  ADLER, age, s.118. 7  ADLER, age, s.166.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx