Türk Halk Edebiyatı

30 Arş. Gör. Seda AKSÜT ÇOBANOĞLU T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk düşüncesinde yılan, “iye” olarak da kabul görmüştür. “Ev iyesi” olarak isimlendirilen bu hayvanların öldürülmesi iyi karşılanmamaktadır ve öldürülürse eşinin muhakkak intikam ala- cağı inancı vardır. 27 Ayrıca yılan Türklerde ongun hayvanlardan biridir. 28 Semavi dinlerle beraber yılanın olumsuz yönünün daha fazla öne çıktığı görülmektedir. 29 Yahudilikte, Tekvin’de anlatılan yasak meyveyi yemesi için yılanın Havva’yı kandırması mesele- sinde yılanın lanetlenen bir hayvan olduğu söylenebilir. 30 Hristiyanlıkta yılanın şeytanla özdeşleş- tirildiği, İncil’in bazı kısımlarından anlaşılmaktadır. 31 İslam’da ise yılana karşı doğrudan bir lanetle- me söz konusu olmamakla beraber özellikle İslam tasavvufunda yılanın daha ziyade nefsin kötü yönlerini ifade ettiği görülmektedir. 32 Mesnevi ’de “yılan” veya “ejderha” kelimesinin geçtiği ve tamamen bunlarla ilgili olan dört adet müstakil hikâye vardır. Bunlar dışında başka hikâyelerde de yılandan ve ejderhadan bah- sedilen kısımlar mevcuttur. Tüm bu bahislerde yılan ve ejderha genellikle olumsuz bir figürdür. Mesnevi ’de yılan, kötü nefis, kötü insanlar ve kötü eylemlere dair anlatılarda, çeşitli kavramlara teşbih unsuru olarak, Hz. Musa’nın asasına bağlı mesajları iletmede ve bazı halk inançlarını aktarmada bir sembol olma fonksiyonlarıyla yer almıştır. Yılanla ilgili dört müstakil hikâyeden üçü, kötüymüş gibi görünen olayların hayırlı sonuçlar verebileceğine dairdir. Bunlardan birincisi olan bir yılancının başka bir yılancıdan yılan çaldığı hikâyede, yılanı çalınan yılancı, yılanını bulmak için dua eder. Çalınan yılan, kendisini çalan hır- sızı zehirler ve öldürür. Yılancı, ölü adamı görüp tanıyınca duasının kabul edilmeyişine şükreder. Bu kısa hikâyenin sonunu Mevlana şöyle getirir: “Nice dualar vardır ki ziyanın, helâk olmanın ta kendisidir. Pak Allah, onları kereminden kabul etmez.” 33 Burada yılan, olumsuz bir figür olarak karşımıza çıkmakla beraber her şerde bir hayır olduğu, kabul olmayan duaların kimi zaman hayra vesile olduğu mesajını vermenin bir aracıdır. İkinci hikâye şöyledir: Bir gün bir emir uyumakta olan birinin ağzına yılan kaçtığını görür. Elindeki topuzla ona vurmaya ve atıyla onu kovalamaya başlar. Adam, bir ağacın altına kaçar. Emir de adama, ağacın dibine dökülmüş çürük elmaları yemesini söyler. Ancak adam emire ha- karet etmeye başlar. Bu arada ağzından da kan gelmektedir. Bunun üzerine emir onu topuzuyla kovalamaya ve ona vurmaya devam eder. Dermanı kalmayan adam, sonunda kusmaya başlar ve yutmuş olduğu yılan dışarı çıkar. Adam, yılanı görünce emirin aslında kendisine iyilik yaptığını anlar ve ondan af diler. 27  Pervin Ergun, “Şaman / Kam ve Yılan”, s. 55. 28  Pervin Ergun, “Şaman / Kam ve Yılan”, s. 66. 29  Ahmet Emre Dağtaşoğlu, “Anadolu Türkülerinde Yılan Motifi ve Nefs”, s. 138. 30  Kutsal Kitap – Eski ve Yeni Antlaşma (Tevrat, Zebur, İncil) , Tekvin, 3:14-15. 31  Kutsal Kitap , Vahiy, 12:9. 32  Ahmet Emre Dağtaşoğlu, “Anadolu Türkülerinde Yılan Motifi ve Nefs”, s. 142. 33  Mevlana Celâleddin-i Rûmî, Mesnevi , Çev. Veled Çelebi İzbudak, Gözden Geçiren Abdülbaki Gölpınarlı, 2. Bs., (Konya: Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, 2016), 2. Defter, 140.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2