Çobandede Efsanesi - Erzurum
Çobandede Köprüsü
Görsel Sahibi: Uğur SAĞIROĞLU
Efsaneler
Bilge Seyidoğlu’nun kıymetli çalışması ‘Erzurum Efsaneleri'nde yer alan bilgiler ışığında; Çobandede Köprüsü ve Çobandede ziyareti hakkında farklı biçimlerde anlatılan 9 efsaneden söz edildiği görülmektedir.
- Asıl adı Halil Dede olarak bilinen ve bu yörede yaşadığı rivayet edilen Allah dostu, evliyadan sayılan yaşlıca bir çoban şimdi köprünün ve ziyaretin yer aldığı civarda bir dağda yaşamakta ve çobanlık yapmaktadır. Bilge Seyidoğlu’nun konu edindiği ilk 2 versiyona bakıldığında Halil Dede’nin yaşadığı ve efsanenin anlatıldığı tarihe ilişkin herhangi bir bilgi yoktur. Tarihi verilmeyen bir zaman içinde Aras Nehri üzerinde kurulmak istenen ve bir türlü inşa edilemeyen bir köprüden söz edilerek; Halil Dede’nin "Her şeyiniz tamam ama 2 taşınız eksik, o 2 taş olmadan bu köprü tutmaz" demiş ve yapılan sayım neticesinde bu ifadenin doğru olduğu anlaşılarak taşların tamamlandığı ve ayakların tutturulacağı yeri hakkında da Halil Dede’nin ardı sıra yürüyerek asasını suya batırıp işaret ettiği yerlere temel atıldığı ve böylece köprünün kurulduğu bilgisi mevcuttur. Bahse konu bu iki versiyonda da tarih ve başat olarak adı geçen Padişah ve ya bey adı geçmemektedir.
- Bilge Seyidoğlu’nun aktardığı bir başka versiyonda ise; Selçuklu beylerinden birisi, Aras Nehri üzerinde bir köprü yaptırmak ister. Ustalar köprünün temelini birkaç kere atar fakat temeli tutturamazlar. Günlerden bir gün yine ustalar temeli tutturmaya çalışırlarken dağdan aşağı elinde sopasıyla çoban kılıklı bir adam iner. Ustalara ne yaptıklarını sorar. İçlerinden biri "Burada bir köprü yapmak istiyorduk fakat bir türlü temelini atmaya muvaffak olamıyoruz" der. Bunun üzerine çoban, sopası ile yedi yer gösterir ve temeli buralardan faydalanarak atmalarını söyler. Ustalar çobanla alay ederler. Çoban hiç sesini çıkarmaz ve birdenbire ortadan kaybolur. O zaman ustalar şaşırırlar. Durumu hemen gidip Bey'e anlatırlar. Bey, çobanın Hızır olduğuna kanaat getirir. Çobanın göstermiş olduğu yerleri kullanarak temel atmalarını söyler. Yedi yerden temel atılır, bu sefer temeller tutar ve köprü inşa edilir, bitince de köprüye "Çobandede Köprüsü" adı verilir. Günümüz itibariyle Çobandede Köprüsü tam olarak Pasin Suyu ve Aras Nehri'nin birleştikleri nokta üzerinde yer almaktadır.
- Çobandede Köprüsü hakkında en fazla itibar edilebilecek bir kaynak olarak yine Bilge Seyidoğlu’nun söz konusu ettiğimiz kitabında geçen bir başka rivayete göre ise; adını aldığı köprüden mülhem Köprüköy’de yaşayan Çoban Ahmet ve onun sonradan dost ve kardeş olduğu Çoban Mehmet adlı iki çobandan söz edilmektedir. Keramet sahibi bir insan olan Çoban Mehmet’in yardımıyla üne ve padişah kızıyla evlenme imkânına kavuşan Çoban Ahmet’in hikâyesidir bu versiyonda anlatılan. Rivayet göre bir gün yine birlikteyken Çoban Ahmet’in ayağına basarak "Yum gözünü" diyen Çoban Mehmet onu böylece İstanbul ve Padişaha götürür. Hangi dönem ve hangi padişahın söz konusu edildiğinin bilinmediği bu versiyonda Çoban Mehmet ile Çoban Ahmet padişahın huzuruna varırlar ve padişahın, denizin ortasındaki bir büyük taş parçasını yok etmeleri şeklindeki isteğini yerine getirerek hem sarayın görüş açısını ve manzarasını güzelleştirirler hem de padişahın gözüne girerler. Böylece Çoban Ahmet padişahın kızıyla evlenir, lakin Çoban Mehmet’in tavsiye etmiş olduğu iki rekat şükür namazı kılmadığı için bütün şan ve imkandan yoksun kalmış biçimde tekrar Köprüköy’de ve eski halinde bulur kendini. Nihayet padişah kızında olma oğlan çocuğuyla tekrar karısına ve çocuğuna kavuşan Çoban Ahmet’in bu sevinçle burada bir köprü yapmak istediği ve köprüyü her zaman yardımına koşan Çoban Mehmet’in değneğinin ucuna takılı yuvarlak bir taşı tam yerine koyarak köprüyü inşa ettirdiği anlatılmaktadır. Bilge Seyidoğlu’na göre; Efsane ve masal karışımı olan bu versiyona göre, evliyalığı ve erenliği ortaya çıkan, sırrı ifşa olarak ruhunu teslim eden Çoban Mehmet köprünün baş tarafındaki kabre defnedilmiştir.
