Düğün gününe az bir zaman kala, güvey evinden bir kadın kafilesi, ellerinde,yanan çıralarla gelin evine gider. Köyün kadın hocaları, ellerinde mumlarla, annesinin ağzından (annesi namına), şu deyişleri okuyarak gelini kaynananın önüne getirirler:
Baban çarşıya vardı m’ola Mes, pabuç aldı m’ola Kızının satıldığını bildi m’ola Fadimem kınan kutl’olsun Bindiğin atlar etl’olsun Vardığın yerler şen olsun Bunu arkasından, gelinin ağzından da şunlar okunur: Anam yayık yayar m’ola Tepisiye koyar m’ola Kızım diye anar m’ola Fadimem kınan kutl’olsun Bindiğin atlar etl’olsun Vardığın yerler şen olsun.
Kaynana önüne getirilen müstakbel gelinin avucuna, içinde altın bulunan bir miktar ıslatılmış kına koyulur ve eli kapatılır. Getirilen hediyeler geline takılır. Hediyeler takıldıktan sonra gelinin başı üzerine bir tef tutulur. Misafir kadınlar da hediyelerini bu tefin içine atarlar. Hediye atanların isimleri yüksek sesle söylenir. Bundan sonra, gelini getirmiş olanlar, ellerinde mumlarla beraber şu ilahiyi okuyarak gelini götürür:
Biri Meryem, bir Asıya gelini, Ol sultanın düğünü var cennette Allah evinde… Al elimi, kaldır beni Çok ağlattın güldür beni Ya Mevlam…
Gelin o geceyi, odasında, bir kız ve bir gelinle birlikte geçirir.