Kosova Türk Hikâyesinde Manevi Kültür Taşıyıcısı Olarak Anne Tipi

83 Kosova Türk Hikâyesinde Manevi Kültür Taşıyıcısı Olarak Anne Tipi Genel Konular Zaman zaman anlatıcı olarak karşımıza çıkan yaslı anne karanlıktan çıkma çabası içinde görülmez: “Kadın, iç geçirdi, bir kadeh peydah edip viski boşalttı, içti, yutkundu, gene doldurdu, gene içti” “Gerçekmiş gibi tıpkı” diye söylendi.” (Mercan, 1995: 22) Hikâyede, küçük bir çocuğun annesiyle birlikteliği sonucu hissettikleri yer almaktadır. An- nenin çocuğa masallar anlatması, dua etmesi anlatılır. Anne ile sohbet tarzında yazılmış bölüm- ler, kahramanın çocukluğuna dönmesi, anne ile birliktelik ilişkisi anlatılır anne ile anı geçmişiyle birlikte aktarılır. Ölen annenin arayışı geçmişte kendisini ve yaptıklarını sorgulamasıyla başlar ve bugün ile ilişkilendirir. Annenin nasıl bir yaşam sürdüğünü anlatan kısımlar Hasan Mercan’da, ‘Adile Nine’ tipi ile görmek mümkündür. Anne tipinin nasıl bir yaşam sürdüğü aile ilişkileri torun- larıyla münasebetleri gözler önüne serilmiştir. Eserlerde, sözlü anlatılar ile manevi kültür unsur- larının taşıyıcısı olarak ‘anne’ ve ‘nine’ tipi ile karşılaşırız. Anne ve nine için bu gibi anlatıların vazgeçilmez birer ihtiyaç olduğunu görebiliriz. Hikâye ve romanların bir kısmında anne arayışı, anneye duyulan özlem dile getirilir. Kah- ramanlar, özellikle erkek kahramanlar, muhtelif nedenlerden dolayı annesini özlemiştir ve çare- sizce anne arayışı içine girmiştir. Kadınlardan çok erkek kahramanların annelerine özlemlerinin dile getirilişinin nedeni; roman ve hikâye yazarlarımızın erkek olmasından kaynakladığını söyle- yebiliriz. Evine geçimine dikiş yaparak katkı sağlayan annenin, sınırlı mekân olarak evdeki ruhsal durumu ile fiziksel özellikleri üzerinde durulmuştur. Hikâyelerin bir kısmında anne isimleri geçer- ken bir kısmında da sadece ‘anne’ olarak adlandırılmıştır. Farklı anlatıcıların ağzından anlatılan hikâyelerin bir kısmında, ‘ana’ taşra kasabasında büyümüş kendi isteği dışında evlendirilmiş, bir anne tipini aktarmaktadır. Ananın gençliğinde yaşadığı yalnızlık, evlilik, yeni ailesine rağmen silinmemiştir. Anlatıcının çektiği yabancılaşma mekân değiştirmiş, farklı kişilere yönelmiş fakat yok olmamıştır. Anne kendisine hayali bir dünya kurar ve bu doğrultuda bir gelecek kurgular. “Babam” adlı hikâyede, babanın ailede yeri ve önemi vurgulanırken anne tipi de ortaya konmaya çalışılmıştır. Enver Baki’nin bu hikâyesinde anne, baba, çocuk ve iki kardeş arasında geçen ilişki anlatılır. Anne, çocuklarına düşkündür baba ise sarhoş, sert, sinirli, kötü arkadaş çevresi ile ailesine zarar veren bir tiptir. Oynadığı kumar yüzünden ailesini çok zor durumda bı- rakmıştır ve sonunda tam olarak belirtilmeyen kısa bir hastalık sebebiyle ölmüştür. “Babam”, annenin nasıl bir yaşam sürdüğünü anlatan hikâyedir. Anne çocuklarına düşkün bir tiptir. Onları sık sık muayene ettirir, çünkü oturdukları ev rutubetlidir. “Doktor bey muayene yaparken: “Çocukların iştahları var mı? yiyorlar mı?” diye sorardı.” (Baki, 1988: 22)

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx