Müzik, Oyun ve Eğlence- Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Çalışmaları

84 Yrd. Doç. Dr. Mehtap DEMİR T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı sürmesine, bağların güçlenmesine, törelerin kökleşmesine katkıda bulunacağının yani bu yolda kendini adayacağının işaretidir. Kınalanmak, aynı zamanda mutluluk verici aitlik duygusudur, kı- nalı kadın dengeleri tazeleyen evlenme ve üreme eyleminin anahtarıdır. Kına yakma eylemi, işlevi açısından her ne kadar düğün-eğlence- süslenme gibi neşeli bir kültürel görüngüye sahip olsa da, müziksel sözlü veriler eylemin alt metninde bulunan kültürel kodlar, dirlik, sürdürülebilirlik, bereket metaforunda vücut bulmaktadır. Kınalı Kadın, bekâreti tes- lim etme, bağlılık, adanmışlık kodlarıyla kına geceleri özenli bir törenle hazırlanmaktadır. Dünyevi uygulamanın müziksel metinlerinde yani kına havalarında, kınaya atfedilen kutsiyet, kına töreni ve uygulaması vesilesiyle verilen mesajlar, kadının kendi ağzından veya sosyal çevrenin ağzın- dan söylenmektedir. Bu bildiri kapsamında Türki gelenekte Ocak, Eşik, Kuşak ve Tuz sembollerinin kök kül- türel kodları, kültür ve sembolizm okumaları ekseninde değerlendirilecektir. Araştırmanın evreni Türkiye Radyo Televizyon Kurumu repertuvar arşivinde bulunan yetmiş beş kına havasını kap- samaktadır. Kültürel kod mefhumu, sosyal bilimlerin antropolojik ve halk bilimsel yaklaşımlarıyla özetlenecektir. Nitel araştırma yönteminde yapılan betimsel analiz ile halk kültürünün geçiş tö- renlerinde icrası sıradan hale gelmiş bu müzikli metinlerin, sözlü aktarım yoluyla nasıl kültürel kodlama yaptığı irdelenecektir. Yapılan incelemede ocak, eşik, kuşak ve tuz temalarının, işlevi ve varlığı öne çıktığı için, özellikle bu temaların içerik analizi kültürel etnomüzikolojin yorumsamacı yaklaşım teorisiyle desteklenecektir. Arşivde kayıtlara geçmiş yetmiş beş kına havasının içerisindeki “Atladı Çıktı Eşiği” adlı ezgi, benzer söz dizimi ile Anadolu’nun farklı yerlerinden derlenerek repertuvarda yer almıştır. Burada ‘eşik’ mevhumunu kök kültüre ve sosyokültürel görüngüye zemin olması bakımından irdelemek gerekmektedir. “Çaktılar Çakmak Taşını”, “Çatdılar Ocak Taşını”, “Çattılar Gazan Da- şını” gibi benzer söz dizimiyle karşımıza çıkmaktadır. Anadolu kültüründe ocak, kazan ile ilgili inanma ve gelenekler; birlik, bütünlük, sağlık, ebedîlikle ilgilidir. Kına yakma törenlerindeki metin içeriklerinde kullanılan kuşak bağlanması terimi gelinin bekâretiyle ilgilidir. Kına yakma törenleri- nin müzikli metinlerde geçen “Tuz kabını tuzsuz koyan” ifadesi kadına atfedilen bereket ve mane- vi tat vurgusuyla okunabilir. Anadolu’da tuz, şeker, un gibi yiyecekler bolluk ve bereket sembolü olarak görülmektedir. Kınalı Kadının Sosyalizasyonu Kına yakma, sebebi her ne olursa olsun geleneksel bir töre, sosyokültürel ve süreçsel bir eylem olarak tanımlanabilir. Kına yakma adetleri ilk çıkış noktasından kültürel aktarım dinamik- leriyle kolektif eylemlerdir. Öze ve geçmişe referans verirken, kültürel anlamlandırma kodlarına sahiptir. Bu eylem hali ve kültürel birikim, uygulamanın coğrafi ve inançsal yönlerden çeşitli ürün- lerini sunmaktadır. Bu ürünler, sözlü ve maddi kültür verileridir. Kadının kına ile olan ilişkisi güzel- lik ve süslenmenin ötesinde doğurganlık, ayrılık, adanmışlık, kader-baht ve bağlılık olarak okun- malıdır. Bunun yanı sıra sosyal dayanışma ve hediyeleşme bu törenlerin alt metnine yerleşmiştir. Her biçimde bir töreni olan kına yakma eylemi, kadını düzen bağının ona getirecekleri yolunda eğitir, eğer acı çekecekse buna hazırlanmasını sağlamaktadır. Gelin olacağı evin erk statüsüne bağlı olacağının, doğurganlığı ile geleneklerin sürmesine, bağların güçlenmesine, törelerin kök-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2