Geleneksel Konutların Mimari Özellikleri
Konut yapılarının değerlendirilmesinde kullanılan kentsel alan ve kırsal alan ayrımı, Burdur yerleşiminde de konut alanlarının sahip olduğu farklı ölçeklerdeki özellikler dolayısı ile doğru olacaktır. Kent merkezinde; farklı toplumların yaşamış olması, Geleneksel Burdur evleri olarak genellenebilecek ancak birbirinden farklı konut tipleri barındıran bir yerleşim dokusu oluşmuştur. Bu konut tiplerinden günümüze kadar ulaşanlar plan kurguları, cephe düzenleri ve mimari elemanları kapsamında değerlendirildiğinde, Türk evi, Gayrimüslim evi ve Etkileşim evi olmak üzere 3 farklı üslupta inşa edildikleri görülmüştür. Bu tipoloji değerlendirmesi, kullanıcının sosyo-kültürel özellikleri doğrultusunda değil, yapıların sahip oldukları fiziksel unsurlar üzerinden yapılmıştır. Konutların, kullanıcılarının ya da yapı ustalarının istekleri, bilgileri ve zanaatları doğrultusunda şekillendiği açıktır (Şimşek Tolacı 2011: 2).
Yapılarda kat kullanımları farklı işlevlere yönelik olarak ayrılmıştır. Ana yapı kütlesi/müştemilatlar, kış ve yaz katları, 1. kat ana yaşam katı/zemin kat işlikler, 1 kat ana yaşam katı/zemin kat yardımcı mekânlar vb. düzenlemelerle karşılaşılır. Bu ayrım bazı konut yapılarında, doluluk/boşluk oranları, yapı elemanları, kullanılan malzemeler ve mekân büyüklüklerinin farklılıkları aracılığı ile okunabilmektedir (Şimşek Tolacı 2009: 126-127).
Konutların plan kurgularına dair yapılan değerlendirmeler, alan çalışması sonucunda elde edilen konut plan krokilerindeki sofa mekânlarının biçimlenişleri üzerinden gerçekleştirilmiştir. Eldem, sofa mekânını; odaların çevresinde konumlandığı merkezi mekânlar olarak değerlendirmiştir. Sofanın yapı içerisindeki konumuna bağlı olarak odaların dizilişleri değişiklikler göstermektedir (Eldem 1987’den; Şimşek Tolacı 2009: 63). Bu nedenle Sedat Hakkı Eldem tipolojiyi sofanın ev içindeki konumunu esas alarak yapmıştır. Eldem’in aksine, yöresel malzeme, iklimsel veriler etkisiyle konutların yalnızca bölgesel farklılıklardan dolayı değişim gösterdiğini savunan bir görüşe göre ise Geleneksel Burdur Evleri; Orta Anadolu Evleri, Kuzey Anadolu Evleri, Doğu Anadolu Evleri, Güney Anadolu Evleri, Güneydoğu Anadolu Evleri, Rumeli Evleri ve İstanbul Evleri şeklinde yapılmış ayrım içerisinde Batı Anadolu Evleri grubuna dâhil edilebilir (Kefeli 1975’den; Şimşek Tolacı 2009: 64).
Sofa mekânın odalar arasındaki yerleşimini esas alarak geleneksel konutlar literatürde Sofasız, Açık (dış) sofalı, İç sofalı ve Orta sofalı olmak üzere 4 grupta toplanmıştır. Bu sınıflandırmaya göre, Burdur yerleşimi Tarihi Kentsel alanda bulunan konut yapılarını Dış sofalı, İç sofalı, Orta sofalı olarak genel konut tipolojisine uygun, İç avlulu çift yapılı ve Sofanın hem iç hem dış mekân olarak hizmet ettiği yapılar olmak üzere literatürün genel değerlendirmesinin dışında olmak üzere gruplandırmak mümkündür. Kırsal alanlarda inşa edilmiş konutlar içerisinde ise çoğunluk dış (açık) sofalı olmak üzere sofasız plan tipi de dâhil olmak üzere 4 gruptaki plan kurgusuna da rastlanmıştır (Şimşek Tolacı 2009: 91).
Anadolu coğrafyasında sofa mekanı, yalnız sirkülasyon alanı değil aynı zamanda, günlük işlerin gerçekleştirildiği, ev halkının birlikte zaman geçirdiği, çocukların oyun oynadıkları bir mekân olmasının yanında misafirin ağırlandığı mekânlardır. Evin kadınların kullandığı süreler içerisinde yapılan işe bağlı olarak mekân, zaman zaman işlik ya da diğer yardımcı mekânların işlevlerini üstlenebilir. Komşuların da katılımıyla imece usulünde yapılan işlere ev sahipliği yapar. Özellikle kışlık hazırlıkların yapılması (yiyeceklerin hazırlanması, kurutulması vb.), günlük gereksinimlerin karşılanması, çeyiz hazırlıkları, çeşitli ürünlerin dokunması ve diğer geleneksel el sanatlarının gerçekleştirildiği sosyal bir ortam oluşturur.
Kırsal alanda ve kentsel alanda kırsal yaşamı sürdüren yerleşimlerde karşılaşılan örneklerde, genellikle dış sofalı plan tipine sahip olan konut yapılarında zemin katlarda ambar, ahır, samanlık, depo, işlik ve aşevi (mutfak) vb. gündelik işlerin sürdürüldüğü yardımcı mekânlar yer almaktadır. Kullanıcının hayvancılıkla uğraştığı bölgelerde zemin katlarda ahır ve samanlık mekânı bulunan çok sayıda konuta rastlanılmıştır. İşlevlerinden dolayı, bu mekânların yakın konumlandırıldığı görülmüştür. Genellikle hayvanların bakımı için imal edilmiş olan taş ve ahşap yemliklere rastlanılmıştır.
