Türk Halk Edebiyatı

53 “Mevlidü’n-Nebi” Adlı Eser Halk Kitabı Olarak Değerlendirilebilir mi? Türk Halk Edebiyatı karışık olarak halk için yazılan veya basılan tüm eserleri halk kitabı olarak değerlendirmek gere- kir. Nitekim başta H. K. Arpaguş (2015) ve Z. Öztürk (2007) olmak üzere başka âlimler de (örn. Spengler 1998) nelerin halk kitabı olduğunu belirten veya halk kitabı kategorisine giren yazılı ürünlerin listelerine araştırmalarında yer vermişlerdir. Bir halk kitabı olarak “Mevlid” de dinî, siyasî, edebî, sosyal, kültürel vb. gibi çeşitli nedenlerden ötürü Türk toplumunda çok benimsenmiş ve Türkler arasında rağbet gören bir eser olmuştur. Bu bağlamda bildiride öncelikle üzerinde çalışılan matbu mevlid hakkında muhteva ve şekil açısından bilgi verilmiş, sonra halk kitapları nın özellikleri belirlenmiş ve daha sonra da 1323/1905 tarihli matbu “Mevlidü’n-Nebi” eseri bu ölçütler açısından değerlendirilmiştir. Buna göre halk kitapları genel olarak muhteva ve şekil açısından bazı özellikler taşımaktadır. Bu tarz eserlerin muhteva açısından özelliklerini “anonim olması”, “idealize edilen konuların bizatihi o topluma ait olması” şeklinde belirlemek mümkündür. Halk kitapları nın şekil açısından ise “tahki- yeye dayalı olması”, “nazım olması”, “nesir olması”, “nazım-nesir karışık olması” ve “farklı metin- ler barındırması” biçiminde özelliklere sahip olduğu söylenebilir. Halk kitapları için en önemli özelliği “anonim olma” şeklinde belirlemek mümkündür ve bu husus “Mevlidü’n-Nebî” için de geçerlidir. “Mevlidü’n-Nebî” eseri incelendiğinde müellif olarak Süleyman Çelebi karşımıza çıkmakta ve genelde “Allah adın zikredelim” bahrinde ve başka bazı bahirlerde yazar kendine Fatiha okunmasını talep etmektedir. Oysa eserin derkenarlarında çok sayıda farklı metinlerle karşılaşılmakta, asıl metnin içerisinde ise az da olsa bazı kelime ve deyiş değişikliklerine rastlanmaktadır. Hele mevlid bahirlerinin zaman içerisinde çok kısalması ise göz- den kaçmayan bir nokta olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani “Mevlidü’n-Nebî”nin 1323/1905 tarihli baskısında Süleyman Çelebi’nin orijinal eserinde yer alan mevlid bahirlerinin çoğu bulunmadığı gibi esere farklı metinler eklenmiştir. Demek ki Süleyman Çelebi’den sonra bu eserin yeni neşirle- rini yapan müstensihler ve matbaalar mevlid metnine müdahalelerde bulunmuştur. Böylece “Ve- siletü’n-Necat” orijinal hâlinden uzaklaşmış, anonimleşmiş, halk kitapları na benzemeye başlamış ve neticede bir halk kitabına dönüşmüştür.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2