­ MAHALLİ DEYİMLER | Kültür Portalı

Mahalli Deyimler - Gaziantep

Kalıplaşmış Sözler
  • Aba altından değnek göstermek : Üstü kapalı sözlerle korku vermek, karşısındakine büyük bir zarar vereceğini dolayısıyla anlatmak.
  • Abaza kağıt, şeşhane möhür : Güzel kağıt üzerinde gösterişli mühür.
  • Acıdan karnı kurlar, başında nergis parlar: Fakir olduğu halde süste ve lükste zenginlerden geri kalmayan kimseler hakkında.
  • Acık Bucuk : Fena, karışık, okunmaz yazının vasfı; kargacık burgacık. (Bazen bu sözü çocuklar “acık bucuk şeytan cücük” şeklindede söylerler.)
  • Aç alavan : Aç açına aç ve perişan olarak. Adam sandık eşeği, altına açtık döşeği; baktık adam değilmiş, altından çektik döşeği: İlkin değeri var sanılarak saygı gösterilen, sonra insan olmadığı anlaşıldığından artık yüz verilmeyen kimse hakkında.
  • Adı kulağına değmiş : Şöhreti etrafa yayılmış.
  • Ağır canlı : Hantal, hareketi ağır ve yavaş.
  • Ağzında ayran durmaz olmak : Çok bitkin bir hale gelmek.
  • Ağzını döşürmek : Terbiyeye uymayan sözler söylemekten vazgeçmek.
  • Aklı yılık : Aklı az kaçıkça, tahtası eksik. Al Allah kulunu, zapteyle delini. Al sana bir guruş, gel benlen vuruş. Aldım sattım gallevi kitledim. Alma ahı, indirir şahı.
  • Alnına gün doğmak : İyi bir güne kavuşmak, bahtı açılmak, istediğine erişmek.
  • Anamın aşı, tandırımın başı : Burası yurdum yuvam, rahat ettiğim yerdir. Anamın aşı, tandırımın başı. Anamın ilki olacağıma, dağlarda tilki olaydım. Anası samsak, babası soğan.
  • Anbel beter : Daha ziyade, daha beter.
  • Antebin daşı havara, al borca yaz duvara Anteplinin ikisi bir yere çok, birisi az.
  • Arasada dilenir, gala altında sadaka verir.
  • Arı satmış, namusu dellala vermiş.
  • Aşını pişir söyle, sözünü düşün söyle.
  • Atam bilir atasını, ben ilirim ötesini.
  • Ayağıma yer edeyim, gör sana neler edeyim.
  • Az verir çok yalvarırım, çok verir hiç yalvarmam.
  • Bargın badaşık mı : Kalbin ona mı bağlı? Ondan ayrılamaz mısın?
  • Baş ağır, kulak sağır: Konuşulanı işitmez, söyleneni anlamaz.
  • Baş kahıncı: Bir kimsenin başkası tarafından “Vaktiyle sen şöyle yapmıştın” diye utandırılmasına ve rahatsız edilmesine sebep olan şey. Başı göl, ayağı sel :Başı boş istediği gibi gezip dolaşıyor. Başı taşa, taşı başa vurmak.
  • Başına buturamak: Kendi başını yemek için taşkınlık etmek, kudurmak. Beleş olsun da deve tepiği olsun.
  • Beli berk olmak :Güvenmek, emin olmak.
  • Sonucu sağlam görmek. Ben umarım bacımdan, bacım ölür acından. Berberliği benim başımda belliyor: Yeni başladığı çalışma alanında ilk tecrübeyi benim işim üzerinde yapıyor. Beş kuruşluk eşeğin, üç kuruşluk sıpası olur.
  • Bıldır ölmüş bir eşek gelin bu yıl ağlaşak : Arasından zaman geçmiş ve acısı unutulmuş bir haldir. O kadar önemlide değil. Buna şimdi acımanın yeri var mı?
  • Bıroh çağırmak : Meydan okumak.
  • Bir batman ekmekle bir iti ayartamaz.
  • Bir dahra vakti, bir mahra vakti Urum, Şam bir olur: Bir budama zamanında, bir de üzüm kesme zamanında gece gündüz bir olur.
  • Bu yel böyle eser, bu yengeç de böyle kısarsa..
  • Bir değil beş değil, hakka yarar iş değil.
  • Borçlunun döşeği ateşten olur.
  • Cin cücüğü gibi çığırmak: Çocuklar, ince ve yüksek sesle bağırmak.
  • Çapıt çirişi mi: O kadar çabuk bitecek bir iş değil.
  • Çirtim çirtim çirtinmek : Çok süslenip püslenmek.
  • Çok görmüş, çoban oynatmış: Çok bilmiş, feleğin çemberinden geçmiş, kurnaz, kalleş kimse.
  • Dağ dayısı, tavşan ammisi : Bildiği gördüğü hısımı akrabası çok.
  • Daldan eğme mi Kökten sürme mi: Sonradan mı bu hali kazanmıştır.
  • İleriden berimi ve aslında mı böyledir.