- Hakeza, Bilge Seyidoğlu’nun araştırmasında geçmeyen Köprüköy –Emrekom- Emre komu çevresinde anlatılagelen bir başka biçime göre ise; efsaneye konu hikaye Osmanlı Dönemi'nde geçmektedir. Yavuz Sultan Selim, İran seferine giderken Osmanlı ordusu Aras Nehri'nin bu bölümünden geçemez ve bir köprü yapılması gerektiği kanaatine varılarak köprünün inşasına başlanır. Lakin yapılması tasarlanan köprünün temeli ve ayaklarının nerede olması gerektiği hususunda başarılı bir karar alınamaz ve ne yapılırsa yapılsın köprünün temeli bir türlü tutturulamaz. Pek çok denemeden sonra o civarda çobanlık eden güzel bir insan Çobandede’nin yardımıyla köprünün temeli atılarak ayakları düzgünce yerleştirilir. Anlatılan rivayete göre; Allah’ın ermiş bir kullarından bir insan olduğu söylenegelen bu çoban kendisinden yardım isteyen görevlilere; "Şu asamı atacağım yere gidin ve köprünün ayak temelini oraya atın" der fırlatır. Nihayet çobanın asasını attığı yer belirlenerek köprünün temelleri atılır ve temelin tuttuğu görülür. Bu güzel hal üzere görevliler çobana teşekkür etmek isteseler de çoban geldiği gibi gitmiş adeta kaybolmuş, sır olmuştur…
Çoban Dede ve köprü ile ilgili efsanelerin yanı sıra ayrıca Çobandede ziyareti hakkında da yine Bilge Seyidoğlu Hoca’nın anlatımına göre; birbirini tamamlayan 4 efsane söz konusudur;
- Bahse konu ilk 3 efsaneye göre Dumlu yolu üzerinde, Dumlu Bucağı'na bağlı Köse Mehmet Köyü'nde Çobandede isimli dağın yüksek ve dik eteklerinde yaşayan Çobandede ömrünü çobanlık yapmakla geçirmekte ve büyük bir ermişlik ve kanaat içinde yaşamaktadır. Köyün ve civar köylerin sürülerini otlatan Çobandedeve sürüsü sıcak bir yaz günü kendi adıyla anılan bu dağın yükseklerinde bir yerde susuz kalarak perişan olmuş bir halde bitap düşerler ve Çobandede çaresizlik içerisinde Allah’a şöyle bir niyazda bulunur; "Yarabbi bize su ver, beni ve hayvanlarımı suya doyurduktan sonra da canımızı al" diyerek dua eder ve sopasını yere vurur. Böyle halk olan sudan kendisi ve sürüsü kana kana içtikten sonra da çoban ruhunu teslim eder ve koyunlar ise taş kesilirler…
Bu anlatımlara göre şimdi bu mevkide bulunan türbe yatırda çobanın defnedildiği etraftaki taş ve kayalarında çobanın güttüğü koyunlar olduğu söylenmekte olup; halen bu civarda kışın kesilip yazın gürleşerek akan suyunda bahar aylarında süt kestiği rivayet edilmektedir. Bu rivayetler arasında geçen bir anlatımda ise Çobandede’nin böylece vefatından sonra türbeye çevrilen makamına yakın köylerden birinde yaşayan bir Türkmen gelinin her gece "Ne duruyorsun kalk gel" şeklinde kabirden bir ses duyduğu ve bu sese uyarak türbeye gidip orada ruhunu teslim ettiği rivayet edilmektedir.
- Bütün bu rivayetlerden farklı olarak Çobandede ziyareti hakkındaki bir başka rivayet ise yine Dumlu Bucağı'nda Tufanç Güzelova Köyü yakınlarında bulunan bir mezar yeri ile ilgili olarak anlatılan biçimdir. Bu biçimde ise; bu mezarda defnedilmiş olan bir çobanın hikâyesidir. Rivayete göre koyunlarını bu bölgede otlatan çobanın eceli bu dağın eteğinde tamam olur ve vadesi biter. Çobanın ölümünden sonra Allah’ın izniyle elindeki değneği ağaç olur, koyunlar taş kesilir ve koyunların suyu da bir gözeyi meydana getirerek sürekli akmaya devam eder. Bugün köy halkı koyunların sütünün çoğalmasını o gözenin suyunun da çoğalmasına, azalmasını veya kesilmesini de o gözenin suyunun azalmasına ve ya kesilmesine bağlarlar…
- Kayıtlı bu rivayetlerden farklı olarak bir başka rivayette ise Çobandede ziyareti hakkında şöyle anlatılmıştır. Efsaneye göre çok eskilerde bir çoban yaşarmış. Bir ejderha, güzel huylu, teslim olmuş, çalışkan bir çobanın sürüsüne musallat olmuş ve her geldiğinde bir koyunu alıp götürüyormuş. Günler sonra azalan sürüsüne üzülen çoban Allah’a yalvararak ejderhadan kurtulmak için onu taşa çevirmesini ve buna mukabil kendisinin bir koç kurban edeceğini söylemiş. Gel zaman git zaman Allah çobanın bu duasını kabul etmiş fakat çoban söz verdiği koçu kurban etmemiş. Bu nedenle de Allah çobanı ve koyunları da ejderhayı çevirdiği gibi taşa çevirmiş.
Derleme: Cemal Almaz, Şahin Torun / Erzurum İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Kaynak:
- Bilge Seyidoğlu; Erzurum Efsaneleri : Dergah Yay. Erzurum Kitaplığı 1997 – 2018
- Bilge Seyidoğlu; Erzurum Efsaneleri : (Dergah Yay. Erzurum Kitaplığı 2018 Erzurum Büyükşehir Belediyesi Yayını)
- İ.Hakkı Konyalı: Abideleri ve Kitabeleri ile Erzurum Tarihi
Görüntülenme Sayısı :
10958
Eklenme Tarihi :
25 Nisan 2013 Perşembe
Güncellenme Tarihi :
29 Mart 2021 Pazartesi