Van isminin nereden geldiği ve kaynağı konusu henüz tam olarak açıklığa kavuşmamış olmakla beraber, tarihi kaynaklarda yer bulan bir takım görüşler vardır. En eski rivayet şöyledir: Van, çok eski bir şehir olduğu için M.Ö 1900’lerde Asur kraliçesi Mensura Şah Meryem (Semaramis) tarafından kendisine izafeten Şahmerimekenal şeklinde adlandırılmıştır. Daha sonra Kuyanyemin’in son dönemlerinde Van adındaki valinin şehri genişletip güzelleştirmesi nedeniyle, bu idareciden itibaren şehir Van adını almıştır.
Van adının kaynağını Urartuca bir kelime olan bian kelimesine bağlayanlar da olmuştur. Urartular kendilerini Bianlı olarak isimlendirmişlerdir. Urartuca bian kelimesindeki (b) sesi zamanla (v) ye dönüşmüş Vian olmuş, daha sonra da Van şeklini almıştır.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde bu konuyla ilgili bir kayıt vardır. Evliya Çelebi, Büyük İskender’in Van Kalesi’ndeki Vank adlı bir mabedin adını şehre verdiğini belirtmektedir.
Bazı tarihçiler ise Van’ın Milâttan l800 yıl önce Asur Kraliçesi Semiramis tarafından kurulduğunu söylerler. Semiramis, Mezopotamya bölgesinin üst kısımlarında yaşayan Asurların kraliçesidir. Kim olduğu, bu adı nereden aldığı ile ilgili şunlar anlatılır: Labil civarındaki bir tapınakta görevli genç kızlardan birisi günün birinde hamile olduğunu hisseder. Bu durumu arkadaşlarından saklamaya çalışır. Doğum zamanı gelir, çevresinden utanan kadın gizlice bir mağaraya sığınır, mağarada nur topu gibi bir kız çocuğu doğurur. Zavallı anne, tapınaktaki görevinden fırsat buldukça mağaraya koşar, yavrusunu emzirir.
Günün birinde yine mağaraya gelen kadın, gördüklerine inanamaz. Mağaraya girip çıkan güvercinler, kursaklarındaki nevaleyi yavrunun ağzına bırakmaktadırlar. Gördükleri karşısında hayrete düşen kadın, güvercinin asur dilindeki karşılığı Semiramis(Semirem)’i kızına ad olarak verir. Semiramis, günden güne büyür, serpilir, güzelleşir; cazibesi her tarafa, bütün Mezopotamya’ya yayılır.
İşte bu Semiramis gün gelir Asur devletinin kraliçesi olur. Koca bir ülkeye hükmeden, dediği dedik, kestiği kestik olan dünyalar güzeli Semiramis, o güne kadar gönlüne göre birini bulamamıştır; ta ki Van’ın Muradiye kazasının kuzey yamaçlarına bir sefere çıkana kadar. Semiramis, bu sefer sırasında bölgenin hâkimi olan Ara adında genç bir hükümdara gönlünü kaptırır. Güzel olduğu kadar mağrur da olan kraliçe, bu sırrını kimseye açıklayamaz.
Savaş devam etmektedir. Semiramis’in kuvvetleri son bir saldırı ile tüm bölgeyi ele geçirirler. Ancak son saldırı sırasında Hükümdar Ara da öldürülür. Haberi alan Semiramis, Ara’ya olan aşkını yüreğine gömer, hemen dönüş emrini verir. Dönüş yolu üzerindeki bugünkü Van’a gelirler. Van’ın zümrüt yeşili bağ ve bahçelerini, Van Gölü’nü çok beğenen Kraliçe’nin en fazla dikkatini çeken yeşillikler arasından göle doğru uzanan heybetli bir kaya parçası olur. Ara’nın hatırasına bu kayalık üzerinde bir kale inşa ettirmeye karar verir. Kısa süre içersinde kale yapılır, eteğinde şanına uygun bir şehir kurulur. Şehrin adını da “Şamrangerd” bırakırlar.
Aradan yıllar geçer. Ara’nın acısıyla yanan yürek, bu defa da sıla hasretine yenik düşer. Memleketine dönmeye karar veren Kraliçe Semiramis, kaleyi ve kurduğu şehri “Van” adındaki bir komutanına bırakarak ülkesine döner. Şehrin bugünkü adının bu komutandan geldiği rivayet edilir.
(Bu metin oluşturulurken aşağıdaki kaynaklarda verilmiş olan metinlerden faydalanıldı. Üç metin birleştirilerek tek metin haline getirilmeye çalışıldı. a. Mehmet ÖNDER, Şehirden şehire I, İstanbul 1972, s. 208. b. Aydın TALAY, Bizim Eller Van, İstanbul, 1988, s. 213. c. Faiz DEMİROĞLU, “Semiramis Efsanesine Göre Van”, Vanlıların Sesi Dergisi, S. 4, Van 1993, s. 26. (Bu metin, Ali LALECİ tarafından, Faiz DEMİROĞLU’nun 1958 yılında İkinisan Gazetesi’nde yayınladığı yazıdan alınmıştır. Aynı yazı, 1999 yılında, Dünyada Van dergisi, Yıl:7, S. 16, s. 27–28’ de tekrar yayınlanmıştır.)
Kaynak: Van Kültür ve Turizm Envanteri III, Halk Kültürü I, Sayfa:141