Osmanlı Tarihi
97 Türkiye aleyhine Rusya ile anlaşması üzerine Osmanlı devlet adamları İngilizler’in desteğini sağlayarak savaşa devam etmeyi uygun görmüşlerdi. Ancak 1811 yılında Napolyon ile Ruslar’ın arası tekrar bozuldu. Osmanlı Devleti Fransa’nın ricalarına rağmen, Rusya ile BükreĢ BarıĢı ’nı yaptı. Bu barışla Sırbistan’a bazı imtiyazlar vereceğini vaat etti. Kara Yorgi’nin aşırı talepleri sonunda Rus desteğini de kaybeden Sırplar üzerine gönderilen Türk kuvvetleri isyanı kısa zamanda bastırdı. Kara Yorgi Avusturya’ya kaçtı. 1815 yılında MiloĢ Obronoviç adlı bir domuz tüccarının liderliğinde tekrar ayaklanan Sırplar karşısında Osmanlı Devleti, Rusya’yı işe karıştırmamak için acele ile Miloş’u Sırp Prensi olarak tanıdı (1816). Miloş, Kara Yorgi’yi yakalatıp başını kestirerek Padişah’a gönderdi. Edirne AntlaĢması ’ndan sonra (1830), Sırbistan içişlerinde serbest dışişlerinde Osmanlı Devleti’ne bağlı bir devlet hâline geldi. Daha sonra 1878 Berlin AntlaĢması ’yla bağımsızlıklarına kavuştular. Yunan Ġsyanı (1821-1830) Sırp ve Bulgarlar’dan daha geniş hak ve salâhiyetlere sahip olan Rumlar imparatorluğun her yerine dağılmış bir hâlde yaşıyorlardı. Mora’da kıyılarda ve adalarda çoğunluğu ellerinde bulunduruyorlar, ticaretle uğraşıyorlardı. Eflak ve Boğdan Beyleri de Rumlar’dan seçiliyorlardı. Bunların dinî lideri durumunda olan Patrik İstanbul’da oturmakta idi. Osmanlı idaresinin bozulması, Rusya ve Fransa’nın kışkırtmaları ve Avrupalı devletlerin desteklemeleri sonunda Yunanistan’da da isyan belirtileri göründü. 1768-1774 savaşları sırasında Ruslar’ın yardımını görerek isyan ettilerse de bu isyan Türk kuvvetleri tarafından bastırılmıştı. Yunan bağımsızlık hareketini sürükleyen 1804 yılında kurulan Etniki Eterya Cemiyeti oldu. Odesa’da iki Rum ve bir Bulgar tarafından kurulan bu cemiyetin başına Rus Çarı’nın yaveri Aleksandre Ġpsilanti geçtikten sonra, çalışmaları hızlandı. İstanbul Patriği ve Eflak Beyi de bu cemiyete girmişlerdi. Yanya Valisi Tepedelenli Ali PaĢa durumu gayet yakından takip ediyor, bunlara göz açtırmıyordu. Ancak Tepedelenli, Babıâli’deki Rum tercümanların ve düşmanların oyununa gelerek devlete âsi duruma düşürüldü. Neticede üzerine gönderilen kuvvetlerle çarpışırken öldü. Böylece büyük bir tehlikeyi ortadan kaldıran Rumlar Eflak ve Mora’da ilk isyanı başlattılar. Ancak Romenler tarafından sevilmeyen Aleksandre İpsilanti, Türk kuvvetleri tarafından yenilerek Avusturya’ya kaçtı (1820). Mora ayaklanması ise kanlı bir hâl aldı. Yüz binlerce Türk Müslüman halk öldürüldü. İsyanı bastıramayan hükümet Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali PaĢa ’dan yardım istedi. Mehmed Ali Paşa oğlu Ġbrahim PaĢa ’yı kuvvetli bir donanma ve ordu ile Mora’ya gönderdi. Ayaklan İbrahim Paşa tarafından kolayca bastırıldı (1827). Ancak isyanın ilk günlerinden beri Fransa, Rusya ve İngiltere aralarında anlaşmışlardı. İsyanın bastırılması üzerine Osmanlı Devleti’nden Yunanistan’ın Osmanlı Devleti’ne bağlı muhtar bir devlet hâline getirilmesi teklifinde bulundular. Bunu içişlerine karışmak olarak kabul eden Osmanlı Devleti teklifi reddetti. Bunun üzerine ittifak donanması Navarin Limanı ’nda bulunan Türkiye ve Mısır Valiliği’ne ait gemileri yaktılar. Ruslar daha da ileri giderek Türk topraklarına girdiler. 1826 yılında Yeniçeri Ocağı kaldırılmış olduğu için Türk ordusu hazırlıklı değildi. Rumeli’de Edirne’ye, Anadolu Kafkas Cephesi’nde ise Erzurum’a kadar Ruslar’ın ilerlemesi üzerine 1829 tarihinde Edirne AntlaĢması imzalandı. Bu antlaşmayla Yunanistan bağımsızlığa kavuştu. Fransızlar durumdan istifade ederek 1830 yılında Cezayir’i işgal etti.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU2NTE2