  • Dambur dumbur nerede deli kız orada.
  • Davul onun omuzunda, çomak başkasının elinde.
  • Dereyi tepeyi sel bilir, iyiyi kötüyü el bilir.
  • Dışı hayhaylı, içi vayvaylı.
  • Direzin sökmek : İki yer arasında devamlı gidip gelmek, mekik dokumak.
  • Düğüm çalmak : Düğümlemek, düğüm yapmak.
  • Ekmek boğazda kalırsa su, su boğazda kalırsa kefen.
  • Elden ayrıksı : Elaleme benzemez şekilde.
  • Eli udumlu : Eli hünerli, eli işe yatar yakışır.
  • Elim boş, yüzüm kara.
  • Er günüzken : Akşam karanlığı basmadan.
  • Et Bedirin, Ekmek Hıdırın, yiyin gudurun.
  • Et deyi kaptın balcan börkü çıktı: Değerli önemli sanarak ilgilendin, sonunda değersiz bayağı olduğunu anladın.
  • Evde var eşiklik, hamama gitmek eşeklik.
  • Fısıltı ev yıkar.
  • Gafılın kadaya uğramak : Hiçbir şeyden haberi yokken, ansızın bir belaya, bir iftiraya uğramak.
  • Gıcı gibi : Çok ufak. Gıcı gibi kar, gıcı gibi yazı.
  • Gidişmiyen yerini kaşımak: Para harcayıp yapılması gerek olmayan bir iş yapmak.
  • Gitti ağalar paşalar, itlere kaldı köşeler.
  • Görmemiş görmüş, aklından olmuş.
  • Hamalı hamıslı, bizim it sizden namıslı.
  • Haşılı yumuşak işi mi kalıyor: Biraz ayrılmasıyla ziyan olacak bir işi yok ya.
  • Hazırcaya hamıt: Kendisi çalışmadan başkasının çalışıp meydana getirdiğinden faydalanmak isteyen.
  • Hedede sedede geçmemek: Makbule geçmemek.
  • Himi bir: Maksat ve amaçları bir.
  • Ingılı mış, berk yapış: Ağır ağır ve gönülsüz şekilde yürüyen iş yapan kimsenin halini anlatmak için kullanılır.
  • İşin yolunda, tuzun kuru,sabunun sarı.
  • İşleyen eşeğin boynu boncuklu olur.
  • İşmar avarası : Harekete geçmek için küçük bir işaret bekleyen.
  • Kabaklamayı yiyen gerdeğe girsin: İşin faydasını kim gördüyse sıkıntıya da o katlansın.
  • Karrah etmek : İstediği şeyi çok vererek bir kimseyi bolluk içinde bırakmak.
  • Kazanda pişirir, kapağında yer.
  • Kepir hış yatmak : Bir aradaki bir çok kimselerin hastalanarak hep beraber yatması.
  • Kıbleden geldi kışımız, Allah’a kaldı işimiz.
  • Lorunu peynirini görmemek: Faydalı ve değerli bir adam olduğu söylenen kimsenin faydasını veya değerini belirtecek bir işini görmemek.
  • Mahana şahana : Bahane filan.
  • Malını it yer, bağrını bit yer.
  • Mamuru mest etmek : Noksanını koymamak, çok güzel iş yapmak.
  • Marda bazar : Ölçmeden ve ayrı ayrı fiyat biçmeden , toptan bir fiyatla.
  • Mercimeği yanın yuvarlamak : Suyu yokuşuna akıtmak.
  • Nazlı hanımın büzme çarığı: Çok nazlanan ve her şeyden çarçabuk alınan kimseler hakkında söylenir.
  • Ne deve yürüsün, ne çan seslensin : Ortalığı gürültüye verecek şekilde hareket etmeyelim ki bundan doğabilecek olaylara yer kalmasın.
  • Ne has? : Neden acaba ? Nasıl oldu da?
  • Ne ölü görmüş ağlamış, ne düğün görmüş oynamış: Yol yordam bilmez. Dünyadan habersiz yaşamış. Ne ölü görmüş ağlamış, ne düğün görmüş oynamış. O da çıksın bir tahta salınsın birkaç hafta.
  • Okta sapanda durmamak : Çok yaramaz ele avuca sığmaz.
  • Olursa yedi çıra yakar olmazsa karanlıkta yatar.
  • Ortalığı tahne pekmez etmek : Ortalığı karmakarışık etmek.
  • Öğünme çördük, seni de gördük : Öğünüyorsun ama, ne mal olduğunu daha evvel tecrübe ettik.
  • Öksüz öldü, kanı sındı: Sebep ortadan kalktığından aradaki hısımlık, yahut ortaklık dostluk da sona erdi.
  • Ölmüş eşek arıyor ki, nalını söke.
  • Ölüsü gününde, tavuğu pininde: İşin vakti ve tavı iken.
  • Önüne geleni yapar, ardına ardına geleni deper.
  • Övünü tayını bellisiz: Vakitli vakitsiz rast gele yemek yiyen.
