Türk Halk Edebiyatı

59 Türkiye, Başkurt, Tatar ve Özbek Türkleri Arasında Timur (1336-1405) Tipi Etrafında Teşekkül Eden Efsaneler Türk Halk Edebiyatı Efsanelerdeki Timur tipinin bir diğer özelliği açık sözlü olması ve bu tavrı sergileyen kişi- lere bağışlayıcı davranmasıdır. Mesela Timur kıyafet değiştirerek geldiği Barac halkına bu fela- ketin başlarına neden geldiğini sorar. “Açgözlü Timur sebebiyle” diyenleri cezalandırır; “Tanrının takdiridir” diyen beyin hanımına ise sülalesiyle istediği yere yerleşme hakkı verir (Atnur 2002: 598-599). Kızılırmak kıyısındaki bir köyde halka; “Ben zalim miyim? Yoksa Allah’ın gönderdiği bir zulüm müyüm?” şeklinde soru yönelttiği, köy halkından birinin “Biz mazlum olsaydık, sen zalim olmazdın.” sözü üzerine halkı affettiği de belirtilmektedir (Özen 2001: 214). Bazı efsanelerde verilen sözün tutulmaması, yalan söyleme veya gayrı ahlakî işlerde Timur’un öfkeli ve kindar biri olarak tanıtıldığını görürüz. Uçalı efsanesinde Timur Başkurtlara kendisine vaat ettikleri kızı vermedikleri için kızar, yaylalarını yakar, halkın bir kısmını öldürtür. Olayın geçtiği yere de bu olaydan dolayı Uçalı (öç aldı) denmeye başlanır (Atnur 2002: 448). Ti- mur’un Kızı ve Şarkışla’nın Kuruluşu efsanelerinde ise onun Sivas üzerine gitmesi ve Şarkışla’nın kuruluşu gayrı ahlakî bir davranışa öfkelenmesi sebebiyledir. Timur’un kızı sihirle bilinmeyen bir yere (Sivas ve Şarkışla) götürülerek sabaha kadar dans ettirilir; bu eziyete dayanamayan kız bir süre sonra hastalanır. Timur hastalığın sebebini öğrenince öfkelenir, devlet yetkililerini toplar. Kızdan götürüldüğü yeri tanıtacak nesneler getirmesi istenir. Kız, ilk efsanede havuç, şalgam ve lahana; ikincisinde ise şalgam, turp ve pancar getirir. Bunların Rum ülkesinde/Sivas’ta yetiştiği öğrenilince bu bölgeye sefer düzenler ve halkı kılıçtan geçirir. Bu efsanede Şarkışla ahalisinin Ti- mur’un neslinden olduğu inanışına da yer verilmiştir (Özen 2001: 190-191; 265). Bu efsanelerde rastlanan sihirle bir kızı başka bir yere götürme, Ebu Ali Sina Hikâyelerinin önemli motiflerdendir. Şarkışla’nın Kuruluşu efsanesinde sihir yapan kişi ise gerçek kimliğinden sıyrılarak halk anlatısı kahramanına dönüşen İbni Sina’dır. Ayrıca bu efsaneler yoluyla Timur’un seferi haklı sebeplere dayandırılmış gibidir. Timur, amacına ulaşmak için hileye başvuran biri olarak da tasvir edilir. Ateşsiz Kaynayan Kazan efsanesinde olduğu gibi kıyafet değiştirerek şehri nasıl ele geçireceğini öğrenir. Bu hile güvercinin ayağına ateş bağlayarak şehri yakmaktır (Atnur 2002: 623-624). Aksak Timer’de de tüccar kılığında gittiği Fan şehrinde padişah mallarına bakarken hileyle başını keserek padişah- lığa geçtiği; İstanbul padişahını safranla yıkanıp hasta numarası yaparak öldürdüğü belirtilmek- tedir (Atnur 2002: 591-593). Anadolu’da tespit edilen bazı efsanelerde ise Timur’un kendinden daha kurnaz ve hilekâr kişilerle karşılaşınca aciz duruma düştüğüne yer verilmiştir. Mesela Timur’un Mardin Kalesini ele geçirememe sebebi, Ercişli Emrah Hikâyesindeki kireç, yoğurt ve ekmek hilesine benzer (Bali 1973: 114-115). Mardin’le ilgili efsanede yaşlı bir kadın köpek sütünden yoğurt ve peynir yaparak Timur’a götürür, bu yolla ona sen ne yaparsan yap bu kaleyi ele geçiremezsin mesajını verir. Timur bile bu hileye kanar ve şehri muhasara etmekten vazgeçer (Evliya Çelebi Seyahatnâmesi 2011: 4/44-45). Timur huzurundaki âlimlerinin İslamiyet’le ilgili sohbetlerini dinler; kendisi de Kuran-ı Ke- rim’den ayet okuyabilecek kadar bilgilidir (Aka 2012: 175). Belki de bu sebeple efsanelerde ön plana çıkan bir diğer özelliği de dindarlığıdır. Anadolu ve İdil-Ural sahasındaki Timur efsanelerinin birçoğunda Timur’un şehirleri yakıp yıkması ve insanları öldürmesi tek bir gerekçeye dayandırılır: dinî vecibeleri yerine getirmeme. Bu tür efsanelerde belirtilen coğrafyalardaki halk kabahati ken-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2