Tunç Çağları

1.5.2.1.2. Sanat Anahtar Kelimeler: Asur Ticaret Kolonileri Çağı, Kültepe, Kaniş Karumu, Eski Anadolu Sanatı, Hitit Sanatının Kökeni. Eski Tunç Çağı’nın son çeyreğinde, yerli Hattili beylikler sanatında görülen Anadolulu özellikler, M.Ö. II. Binyılın başında, Asurlu tüccarların güney ülkelerinden getirdikleri yabancı sanatsal öğelerle birleştirilerek, Anadolu’ya özgü bir üslup yaratılmıştır. Yaratılan bu üslubun en iyi örnekleri Kültepe kazılarında keşfedilmiştir. Özellikle seramik repertuarı tüm Önasya’da sadece Kültepe’ye özgü olup, hiç bir eski yerleşim yerinde bu boyutta değildir. Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nın sona ermesinden sonra Orta Anadolu’da merkezi birliği sağlayan Hitit uygarlığının kökeni de bu senteze dayanmaktadır. Kültepe-Kaniş eski Yakındoğu’da çok çeşitli form ve teknikte bol seramik üreten en seçkin merkezlerden biridir. Bu dönemde Anadolu seramiği, biçim zenginliği ve bezemeleri bakımından doruğa çıkmıştır. Seramiğin bu çağdaki biçim ve teknik zenginliği, Eski Hitit Krallık Çağı’nda ve Hitit İmparatorluk Çağı’nda görülmez. Kaniş Karumu’nda II. ve Ib katının seramiklerinin büyük bir bölümü hayvan figürleriyle süslüdür. Hayvan ve kuş biçimli pişmiş toprak içki kapları, Hitit metinlerine göre, dini törenlerde kullanılan, kıymetli madenlerden yapılmış BIBRU denilen zoomorfik kapların ilk örnekleridir. Uluslararası bir merkezin karakterine uygun olarak, Kültepe’de yerli seramiğin yanı sıra ithal kaplar da görülmektedir. Çoğunluğu kuzey Suriye kökenli olan seramik, Ib katında daha da çeşitlenmiştir. Kültepe’de açığa çıkarılan ve çağın sanat üsluplarını yansıtan arkeoloji belgelerinin başında, Anadolu’ya Mezopotamya veya Suriye’den ithal edilmiş silindir mühür ve baskıları gelir. İçlerine mektupların konulduğu pişmiş toprak zarflar ve bulleler, II. katta silindir mühürlerle, Ib katında ise ya silindir ya da damga biçimli mühürlerle mühürlenmektedir. Korunması istenen taşınır veya taşınmaz malların, gönderilen ticari malın, tabletlerin veya kişisel eşyanın ambalajına bağlanan mühürlü kil topakların da çoğunlukla üst yüzü, yazılı ve mühürlüdür. Kültepe’deki toplumun kozmopolit karakteri, mühürcülük sanatında, başta Eski Asur olmak üzere, Anadolu, Eski Babil, Eski Suriye-Kapadokya veya Suriye Koloni olarak tanımlanan farklı üslupların oluşmasına neden olmuştur. II. katın Anadolu sanatı için en önemli yeniliğini, Kültepe’ye özgü, homojen, yüksek olgunluğa erişmiş “Yerli-Anadolu grubu” olarak adlandırılan mühür baskıları temsil eder. Kültepe’de gelişme aşamasının zirvesine erişmiş yerli/Anadolu üslubu daha sonraki Hitit mühürcülük sanatının kaynağı olmuştur. Kültepe’de gelişmiş Koloni Çağı kültürünün, kendinden sonraki döneme aktardığı birikimler, en iyi biçimde tanrı-tanrıca tasvirlerinde görülür. Kazılarda keşfedilmiş, tunç, fayans, kurşun, altın ile fildişi ve kilden yapılmış tanrı ve tanrıça heykelcikleri veya tasvirleri, Kültepe’de oluşmaya başlayan Hitit sanat üslubunun en erken örnekleridir. Bunlar arasında önemli bir yer tutan “kurşun figürinler ve taş kalıpları”nın, Yakındoğu’da geniş bir alana yayıldıkları bilinmektedir. Bu figürinler, mühür baskılarında da görüldüğü gibi, çeşitli tanrı ve tanrıçaları, değişik tanrı ailelerini ve mitolojik varlıkları temsil etmektedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz