Türk Halk Edebiyatı

413 Türkülerdeki Hayvan ve Bitkiler Üzerine Bir İnceleme Türk Halk Edebiyatı olmasıdır. Aşağıdaki biri Bingöl biri de Erzincan türküsünden alınmış dörtlüklerde, gül ve yâr bütünleşmiş olarak karşımıza çıkar: Kırmızı gül her dem olsa Her dertlere derman olsa Gül üm olsa yâr im olsa Padişahtan ferman olsa Herkes sevdiğini alsa (Öztelli 1972: 64) Bir ay doğar Pasin’den (emmimin kızı) Ay bulut arasından (ben nedem oy) Öyle bir yâr sevmişem (emmimin kızı) Katmer gül ün hasından (ben nedem oy) (Öztelli 1972: 588) Zaman zaman, gül yerine veya gülle birlikte “tomurcuk” tercih edilir. Tomurcuğun kulla- nılması, “körpe kuzu” ifadesinde olduğu gibi, sevgilinin küçüklüğünü, tazeliğini veya körpeliğini belirtmek içindir. Sadece, tomurcuk kelimesinin başına “körpe” sıfatı getirilmez. Bir türküde geçen “Benim sevdiceğim tomurcuk gül ü” (Öztelli 1972: 81) mısrası, bu anlayışın güzel bir örneğidir. Mahallî söyleyişleri şiir dilinde kullanmasıyla tanınan divan şairi Nedim, gül-sevgili ilişkisini şöyle dile getirir: Gülüm şöyle gülüm böyle demektir yâre mu’tâdım Seni ey gül sever cânım ki cânâna hitâbımsın Divan şairleri gibi, âşıklar da türkülerde sevdiklerine “gülüm” diye seslenirler. Bir Urfa tür- küsünde, kavuştağın ilk dizesi “Gel gül üm gel, di gel gel” (Öztelli 1972: 200); başka bir türkünün –yine- kavuştağının son dizesi de, “ Gül üm de gel gel” (Öztelli 1972: 209) şeklindedir. Bu mısra- lardaki gül de, sevgilidir. “El uzatıp gonca gül ün dermedim” (Öztelli 1972: 66) siteminin sebebi de, sevgiliye kavuşamamaktır. Dolayısıyla, gonca gül, bu türküde de sevilendir. Bir Bergama türküsünde ise, âşık, gülün ömrünün az olması sebebiyle yârine gül demediğini söyler. Bu söz, aslında yâre gül deme geleneğinin bir tekrarıdır: Dere boyu saz olur (Nazirem of) Gül açılır yaz olur Ben yârime gül demem (Nazirem of) Gül ün ömrü az olur (Öztelli 1972: 171)

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2