­ BURSA BIÇAĞI | Kültür Portalı

Bursa Bıçağı - Bursa

El Sanatları

Tarihin bilinen ilk dönemlerinden itibaren Asya’nın geniş bozkırlarında yaşayan Türkler, zengin demir maden yatakları  ile demire şekil verme  tekniklerini öğrenmiş,  yetenekli demirci ustalarına sahip olmuşlardır. Türklerin demiri işlemesi, halk edebiyatı ürünlerine konu olmuş Ergenekon Destanı'nda; demir dağını  eriterek  Bozkurt’un önderliğinde Ötüken’den çıkış anlatılmıştır. Her yıl 21 Mart tarihinde kutlanan “Nevruz Bayramı” Ergenekon’dan çıkışı simgeleyen  demirin ateşte eritilerek örs’de  dövme  ve ateşten atlama uygulamaları ile yeniden doğuş ve dirilişi anlatmaktadır.

1326 yılında  Bursa’nın fethi ile Osmanlı’nın ilk başkenti olan Bursa, demir işlemeciliğinin de merkezi olmuştur. Bursalı yetenekli ustaların ellerinden çıkan bıçak, kama, kılıç  çeşitleri  ile Osmanlı ordusunun silah ihtiyacı karşılanmış, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşları’nda Türk ordusunun kılıç ve kamaları “Bıçağın suyu bıçakçının namusudur” yemini ile demire su veren Bursalı bıçak ustaları  tarafından yapılmıştır.

Beyazıt ile Timur arasındaki savaşa katılan yaklaşık 70 bin Osmanlı askerinin kılıç, kama, hançer gibi silahlarının hepsi Bursalı bıçak ustaları tarafından yapılmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında kılıç ve kama gibi silahların kullanım sahalarının azalması ile bıçak yapım tekniklerinde yeniliklere gidilmiş; ekmek bıçağı, sofra bıçağı, meyve bıçağı gibi bıçak çeşitleri Bursa’da  üretilmeye başlanmıştır.

Bıçağın ve kılıçların  en temel ve kesme işlevine sahip olan kısmı  namlu; Bursa bıçağının karakteristik  özelliklerini  göstermektedir. Osmanlı ahilik teşkilatında Bursalı  bıçak ustaları, yetiştirdikleri çırak ve kalfalarına, namlu yaptırarak “şet  kuşatmak töreni” ile ustalık  veriyorlardı. Namlunun suyu, esnekliği, keskinliği ve kolay körleşmemesi, namlu ucu, yanak açılması, taşlama, işlevselliği ve sağlamlığı ile  kendini göstermektedir.

Bıçak saplarının yapımında; boynuz, kemik, maden, ağaç ve günümüzde plastik kullanılmaktadır. Bursalı  demirci ustalarının “bıçağının şanıdır” dedikleri bıçağın kabı, kın - kılıf,  hem taşıyıcının hem de bıçağın  zarar görmeden kullanımını sağlar. “Kılıç kınını kesmez”  deyişi ile yaptıkları her kılıç, kama ve hançer için deriyi de demiri işler gibi işleyerek   kılıf da bıçak tarafından kesilmeyecek ustalıkta yapılır.

Geleneksel yöntemlerle el işi ile yapılan bıçakların kullanım alanlarına göre ortalama 150 çeşit bıçak olduğu bilinmektedir. Bıçakların üzerindeki yıldız sayıları bıçağın büyüklüğünü gösterir. Bunun yanı sıra bıçağı yapan usta, üzerine ismini işler.

Kurtuluş sonrası dönemin ünlü bıçak ustalarından olan Remzi Sarıçetin ürettiği ve üzerine ismini işlediği Bursa bıçağını Mustafa Kemal Atatürk'e gönderdi. Bu bıçak aynı zamanda Milli Mücadele'de Bursa olarak sizinleyiz mesajını taşıyordu.

Atatürk, bıçağı aldıktan sonra şu mektubu yazdı:

"Remzi Usta!
Eser-i san'atınız olan bıçakları, yalnız Bursalı bir Türk ustanın yadigarı olarak değil, san'ata karşı olan milli kabiliyetinizin delili gibi saklayacağım. Biz Türkler yüz sene evveline kadar her şeyi kendi çekicimizle, kendi örsümüz üzerinde vücuda getirir ve kendi çarşılarımızda kendi elimizle satardık. İşte bunun için büyük bir millettik. Şimdi açılan yeni devir, demir devridir. Sizi bu devirde en büyük ustalarımızın arasında görmek ister ve tebrik ederim. 02.10.1922

Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi
Başkumandan Gazi Mustafa Kemal"

Kaynak: Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Halk Kültürü Arşivi

Görüntülenme Sayısı : 2740    Eklenme Tarihi : 23 Ocak 2013 Çarşamba    Güncellenme Tarihi : 16 Eylül 2021 Perşembe