Tüketim Kültürü Bağlamında Düşünen İnsandan Tüketen İnsana

287 Tüketim Kültürü Bağlamında Düşünen İnsandan Tüketen İnsana Genel Konular tü, saygın bir yer edinmek için lüks giyim eşyaları, telefon, vd. satın alması mümkündür. Burada, ihtiyacın gerçek ihtiyaç ya da yapay ihtiyaç olup olmadığı gündeme gelir; ancak tüketimin esas alındığı serbest piyasa ekonomisinde “ihtiyaç” kavramı geleneksel anlamını yitirmiş, mal, ürün ve hizmetlerin kullanımında sınır kalkmıştır. Yani her şey ihtiyaç haline gelmiştir. İnsan ilişkileri tüketici ilişkilerine, toplumsal yapı da tüketim toplumu yapısına dönüşmüştür. TüketimToplumu, Tüketim Kültürü ve Toplumdaki Etkileri “Tüketim toplumu” terimi, özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında gelişen ve Fordizm olarak adlandırılan kapitalist endüstrileşme sürecinde kullanılmaya başlamıştır. Bu süreçte otomasyon yoluyla ürünlerin standart ve seri şekilde üretilmesi sağlanmış; kitlesel ölçekte bir üretim ve kit- lesel ölçekte bir tüketim hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda düşük vasıflı işçilerin rutin iş- leri yapmasına dayanan bir üretim yapılmıştır. Amaç, en az maliyetle yapılan kitlesel üretimle, piyasanın kitlesel ölçekteki talebini karşılamaktır. Bu sürecin bir sonucu olarak tüketim, kitlesel ölçekte genişlemiş; başta ABD olmak üzere, ekonomik ve teknolojik olarak gelişmiş Batı ülkeleri bu kitlesel tüketimin sergilendiği ülkeler olmuşlardır. Elbette tüketimin kitlesel ölçekte genişlemesi ülkeden ülkeye farklılıklar göstermiş; ancak tüketimin anlamı, işlevi değişmiş, tüketim bir yaşama biçimi, yaşama kültürü olarak yaygınlaşmıştır. Teknoloji, üretimin artırılmasından çok tüketimin artırılması, yaygınlaştırılması için kullanılmaya başlanmıştır. 1970’li yıllarda başta ABD’nin, Batılı ülkelerin, Japonya’nın ve dolayısıyla tüm kapitalist ülkelerin yaşadığı ekonomik ve siyasî krizden bir çıkış yolu olarak Fordizmden Post-Fordizme ge- çilmiştir. Post-Fordizmle beraber “üretim, tüketim, örgütlenme kalıpları değiştirildiği gibi devletin işlevleri de yeniden tanımlanmıştır.” (Dağdelen 2005). Tüketim boyutunda ise ürünlerin ambalajı- na, biçimine ve rengine kadar ayrıntılı olarak tasarımlanması ve çeşitliliği sağlanarak daha geniş tüketici kitleler hedeflenmiştir. Bu süreçte kişilerin ihtiyaçlarını bilinçli şekilde karşılamalarından, bilinçli bir tüketici olmalarından öte, sistemli şekilde ürün tanıtımları, reklamlar, ödemede kolay- lıklar yoluyla tüketime özendirilmeleri söz konusu olmuştur. Bu toplumsal yapıda hızlı ve ürün açısından çok çeşitlilik içeren bir üretim, hızlı bir tüketim söz konusudur. Bu yönüyle “[t]üketim toplumu, aynı anda hem bir ilgi toplumu ve bir baskı toplumu hem de barışçıl bir toplum ve bir şiddet toplumu” (Boudrillard 2013: 206) olarak değerlendirilebilir. Her ekonomik sistemin o sistemi devam ettirici bir kültürü olduğu gibi serbest piyasa eko- nomisinin uygulandığı tüketim toplumunun da bir kültürü vardır ki; o da tüketim kültürüdür. Tü- ketim kültürü, her şeyden önce küreseldir ve başta ABD’nin olmak üzere gelişmiş Batılı ülkele- rin, dünyanın ekonomik yapısı üzerindeki etkisi oranında bu kültür yaygınlaşmaktadır. “Burada, tüketim kültürünün her bir ülkenin kendi ulusal kültürünü çökertmeye yönelik bir evrensel kültür hâline geldiği” (Featherstone 2013:219) unutulmamalıdır. Serbest piyasa ekonomisinin uygulan- dığı ülkelerde “tüketim kültürü ana sosyal uygulamalar, kültürel değerler, fikirler ve kimlikler tü- ketimle bağlantılı olarak tanımlanır ve yönlendirilir. Toplumun baskın değerleri, sadece tüketim pratiklerine göre örgütlenmekle kalmaz, aynı zamanda bir boyutuyla bu pratiklerden elde edilir. Bu yüzden çağdaş toplumu; materyalist, paraya dayalı, sahip olmayı öne çıkaran, hedonist olarak kabullenmek gerekir.” (Odabaşı 2013: 47). Toplumsal değerlerin, toplumsal uygulamaların tüketimle ilişkilendirilmesi, milli değerlerin,

RkJQdWJsaXNoZXIy NzMzNDcy