Müzik, Oyun ve Eğlence- Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Çalışmaları
60 Nuray ÇIRPICI - Şaziye DAĞYAPAN T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı yeni arayışlarla, halk kültürü ve geleneğin bir anlamda güncellenmesi de gerçekleşmektedir. Bu- rada sözü edilen “güncelleme”, geleneğin, içinde bulunulan zamana, mekâna, kültürel ortama ve mevcut sosyo-ekonomik koşullara göre, farklı herhangi bir başka yaratmanın veya icranın içinde kullanılması, insanların ihtiyaçlarına, anlama ve anlamlandırmalarına uygun hale getirilmesi an- lamına gelmektedir (Ekici’den aktaran, Bayraktar, 2013; s. 21). Böylece, daha önce sözlü kültürde yaşarken, sonraları yazılı kültüre aktarılan halk kül- türü ve geleneğine ait ürünlerin, günümüzde televizyon, animasyon teknolojileri ya da sinema gibi sanatsal aktarım araçları gibi farklı yaratıcılık ve kurgusallık içeren yapımlara dönüşmesi, elbette, kendi özgün anlamlarını çağrıştırma niteliği taşıması halinde - bu kültürel ürünlere karşı farkındalığın oluşmasına katkı sağlamaktadır. Ekici, şu tanımıyla, ‘Gelenek, kuşaktan kuşağa aktarılırken, aynı zamanda, zamanın ihtiyaçlarına göre her kuşakta belli ölçüde yaratıcılığa, de- ğişmeye ve de gelişmeye izin veren ürünlerdir’ (Ekici, 2008; s. 34) diyerek, belki de, geleneğin, işte bu yönüne de işaret etmektedir. Halk kültürü ve geleneğine ilişkin ürünleri, geçmişte kalmış, donmuş ve unutulmuş kültür ürünleri şeklinde değerlendiren günümüz algısına rağmen, aslında, bu ürünlerin geçmişte oldu- ğu gibi, günümüz ve geleceğin insanına söyleyecek daha birçok sözü bulunduğu bir gerçektir. Çünkü küreselleşmenin etkisinin, yerel kültürleri etkisi altına aldığı, ulusal ve yerelin dışında ka- lan, baskın kültür kodlarından etkilenmenin bir sorun olarak karşımıza çıktığı günümüzde, sosyal ve kültürel bir ortaklık oluşturan ve yerel kodları koruyan kültürel bir yaratıcılık anlayışına sahip olmak zorunlu hale gelmiştir (Ilgar, 2013; s. 28, 32). Halk kültürü ürünlerinin, hikâye, roman gibi edebi türlerin konusu ya da motiflerinden birisi olması, bir ressamın tablosunda, geleneksel uygulamaya ait bir kompozisyon olarak yansıması, bir mekânın geleneksel müzik ve eğlencenin icra edildiği bir ortama dönüştürülmesi ya da bir filmin karesinin, kültürel bir uygulamadan bir kesit içermesi; sözü edilen türde, kültürel yaratıcılık ortamlarına işaret etmektedir. Gelenek, bu süreçte, sanatsal bir yaratıcılığa ilham kaynağı olabil- mekte ve alışılmışın dışında, kendi bağlamının dışına taşarak, sanatın dili aracılığı ile geleceğe aktarılmaktadır. Bu doğrultuda, yaratıcılık yönü tartışılmaz olan tiyatro sanatı kapsamında baktığımızda, Türk tiyatrosu oyun yazarlığı ve sahnelemelerinde, bir yandan evrensel sanata dâhil olma eği- limi görülürken, “Ulusal bir tiyatro nasıl olmalıdır?” sorusuyla devam eden ağırlıklı tartışmalar yönünde, kültürel kodlarımızı kullanarak oluşturulan toplumsal-ulusal bir özgünlüğün varlığı da hissedilmektedir. Bu durum aynı zamanda, Türk Tiyatrosu oyun yazarlığında, halk kültürümüzün geleceğe aktarımına ve geleneğe karşı toplumsal farkındalığın oluşmasına aracılık eden bir çok unsurun bulunduğuna da işaret etmektedir. 1. Tiyatro Sanatı ve Halk Kültürü İlişkisi Tiyatro, toplumların sürdürdüğü hayat biçimiyle doğrudan ilintili bir sanattır (Töre, 2009; s. 2183). Genel anlamda insanın ortaya koyduğu, içinde var olduğu çevrenin siyasal, ekonomik koşulları dışında, yaşam kültürünü ve geleneklerini de yansıtan en önemli sanatlardan biri olduğu söylenebilir. İnsanların toplumsal yaşam ve tarihsel gelişim içinde yarattıkları maddi ve manevi
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2