Türk Halk Edebiyatı

49 “Mevlidü’n-Nebi” Adlı Eser Halk Kitabı Olarak Değerlendirilebilir mi? Türk Halk Edebiyatı Girizgâh niteliğindeki bu bölümlerin ardından ise eser Süleyman Çelebi’ye ait olduğu söy- lenen ve mevlid in esas bölümlerini teşkil eden velâdet, miraç, vefat gibi bazı bahirlerle devam etmektedir. “Tevhid bahri” ile “velâdet bahri” arasında altı beyitlik Arapça bir manzume vardır. Mevlid kısmı; “Ümmetinden razı olsun ol mu’în / Rahmetullahi aleyhim ecmaîn / Ger dilersiz bula- sız oddan necât / Aşk ile derd ile eydün es-salât ” mısralarıyla son bulur. Eser, mevlid metinlerine ilâve edilen, aynı vezinle yazılan, Peygamber Efendimize olan muhabbeti ve Hz. Peygamber’in mucizelerini ihtiva eden manzum hikâye lerle devam eder. Bunların arasında mesela Hz. Fatıma’nın vefatını konu edinen “Vefat-ı Fatımatü’z-Zehra Radıyallahu Anha” veya Hz. Peygamber’in çeşitli mucizelerini anlatan “Hikâye-i Geyik”, “Hikâye-i Güvercin” bulunmaktadır. Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’i kurban etmeye çalıştığı “Kıssa-ı İsmail ve İbrahim Aleyhimasselam” ile Hz. Ali’nin mertliğini ve aynı zamanda Hz. Peygamber’in mucize- sini ifade eden “Hikâye-i Kesikbaş” da bu eseri süslemektedir. “Hikâye-i İslam Yahudi” öyküsünde ise bir Yahudi’nin cariyesi olan bir kızın mevlid saye- sinde efendilerinin Müslüman olmasına vesile olması ve böylelikle mevlid okumanın, okutmanın fazileti anlatılmaktadır. Eserde son hikâye olan “Hikâye-i Deve”de Ebu Mesud isimli birinin de- vesine zulmetmesi, devenin onu Hz. Peygamber’e şikâyet etmesi ve bu mucize neticesinde Ebu Mesud’un Müslüman olması hikâye edilmektedir. Bu manzumelerin ardından eser, “Hâzâ Duâ-ı Mevlidü’n-Nebi Sallallâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem” başlıklı mensur dua bölümünde şefaat tale- biyle son bulur. Kısaca Türk halkının gelenek hâline getirdiği, asırlardır çeşitli meclislerde okuyarak şefaat vesilesi kıldığı mevlid in en çok bilinen ve okunan bölümleri olan velâdet, miraç, vefat bahirle- rini ihtiva eden bu eser, hem Hz. Peygamber’in mucizelerine ve faziletlerine işaret eden man- zum hikâye lerle hem de derkenara yazılan çeşitli şiirlerle zenginleştirilmiştir. Bu matbu nüshada (1323/1905) metni derleyene dair bir bilgiye ise rastlanmamaktadır. 2. Halk Kitaplarının Özellikleri Halk kitapları nın özelliklerine yönelik düşünceler daha önce farklı bilim adamları tarafın- dan dağınık da olsa ortaya konulmuştur (Spies 1941; Boratav 1946). Ancak Serdar Öztürk daha önceki bu çalışmalardan hareketle halk kitapları nın özelliklerini toplu olarak vermiştir. S. Öztürk’e göre halk kitapları ; 1) içerik açısından “destan ve hikâyelerden müteşekkildir”, 2) “anonimdir”, 3) konuları “sabit ve birbirine benzerdir”, 4) toplumsal olayları ve içinden çıktıkları toplumun egemen fikirlerini “malzeme olarak kullanır”, 5) “dinsellik teferruat” niteliğindedir (Öztürk 2006: 48-49). Dikkat edilirse; S. Öztürk halk kitapları nın özelliklerini sayarken bunları muhteva mı yoksa şekil açısından mı sıraladığını net belirtmemiştir. İlk madde yazarın ileri sürdüğü bir fikirdir. 2., 3., 5. maddeler O. Spies’e ve 4. madde ise P. N. Boratav’a aittir. Spies ve Boratav ise çalışmalarını aslında halk kitapları üzerine değil halk hikâyeleri üzerine inşa etmişlerdir. Üstelik Spies her ne kadar eserinin adını halk kitapları şeklinde belirlemişse de onun çalışmasına konu edindiği kitap- lar sadece bazı halk hikâyeleri nin taşbaskı ile yayımlanmış şeklinden müteşekkildir. Onun için bu tasnifin eksik olduğu kanaatindeyiz. Zira halk kitapları sadece halka yönelik anlatılan hikâye leri değil onları mensup olduğu din

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2