Türkçe Uyku Dualarının Telkin Ettiği Toplumsal Değerler

290 Prof. Dr. Ali Osman ÖZTÜRK T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı var sayabiliriz. Kanımızca “kuş gibi kalkmak”tan başka dünyevi hiçbir talep içermeyen duaların ölümü hatırlatması, toplumsal uzlaşıya alan açması bakımından çok önemlidir. Toplumu geren, çatıştıran tüm dünyevi hırs, heves ve ihtiraslar nihayet geçicidir. Bunlar her an elimizden kayma- ya adaydır, o nedenle buna göre davranılmalıdır. Uyku dualarının metin dışı işlevlerini gözden geçirdiğimizde ise, toplumsal açıdan daha büyük bir değer ifade ettiğini söylemek için elimizde yeteri kadar veri vardır. Bunları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz. 1) Duaların dilinin Türkçe olması, duacının ne dediğini bilmesini sağlamaktadır. Bu husus Çelebioğlu tarafından “millileşme”, Özden tarafından çocuklara kolaylık olarak değerlen- dirilmektedir. 2) Öğrenme ortamları ve öğrenilen kişiler. Duaları derlediğimiz kaynak kişilerin çoğunluğu, anneanne, babaanne, anne, nine (nene), hala, abla gibi ailenin özellikle kadın üyeleri- ni anmakta; buna karşın baba, dede 6 ve din öğretmeni gibi erkek üyelerini nadiren belirtmektedirler. Burada çıkan sonuç, öğretici olarak kadın üyelerin rolü daha büyüktür ve çocuklukta bu kişilerle geçirilen süre öğrenme açısından daha önemlidir. Bu hususta, duayı ninesinden 8-9 yaşlarında öğrenen Ispartalı kaynak kişi İlker Koşar’ın verdiği bilgiyi buraya alıyoruz: “Nenem bana bu duayı öğretti. Nenem dedemin annesi, şu anda 90 yaş- larında. Onun odasında uyuduğum için her gece yatarken beraber sesli bir biçimde söyler, sonra sübhaneke okurduk.” Öğrenme ortamının, çocuğun büyük ebeveynleriyle bir arada bulunduğu, ortak uyku mekânı olduğu görülmektedir. Bunu, duayı öğreten olarak annean- ne, babaanne, anne, hala, abla gibi aile üyelerini bildiren diğer kaynak kişilere genellemek mümkündür. 3) Bu öğrenme ortamı, öğrenileni yıllar sonra da hatırlamayı sağlamaktadır. 20-30 yaş arası kaynak kişiler, 5 yaşında öğrendikleri bu veciz/özlü duaları unutmamakta ve yıllar sonra halâ hatırlayabilmektedirler. 7 4) Allah, peygamber, melek, Kur’an, iman, ölüm, kabir, cennet gibi kavramların, Kelime-i tev- hid ve Kelime-i şehadet gibi Arapça cümlelerin imanı ikrar ve ispat için dilde kişinin kendi- siyle ve ilahi güçle kurduğu(nu var saydığı) iletişimin önemli unsurları olduğunu; bu kav- ramları paylaşan toplum üyeleriyle daha kolay etkileşime geçebileceğini unutmamalıyız. 6  Türkçe duayı dedesinden öğrendiğini bildiren bir kaynak kişi (Gülsen Hevesli, Konya), öğrenme süreci hakkında şu bilgiyi verir: “Onlarda kaldığımda beraber okurduk. ‘Hadi sarı kuzum abdestimizi alalım, O bizi sevmiş yaratmış, biz de onu sevdiğimizi gösterelim’ derdi. Abdest almayı öğretti, abdest alırdık normal sureleri okurduk, bu uyku şiirini okurduk ve Türkçe olarak: ‘Allah’ım biz seni çok seviyoruz.’ deyip hayırlı geceler dileyip uyur; uyanınca da ‘çok şükür Rabbim bir güneşi daha gösterdin’, derdik.”) 7  Bir sosyal medya kullanıcısının “hatırlama/unutmama” bağlamında verdiği şu bilgi önemlidir: “Her gece uyumadan önce babamın öğrettiği bu duayı okurdum. Okumadan uyursam sabah kalkamayacağımı dü- şünürdüm. Sabaha kadar ölmeyim diye tekrar tekrar okurdum. Okuya okuya uykuya dalardım. Zamanla baktım ki okumadan da kalkabiliyorum, işte o zaman bu güzel dua çocukluk hatıralarım arasına şutlandı.” http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=yattim%20allah%20kaldir%20beni

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx