Tunca Nehri kıyısında bulunan İkinci Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, Edirne’nin en önemli yapıtlarındandır. Cami; tıp medresesi, imaret, darüşşifa, hamam, mutfak, erzak depoları ve öbür bölümleriyle geniş bir alana yayılmıştır.
II. Bayezid'in 1484-1488'de yaptırdığı külliyenin mimarı Hayreddin'dir. Çok etkileyici bir görünümü olan külliye küçüklü büyüklü yüze yakın kubbeyle örtülüdür.
Darüşşifa'da özellikle akıl hastalarının müzik ve su sesiyle iyileştirilmesi ana ilkeydi. Ayrıca külliyenin göz tedavisi için de yine önemli bir merkez olduğu anlatılmaktadır. Külliye bütünüyle kültür tarihi yönünden önemlidir. Bu bölüm günümüzde Sağlık Müzesi olarak hizmet vermektedir. Sultan II. Bayezid Külliyesi'ni oluşturan ve o dönemde akıl hastalıklarının müzik ve su sesi ile tedavi edildiği “Şifahane ve Tıp Medresesi” Trakya Üniversitesi tarafından İkinci Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi'ne dönüştürülmüştür. Müzeye 2004 yılında Avrupa Konseyi tarafından "Avrupa Müze Ödülü" verilmiştir.
Külliyenin Bölümleri
Darüşşifa (Hastane)
Darüşşifa; dikdörtgen planlı ana bina ve ona bitişik altıgen planlı ruh ve sinir hastalıkları bölümü olarak iki kısımdan oluşmaktadır. Cümle kapısından girildiğinde ilk avlunun güneybatısında önü revaklı 7 birim bulunmaktadır altı birim kubbeyle, yedincisi tonozla örtülüdür. Avlunun kuzey köşesinde yer alan hastane mutfağı dört birimden oluşur; üçü kubbeli, biri tonoz örtülüdür.
Avlunun güneybatısında bir sonraki avluya geçişi sağlayan sivri kemerli bir eyvan yar alır. Eyvanın yanlarında, ikişer kubbeyle örtülü birer mekâna eyvandan geçilir. İkinci avlunun yanlarında birer eyvan ve eyvanlardan geçilen ikişer oda bulunur.
Avlu aksında ruh ve sinir hastalıkları bölümünün girişi yer alır. Altıgen planlı bu bölümde bir evyen, bir oda şeklinde, havuzlu orta mekânın etrafına sıralanmış 12 birim bulunmaktadır. Girişin karşısındaki eyvan cepheden dışa taşkın olarak düzenlenmiştir. Orta mekânın üzeri aydınlık fenerli bir kubbeyle örtülüdür.
Tıp Medresesi
Kareye yakın dikdörtgen planlı tıp medresesi, revaklı avlu etrafına üç yönden sıralanmış 18 oda ve bir dershaneden oluşmaktadır.
Bütün birimler kubbe örtülüdür. Geleneksel dershane düzeninden farklı olarak buradaki dershanede girişin sağındaki merdivenle bir mahfile çıkılır.
Dershane alanına hâkim bu mahfil öğrencileri tıbbi uygulamaları seyredebilmeleri için tasarlanmıştır.
Tabhane (Misafirhane)
Caminin iki yan cephesine bitişik olarak birer tabhâne inşa edilmiştir. Hem son cemaat yerine hem de yanlardan dışarıya kapıları olan bu tabhâneler, Orta Asya’dan beri Türk mimari geleneğinin alışılmış plan tipi olan çaprazlama dört eyvanla köşelerde dört oda şemasına göre yapılmıştır.
Gelip geçen yolcuların misafir edilmeleri için XIV-XV. yüzyıl Osmanlı mimarisinde yaygın olan tabhânelerde, dışarıdan pabuçla girildiğine göre pabuçluklar yapılmış, odalarda misafir edilenler için her odada birer ocak inşa edilmiştir. Buradan, nekahet dönemindeki hastalar, yolcular, işsizler ve konuklar ücretsiz olarak yararlanırlar.
Cami
Üç taraftan girişi olan cami avlusu kubbeli revaklarla çevrilmiştir. Çift renkli taşlardan yapılmış revak kemerlerinden bazıları granit, bazıları beyaz mermer, bazıları ise yeşil breşten sütunlara oturur. Avlunun dış duvarlarında çift sıra halinde pencereler açılmıştır. Evliya Çelebi, bu avluda bizzat Sultan Bayezid tarafından dikilmiş, bugün hiçbir izi kalmayan dört selvi ağacı olduğunu bildirir.
Ortada evvelce üstünün bir saçakla örtülü olduğu bazı izlerden anlaşılan mermerden büyük bir şadırvan havuzu vardır. Avlu zemininde ayrıca bir de kuyunun bulunduğu tesbit edilmiştir. Son cemaat yeri mimari bakımdan revakların devamı tesirini bırakmakla beraber zengin mukarnaslarla geçilen ortadaki kubbe diğerlerinden daha yüksek olarak yapılmıştır. Ayrıca iki yanındaki kubbeler de içten spiral dilimlidir. Son cemaat yerinin son iki bölümünden tabhânelere geçilir. Mermer minber emsali arasında en güzellerinden biridir.
Osmanlı devri Türk sanatında ilk olduğu kabul edilen ve cami hariminin sol köşesinde yer alan hünkâr mahfili, çift renkli mermerlerden yapılmış kemerler üstündedir. Etrafını şebekeli mermer bir korkuluk çevirir.
İmaret
Beyazıt Külliyesi vakfiyesinde gösterilen personelin çokluğu yanında tabhânelerde misafir edilenler, medresede barınan öğrenciler, dârüşşifâda tedavi edilen hastalar da hesaba katıldığında bu vakıf sitesinde hayli kalabalık bir topluluğun varlığı anlaşılır. Bunlar için külliyenin dış avlusunun sol tarafına aşhane-imaret tesisleri inşa edilmiştir.
Camiye yakın olan birinci kitle kare bir avlunun etrafını saran kubbeli mekânlardan ibaret olup üç kubbeli boydan boya uzun bir koğuş halindeki mekânın yemekhane olması muhtemeldir. Avlunun diğer kenarında ortada tek pâyeye dayanan kubbeli dört bölümlü bir mekân ile bununla bağlantılı beşinci bir mekân vardır. Dört kubbenin üzerlerinde aydınlık fenerleri görülür. İkinci yapı kitlesi ise iki parçadan meydana gelmiştir. Bunlardan ortada büyük pâyesi dört kubbeli kare planlı olanı mutfaktır.
Kaynak: Kültür ve Turizm Bakanlığı (2014). Edirne Broşürü
Edirne Gezilecek Yerler