Lületaşı, magnezyum ve silisyum esaslı ana kaya parçalarının yerin muhtelif derinliklerindeki başkalaşım katmanları içinde, hidrotermal etkilerle hidratlaşması sonucunda oluşmuş bir kil mineralidir. Eskişehir civarında, yerin 380 metreye kadar muhtelif derinliklerindeki başkalaşım katmanları içinde, tek tek yumrular halinde bulunur. Bu kayacı fark eden bir Alman mineralog (E. F. Glocker) tarafından 19'uncu yüzyıl ortalarında sepiolit olarak adlandırılmıştır. Sepiolit ismi mürekkep balığının yunanca ismi olan “sepion”a ithafen verilmiştir. Bu mineralin Almanca ismi olan “Meerscaum” (denizköpüğü) da mineralin yoğunluğuna ithafendir. Kimyasal formülü Mg4Si6O15(OH)2•6 H2O şeklindedir ve yoğunluğu 0.988 – 1.279 gr/cm3 değerleri arasında değişir. Düzensiz bağlanmış kristalleri mikroskobik süngersi bir doku oluşturur. Bu yapılanma içinde yer alan oluşum suyu (zeolitik su) dolayısıyla, lületaşı çıkarıldığında nemli ve yumuşaktır, kolayca ve incelikle yontulabilir. Beyaz ve beyaza yakın tonlarda bir renge sahiptir. Doğal nemini kaybederek kuruyan parçalar çok hafif ama dirençli hale gelirler, sıvı ve gazlara karşı yüksek emicilik özelliği kazanırlar. Boyutlarında herhangi bir değişim olmadan kuruyan lületaşı suya konulduğunda doğal yumuşaklığını kısa sürede yeniden kazanır.
Arkeolojik çalışmalar, lületaşının veya lületaşına benzer özelliklere sahip taşların günümüzden 5000 yıl önce, Erken Bronz Çağı’ndan beri bilindiğini, insan eliyle biçimlendirildiğini ortaya koyuyor. Temiz beyaz dokusu, yeterince hafiflik, yüksek emicilik ve işlenmeye değer büyüklüğüyle lületaşı, dünyanın en mükemmel pipo malzemesidir. Bu nadide taşı Avrupa’ya götürerek ilk pipoları işleyenler; tesadüfen değil, yeterli bilgiye, en azından güvenilir duyumlara sahip olarak Osmanlı topraklarına geldiler. Umduklarından daha fazlasını elde etmeleriyle de Avrupa’nın değişik merkezlerinde, özellikle de Viyana’da birçok lületaşı pipo atölyesi açıldı. Atatürk’ün tanışıp yönlendirdiği Ali Osman DENİZKÖPÜĞÜ çarşı içinde ilk defa bir atölye açarak, hem uluslararası fuar ve sergilerde Lületaşı-Eskişehir adlarının yan yana anılmasını, hem de birçok yetenekli gencin başarılı birer lületaşı pipo ustası olarak yetişmesini sağladı.
Lületaşı Eskişehir’de hem önemli bir iş kolu hem de sanat dalıdır. Süsleme, aksesuar amaçlı üretim yapılmaktadır. İşleme atölyeleri sürekli yeni modeller geliştirerek farklı kullanım ve tercih alanları yaratmaktadır. Eskişehir’de ayrıca en sık hediye olarak sunulan şey lületaşı ürünlerdir.
Eskişehir ilinin batısında, kuzeydoğusunda ve güneydoğusunda bulunan, sahalarda, yüzeyle 300 metreyi aşan derinlikler arasında, içinde dağınık yumrular halinde lületaşı bulunan başkalaşım katmanlarına rastlanır. Eskişehir'in merkezine 40-50 kilometre mesafedeki Kemekli, Sepetçi, Karahöyük, Margı, Çelikli, Söğütçük, Kozlubel, İmişehir, Gündüzler, Gökçeoğlu, Türkmentokat, Başören köylerinden çıkarılır. Taşı elde edebilmek için yüzeyden itibaren dik inen kuyular kazılır. Toprak içinde kolayca ayırt edilen başkalaşım katmanlarına ulaşıldığında, bu katmanı takip eden yatay tüneller açılarak lületaşı yumruları aranır. Bazı bölgelerde lületaşı tabakaları yeraltı suları seviyesinden daha aşağıdadır. Buralardan lületaşı çıkarabilmek için önce suyun boşaltılması gerekmektedir. Lületaşı çıkarılmasında büyük ölçüde insan gücünden ve uzun yıllar sonucunda kazanılmış kişisel tecrübelerden ve sezgilerden yararlanılır.