­ BURDUR'DA DERLENEN EFSANELER | Kültür Portalı

Burdur'da Derlenen Efsaneler - Burdur

Efsaneler

Efsane, sözlü nesir anlatılar arasında mitten sonra ortaya çıkan türlerden biri Grimm Kardeşlerin tanımından hareketle gerçek ya da hayali şahıs, olay ve yere bağlanarak anlatılan (Sakaoğlu 1980: 4) içinde inanç unsuru taşıyan kısa ve yoğun anlatılardır.

Efsanenin temel özelliği, içinde inanç ögesi barındırmasıdır. Bu nedenle efsanede anlatılan olaylar gerçekten olmuş gibi düşünülür ve doğru olarak kabul edilir. Bu vasfı onu masaldan ayırır, destan ve hikâyeye yaklaştırır. Efsane, tıpkı masal ve destan gibi yaygın halk anlatıları arasında yer almaktadır.

Burdur’dan şekil değiştirme - taş kesilme motifi başta olmak üzere bir şeyin nasıl oluştuğu ya da ortaya çıktığını anlatan efsaneler tespit edilmiştir.

Kibrit Köyünün Adı

Eskiden burdan göçen bir yörük varmış. Adam, peçenek dediğimiz bir mevki var; ordan bu tarafa Isparta istikametine giderkene sigara yakmak için gav deriz, daşnan beraber ordan buraya gadar uğraşmış sigarasını yahmaya. Çeşmenin başında durduğunda orda ateşi tutuşmuş. “Kibrit bu mübarek” demiş. O şekilde Kibrit olmuş, ordan galmış köyün adı.

Yusufçuk Kuşu

Bizim burda dağda bir çoban vardır. Çobanın iki çocuğu vardır; biri erkek, biri kız. Erkeğin adı Yusuf’tur, kızın adı pek söylenmez. Bir gün gelir çocukların anneleri ölür. E tabi ne olacak bir evde bir kadının olması gerekir muhakkak. Adam bir daha evlenir fakat gelen anne, üvey anne çocuklara iyi davranmaz onları çalıştırır. Biraz da boylarından büyük işlere falan sokar. Çok da serttir; çocuklara karşı acımasızdır, onlara kuzu güttürür. İşte bir gün kuzular kaybolur. Yusuf ile ablası aramaya giderler. Aramaya giderler zira kuzuları bulamazlarsa üvey anneleri bunlara büyük bir ceza verecektir, bu cezadan korkarlar. Akşam olur, ablası Yusuf’a “sen şu taraftan git, ben bu taraftan gideyim. Değişik yerlerde arayalım” der. Yusuf bir süre gider ondan sonra “bulamadım” diye döner gelir. Fakat kız inat eder; illaki bulayım diye düşünür, zaman geçer bulamaz. Bunun üzerine üvey annenin vereceği eziyete katlanmaktansa dua eder “Allahım, beni kuş et” der. Tabi bu dileği yerine gelir ve kuş olur. Bu arada kuzular eve bi şekilde gelmiştir. Kız gelmeyince Yusuf’la babası onu aramaya çıkarlar. İşte belli bir yere vardıklarında çalıda bir kuş öter. ‘’Yusuf, kuzuları buldun mu buldun mu buldun mu’’ şeklinde. Böyle sürekli öter. Tabi bulamazlar kızı ve kızın, bu kuş olduğu kanaatine varırlar. Kuşa da Yusufçuk kuşu ismini verirler. Yusuf Yusuf dediği için.

Tozan Dede

Tozan Dede, eski atalarımızın anlattıklarına göre bunlar üç gardeşimiş. Tozan Dede, Ahmet Dede, Musa Dede. Bu üç gardeş dünya savaşına gatılmışlar. Savaşa gatılan asgerler, bunları gardeşcek düşmanın garşısında savaşırken görüyolar. Askerden geliyola ki savaş meydanında gördükleri Tozan Dede köyde tınaz savuruyo. Yani bunlar Rabbim tarafından orda düşmana garşı savaşıyolar. Bi gün şo goca yokuş deriz, orada eskiden kağnılarla saman çekiyolarmış. İhtiyarın biri arabasını doldurmuş. Yokuşa sürmüş, bu yanna aşcek. Öküzleri çekmemiş. Öte vuruşmuş beri vuruşmuş, olmamış. “Tozan Dede eriş gari” demiş. Hemen Tozan Dede elini bi uzadıveriyo, arabayı düze çıkarmış. Tozan Dede ordan şey ediveriyor, yaşamıyo yine ölüyo gari.

Kaynak:

Türkan, Kadriye. (2021). Burdur Halk Kültürü Araştırmaları. K. Türkan, H. Kökten (Ed.). Halk Edebiyatı (183-184). Ankara: Gece Kitaplığı Yayınları.  

Görüntülenme Sayısı : 2700    Eklenme Tarihi : 29 Nisan 2022 Cuma    Güncellenme Tarihi : 29 Nisan 2022 Cuma