1231-1232 yıllarında yapılan Alara Han Antalya-Alanya güzergâhında, Okurcalar Beldesi'nde ve Çakallar Köyü sınırları içerisindedir. Alara Çayı kenarına kurulmuş olan han, kuzeydoğu güneybatı yönünde uzanan dikdörtgen planlı bir oturum alanına sahiptir. Ana cephe haricinde kuzeybatı ve güneybatı cephelerinde, belirli aralıklarla yerleştirilmiş ve cephe kotuna kadar yükselen üçgen prizmal formlu payandalar bulunur; güneydoğu cephesi, bu yönde yükselen toprak tepenin yamacına yakın olarak inşa edildiği için, bir istinâd duvarı işlevi görmek üzere kaba yonu ve moloz taşlarla örülmüştür. Yapının saçak kotunda yükselen dendanlar, payandalar da dahil olmak üzere, mazgal dişleri halinde bütün çatıyı mütemâdi olarak dolaşır.
Hana kuzeydoğu cephesinin ortasında ve dikdörtgen planlı iki kulenin arasındaki basık kemerli bir kapı açıklığından dahil olunur; basık kemerin üzerinde, simetrik olarak yerleştirilmiş arslan başından birer taş konsola oturan yuvarlak kemerli profilli bir çerçeve içerisinde hanın inşa kitâbesi yer almaktadır.
Hanın giriş bölümü, kare planlı küçük bir avlu halinde tasarlanmıştır. Doğu kanadında, sivri kemer gözü halinde avluya açılan yarı açık mekân, yıldız tonozla örtülü çeşme eyvanıdır; doğu duvarında, yekpâre taştan oyma istiridye formlu kavsarayla örtülü dikdörtgen bir niş halinde çeşme yer alır. Nişin alt kenarında, yekpâre taştan oyulmuş bir su haznesi bulunmaktadır; ön yüzünde iki lüle deliği mevcuttur. Altta, iki yandan eyvan sekisini oluşturan iki blok taş arasına yerleştirilmiş ve geçmişte muhtemelen yekpâre taştan oyulmuş dikdörtgen bir yalak bulunduğu anlaşılmaktadır. Lüle deliklerinin etrafındaki kalıntıların durumuna bakılarak, geçmişte birer arslan başı konsol şeklinde tasarlanmış olabilecekleri düşünülmüştür. Çeşme eyvanının döşemesi, sekiler ve çeşme yalağı, define arayıcılar tarafından tahrip edilmiştir.
Çeşme eyvanının kuzey duvarındaki yedi basamaklı bir taş merdivenle, hanın girişini kontrol eden doğu kanattaki kuleye ve çatıya çıkılmaktadır; mevcut izlere bakılırsa, bu kuleden de, giriş bölümündeki küçük avlunun kuzey kanadını oluşturan cephe duvarının üzerindeki çatıya bir seğirdim vasıtasıyla ulaşılabilmekteydi. Avlunun doğu ucundaki sivri beşik tonoz örtülü bir oda ile batı kanadına bitişik iki oda yer almaktadır. Batı kanadına bitişik sivri beşik tonoz örtülü ilk oda mescittir; diğer iki odanın servis mekânları olarak işlev gördüğü ileri sürülmüştür.
Avlunun güney kanadındaki basık kemerli bir kapı açıklığıyla, handa konaklayanlara tahsis edilmiş ve merkezini kuzeydoğu güneybatı doğrultusunda derinlemesine uzanan bir koridor ile karşılıklı olarak yerleştirilmiş oda ve eyvanlardan oluşan bir plan düzenlemesi halinde koridora açılan yarı açık ve kapalı mekânların bulunduğu orta bölüme dahil olunmaktadır. Koridorun uzun kenarı üzerindeki bu farklı mekânsal düzenlemenin, odaların gün içindeki işlevleriyle ilişkili olduğu düşünülmüştür. Sivri beşik tonozla örtülü mekânların açıldığı ve hâlihazırda üzeri demir konstrüksiyon ve polikarbon bir çatıyla kapatılmış açık bir avlu görünümündeki koridorun, geçmişte sivri beşik tonozla örtülü olduğu anlaşılmaktadır.
Hanın orta bölümünü, kuzeydoğu kanadı üzerinde yer alan ve giriş bölümünü oluşturan avlunun doğu ve batı kanatlarındaki sivri beşik tonoz örtülü birer koridorla irtibatlanan çift sıralı bir galeri üç yönden çepeçevre dolaşmaktadır. Sivri beşik tonozla örtülü ve orta bölüme bitişik olarak kuzey-doğu güney-batı yönünde uzanan iki galerinin, geçmişte, handa konaklayanların ve hizmetkârların dinlenmesi kadar, kervan yüklerinin indirilmesi için de kullanıldığı düşünülmüş; dış kenarlar boyunca uzanan diğer galerilerin de ahır işlevi gördüğü iddia edilmiştir.
Galerilerin kemer ayaklarına yerleştirilmiş arslan başlı taş konsolların, hanın aydınlatmasını sağlayan kandillerin konulduğu yapı elemanları olarak kullanıldığı bilinmektedir. Hanın inşaatında kullanılan düzgün kesme taşların bazılarında graffiti olarak taşçı işaretlerine rastlandığı gibi, duvar örgüsü arasında sıva üzerine yapılmış kırmızı boyalı zikzak desenlerine de tesadüf edilmektedir.
Kuzeydoğu cephesindeki basık kemerli kapı açıklığının üzerine yerleştirilmiş altı satırlık kitâbesine göre, yapı, Selçuklu Sultanı I. Alâeddîn Keykubad tarafından 1231/32 yılına inşa edilmiştir. Kitâbede, yapının bânîsi Sultan Keykubad’ın ünvânları arasında “Arab ve Acem Sultanlarının Efendisi” ve “Rum’un, Şam’ın, Ermenilerin ve Frankların Sultanı” olduğunun zikredilmesi dikkat çekicidir. Hâlihazırda, kitâbenin üzerinde ve yuvarlak kemerle çevrelenen alandaki boşluk, kitâbenin üst bölümünün zamanla ortadan kalkmış olduğunu açıklamaktadır. Alara Han diye bilinen yapının sıradışı plan düzenlemesi, kayıp durumdaki kitâbe bloğunda, Sultanın Alanya, Antalya ya da Konya güzergâhlarındaki seyahatleri sırasında ordusunun konaklaması amacıyla inşa edilmiş bir ribat olarak kaydedilmiş olduğunu düşündürmektedir.
Kaynak: Selçuklu Belediyesi
Antalya Gezilecek Yerler