  • Özü dövmemek : Eli varmamak, kıyamamak.
  • Pabucuna taş kaçmak : Rahatını bozacak bir olay ortaya çıkması.
  • Paran börgünü (böğrünü) mü deliyor?: Sanki çok paran varda telef edecek yer mi arıyorsun?
  • Peştamal ıslandı: Bu işe bulaşılmak istenmiyordu. Fakat bulaşıldı, olacak oldu. Artık çekingen durmanın manası kalmadı.
  • Pisik de kavurga çiğniyor : O aciz de böyle önemli, başından büyük işlere karışıyor.
  • Sadakayı saraydan çıkarmamak : Bir kimsenin elinde olan karlı bir işi, başkalarına kaçırmayıp, kendi yakınlarını faydalandırması.
  • Safra sındırmak : Hafif bir kahvaltı etmek, açlığı azıcık giderecek bir şey yemek.
  • Sandıktaki sırtına sepetteki boğazına : Hiçbir şey arttırıp ayırıp bir tarafa koyamaz, ne kazanmışsa neyi varsa hepsini yer, giyer.
  • Sarmısağı nerde yedinse ağzını orda kokut.
  • Say say da yerine taş koy : Filan kimsede şu kadar alacağım var, diye hesap ediyorsun. Bil ki eline bir şey geçmeyecek.
  • Sen ekilirken ben göcektim : Beni atlamak istiyorsun ama ben senden daha kurnazım. Biz kaçın kurasıyız?
  • Sıçra nalın parlasın: Ne fenalık yapabilirsen yap. Elinden geleni geri koyma.
  • Sırısı mı soyuluyor? : Güzelliğine ve yaldızına zarar gelmez ya!
  • Suhra savan : Baştan savma uydurma iş.
  • Südüne, halibine : Sütüne vicdanına, soyluluğuna havale ediyorum.
  • Süt hırası : Bebek iken anne sütünü uzun zaman veya bol ememediğinden cılız kalmış çocuk.
  • Süyükten yitmek : Sonucu şüpheli ve hatta tehlikeli bir iş için başkasını öne sürüp seyrine bakmak.
  • Tarma taht : Harap ve pejmurde bir halde.
  • Tas yitmiş (yitti), curunu başına kaldır : Ortalık karma karışık bir hale geldi. Kimsenin kimseden veya işten haberi yok. Usul düzen kalmadı.
  • Taş ergisi : Çok inatçı, sözünden ve yanlış fikrinden vazgeçirilemeyen kimse.
  • Tat dışlık vermemek : Rahat huzur yüzü göstermemek.
  • Tavşan yamaca geçti : İş işten geçti. Fırsat elden gitti. Düşman yenilmez hale geldi.
  • Tok karnına dokuz topak küfte : Çiğ köfteyi yemeye tokluk engel olamaz.İnsan tok da olsa dokuz topak yer.(topak: yumruk büyüklüğünde sıkım)
  • Tölebine gelmek : Bir kimse için uygun duruma gelmek, duruşu bakımından tutmasına kullanmasına uygun olmak.
  • Umdum umdum, geri yumdum : Bu güzel şeyden elime geçer diye bekledim, durdum. Fakat sonra elime geçmeyeceğini anlayarak ümidimi kestim.
  • Ut küşüm etmek : Birisini rahatsız etmemek için saygılı ve sıkılgan olmak.
  • Üstüne gök gürlememiş : Hiçbir şeyi umur etmez, kaygısız.
  • Vara varası, dura durası : Nihayet eninde sonunda.
  • Ver yiyeyim, ört yatayım, bekle canım çıkmasın : Kendisi çalışmayan, başkasının kendisi için çalışmasını ve hizmet etmesini bekleyen tembel, yerinden kımıldamaz, işe yaramaz kimseleri anlatmak için kullanılır.
  • Yağan yağmur sene yele yetmez : Mart ayına mahsus sözlerden. Çok rüzgar olduğundan yağan yağmuru savurur, kurutur anlamında.
  • Yağmur yağsa yaş değmez, dolu (döğüş) olsa tas değmez : Her türlü tehlike ve kazadan emin durumda. Yarımı yemez, bütüne kıymaz.
  • Yavan tarhana : Sevimsiz, biçimsiz, tatsız kişi.
  • Yedik içtik, yüzden düştük : Başkasının evinde yiyip içtikten sonra kalkıp gidenlerin şaka olarak söyledikleri bir söz.
  • Yeldim yeldim yele verdim, emeklerimi sele verdim : Uğraştım çabaladım, bütün emeklerim boşa gitti.
  • Yemeni ile yürüdüm de haphapla kaçmam mı kaldı.
  • Yılanı sen tuttun, gözüne ben bakayım : İşin tehlikesine sen atıl, faydasını ben göreyim.
  • Yüreği kalak kalak yağ bağlamak : İçine katmerli neşeler dolmak.
Görüntülenme Sayısı : 27832    Eklenme Tarihi : 25 Şubat 2013 Pazartesi    Güncellenme Tarihi : 03 Aralık 2020 Perşembe