Türk Halk Edebiyatı
411 Türkülerdeki Hayvan ve Bitkiler Üzerine Bir İnceleme Türk Halk Edebiyatı Alî Ufkî Bey’in, gurbette bulunduğu bir sırada ne halde olduğunu memleketine bildirmek istediği dört dörtlükten oluşan bir şiiri vardır. Bunu yapmasını istediği aracı da, turnadır. Turna, burada “dert arkadaşı” durumundadır. Bu şiirin ilk dörtlüğü şöyledir: Turna bizim yerde bizi sorana Şimdi bir güzele kuldur diyesin Aşkın zincirini takmış boynuna Aşk ucundan Mecnun olmuş diyesin (Ali Ufkî ?: 39) Başka bir türküde ise, âşık, bir avcı tarafından vurulduğu için yaralı olan turnayı kendisine benzetir. Ortak özellik, ikisinin de yaralı ve yardan ayrılmış olmasıdır. Burada, insan ile turnanın yaklaşmanın da ötesinde özdeşleştiği açıkça görülmektedir. Bu türkünün ilk ve son haneleri de şu şekildedir: Turnam uçamamış, yolda yorulmuş Avcı vurmuş kanadından, kırılmış O da bencileyin yârdan ayrılmış Ötme garip garip, ben de garibim Ötme garip garip, gönül şen değil İki turna gördüm, aklı karalı Avcı vurmuş sağ böğründen yaralı O da bencileyin bahtı karalı Ötme garip garip, ben de garibim Ötme garip garip, gönül şen değil (Öztelli 1972: 279) Farklı bir türküde, turna ile güvercinin karıştırıldığı görülmektedir. Başta da söylediğimiz gibi, yazılı bilgiyi güvercin taşır; haberi veya selamı turna getirip götürür. Söz konusu türküde ise, turnanın kanadının altına “nâme” sarılmak istenir ve bu istek de son hanede dile getirilir: İnme turnam inme haber sorayım Kanadın altına nâme sarayım Nazlı sevdiğimden haber alayım Katar katar olmuş gelir, turnalar Eğrim eğrim ne hoş gelir, turnalar (Öztelli 1972: 329)
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2