Toplumsal Araştırmaların Nesnesi Olarak Yemek ve Mutfak

83 Toplumsal Araştırmaların Nesnesi Olarak Yemek ve Mutfak Maddi Kültür “tör” lerin yerini yerleşik dönemde “başköşe” kavramının simgeselliği almıştır. Ocağa bakan ve ev sahibinin ekonomik durumuna göre en güzel nakışlı keçe ve halılarla süslenen tör, evin şeref köşesi hüviyetinde olup töreye göre, töreyi tutup koruyan ve uygulama mevkiindeki yaşlı ve bilge “aksakalların” ve misafirlerin oturabileceği bir yerdir. Bu özelliğiyle de töreyi ve onu oluşturan bilgelik, erdemlilik, yaşlılık ve misafirlik gibi sosyokültürel değerlerin yer aldığı sınırları simgeler (Çobanoğlu, 2004: 33-34). Bu aynı zamanda sofranın da başköşesidir. Tör toplumsal konuma göre belirlenen bir anlam ortaya koyar. Türk toplumunda törün gücü kabul edilirken gelenekle ve karizmanın birlikteliği görülmektedir. Toplumun gelişmesi döneminde bu belirleyiciler arasına ya- salar da girmektedir. Genellikle bu üç unsur arasında çelişme görülmemektedir. Töre oturan kişi saygın olarak kabul edilen kişidir. Bunun karşılığında da sofranın en saygın olarak kabul edilen alanı ona ayrılmaktadır. Ziyafetlerde sofra düzenindeki konumlandırmada (Beşirli, 2011:105- 107) orun (yer) sıradan bir oturma alanı olmaktan çıkar. Oturulan yer toplumsal hiyerarşi esasında belirlenen didaktik bir anlam ortaya koyar. Bireyin toplumsal konumunu gösteren ve bu kapsamda diğer ka- tılımcılarla ilişkilerini belirleyen bir anlam ortaya çıkar. Oturma düzenine ilkin olarak, Tör sahibinin sağında veya solunda oturmaya dayalı, yüksekte veya alçakta oturmaya dayalı farklılaşmanın yanı sıra kiminle oturduğunuza dayalı farklılaşmaları da görmek mümkündür. Avrupa Hunlarının sofra düzeni hakkında Priskos, önce Atilla’nın önüne bir masa getirildiğini sonra diğer misafirlerin önüne masalar konulduğunu, üç dört adamın önüne bir masa konulduğunu herkesin kendi masa- sına konulan yiyecekleri yediğini vurgulamaktadır. Atilla’ya yemeğe davetli olan Roma kafilesinde yer alan Priskos, elçilerin katıldığı yemek hakkında şu bilgileri vermektedir. “Kapının eşiğinde Atilla ile karşı karşıya durduk. Oturmadan önce bunların örf ve adetlerine göre Atilla’ ya selam vermek üzere sakiler elimize kadeh verdiler. Verileni içtikten sonra yemek sırasında oturmamız icap eden iskemleye oturduk. İskemleler her iki tarafta ve duvarın yanında idiler. Ortada bir di- vanda Atilla oturuyordu. Yemekte en hürmetli yer Atilla’nın sağ tarafı idi. İkinci mevki sol tarafı idi. Bizde bu sol tarafa oturduk. Fakat üstümüzde bir İskit reisi bulunuyordu... Herkes oturduktan son- ra saki geldi. Ve şarap dolu kadehi Atilla ya verdi, Atilla bunu alıp sıraya göre ilk adamı selamladı ve şerefine içti. Selamı alan hemen ayağa kalkıyor ve içinceye kadar veya iade edinceye kadar yerine oturmuyordu. … sonra önce Atilla’nın önüne bir masa geldi. Sonra sakiler diğer misafirlerin önüne masalar koymaya başladılar. Üç veya dört adamın önüne bir masa kurulmuştu. Herkes kendi masasına konulan yemekten yedi ve önce içeriye Atilla’ nın hizmetçisi bir tepsi et ile girdi. Sonrada bize hizmet edenler ekmek ve yemek getirdiler.” (Ahmetbeyoğlu, 1995: 24, 50 aktaran Beşirli, 2012:346 ). Yemekte oturulan yer kadar önemli olan bir ayrışmayı da yiyecekten ilk kimin pay ala- cağı ve hangi payı kimin alınacağının belirlenmesi göstermektedir. Bu avcılık yapan toplumlar- da avlanan hayvandan alınacak payın belirlenmesi şeklinde de görülebilir. Burada alınacak pay avcıya imtiyaz sağlayacaktır. Ataerkil yapılarda ise erkek egemen bir paylaşım söz konusudur. Burada ilk lokmayı alan ve yiyeceği paylaştıran erkek olacaktır. Geleneksel toplumlarda erkekler arası ayrışmada ise yaş hiyerarşisi önem kazanmaktadır. Ekonomik hayatın eril ilişkilere göre şekillendiği bu tip toplumsal yapılarda bu durum erkeğe yüklenen ayrıcalıklı statüye göre belir- lenmektedir. Kadınlar, doğurganlık ve yemek pişirme vasıfları ile toplumsal hayat alanı içinde yer bulacaklardır. Erkek çocuk doğurmanın ayrıcalık ve beklenilen olduğu bu toplum tipinde kadınla-

RkJQdWJsaXNoZXIy NzMzNDcy