Geleneksel konutta büyük önem taşıyan diğer bir mekân odalardır. Geleneksel yaşam biçiminin genellikle benzer olması dolayısı ile oda mekânlarının konumu, önemi, genel özellikleri coğrafi farklılık ve özelliklerin değişimine rağmen çok büyük dönüşümler göstermemiştir. Bu mekân farklı yörelerde ve farklı zamanlarda, göz ve hane adlandırmaları başta olmak üzere değişik isimlerle anılmıştır. Burdur’da da yemek yapma-yeme, kişisel bakım, misafir ağırlama, çocuk bakma vb. günlük yaşamın gereksinimlerini karşılama imkânı olan bu mekânlar için özellikle kırsalda büyük oranda ev adlandırılması tercih edilmiştir. Odalar konumlanmalarına göre köşe oda, yan oda, orta oda (mabeyn); boyutlarına göre büyük oda ve küçük oda; kullanıcısı ya da işlevine göre özellikle Türk evi olarak nitelendirilenlerde başoda, haremlik ve selamlık olarak isimlendirilmişlerdir (Şimşek Tolacı 2009: 124).
Başoda, konumu dolayısıyla diğer odalardan farklı olan genelde yapının en güzel yerinde (rüzgar, manzara vb.) bulunan, iç mekan donatı elemanları daha özenli ve bezemeli olarak üretilmiş ya da diğerlerine göre mekan büyüklüğü fazla olan odadır. Özellikle sosyo-ekonomik koşulları iyi olan kullanıcıların evlerindeki başodalarda, ev ve bahçe işleri ile ilgilenecek yardımcıların alanlarını sınırlayan seki altı (pabuçluk) denilen servis bölümü ve seki üstü denilen sedirin bulunduğu bir bölüm mevuttur. Bu adlandırma ev içerisinde yaşayanların sosyal statülerini de yansıtmaktadır. Bazı evlerde, seki altı ve üstü, ikinci boyutta yaratılan farklılıkların yanı sıra yükseklik farkı ve duvarlarda kullanılan sütunçeler (direklikler) yardımı ile de birbirinden ayrılmıştır. Bu durum sosyal hayatın mekânın fiziksel özelliklerine yansımasının bir göstergesidir. Kırsal bölgelerde bu ayrım kentsel alana göre çok az sayıda yapıda görülmüş olup yerleşimin yöneticisi olan kişilere ekonomik gelir sağlayan kullanıcıların konutlarında, iç mekân elemanlarının kullanım yoğunluğu ve bezemeli olmaları ile ayırt edilmiştir (Şimşek Tolacı 2015c: 1382).
Oda mekânlarında; dolap, yüklük, gusülhane, terek, tembel deliği vb. iç mekân ögeleri bulunmaktadır. Yüklük olarak adlandırılan dolap, uyuma eylemi için gerekli olan yastık, yorgan ve yatakların yerleştirildiği ahşap malzeme ile imal edilmiş işlevsel alandır. Genişlikleri 130-150 cm, derinlikleri 75-90 cm aralığında değişmektedir. Her gece kullanılacak olan bu ürünlere ulaşımın kolaylıkla sağlanabilmesi için yükseklikleri 60-80 cm olarak yapılmıştır. Bu elemanların içerisinde birçok konutta günümüzde kişisel bakım üniteleri olarak adlandırılması mümkün olan gusülhaneler mevcuttur (Sönmezer 1998: 34). Küçük ölçekli olmaları, mekânın suyun buharıyla bile kolaylıkla ısınabilmesini sağlamıştır. Döşemeleri gider yönünde eğimli olup yörede ahşap malzeme kullanılmıştır. Günlük yaşam içerisinde, kullanılmadığı saatlerde, kapağı kapatılarak üzeri yine eşya deposu (yüklük) olarak değerlendirilmektedir. Dolap elemanları kentsel alanda bulunan bazı yapılarda, odanın girişinde bir kontrol bölgesi oluşturarak farklı bir işlev üstlenmiştir: Misafir geldiğinde odada bulunan kişinin kontrolsüz olarak görüş açısı içerisinde bulunmaması için kullanıcıya zaman kazandırır ve bir anlamda mahremiyeti sağlar.
Tüm bu iç mekân düzenlemeleri başta kentsel ve kırsal alan yerleşimlerinin sahip olduğu kullanıcı farklılığı olmak üzere, coğrafi koşulların özellikleri, malzeme farklılığı ve temin edilebilirliği, ustaların farklılığı ve sahip oldukları zanaatlar dolayısı ile farklılaşmıştır. Benzer çevrelerde, aynı doku hatta aynı sokak üzerinde konumlandırılmış olan farklı konut yapılarında, kullanılan mimari elemanlar, bu elemanların üzerinde bulunan bezemeler, konut yapılarının kullanıcılarının sosyo-kültürel ve ekonomik özellikleri bağlamında değişiklikler göstermişlerdir. Bu değişiklikler kentsel alanlarda; yapı büyüklüğü, kullanılan bezemeler, cadde ve sokaktan bakıldığında algılanabilen dış cephe düzenlemeleri, açıklık form ve malzemeleri, iç mekânlarda kullanılan farklı yoğunluklardaki bezemeler bu farklılığın belirleyici unsurları olarak görülürken kırsalda; daha çok yapının konumu, büyüklüğü, kamusal kullanıma açık olan yerlere/mekânlara olan yakınlığı ya da yapı içerisinde kamusal/yarı kamusal mekânlarının varlığı vb. ölçütlerde kendisini gösterir.
Bakibey Konağı
Burdur’un tarihi mimari dokusunu en güzel şekilde yansıtan ve tarihine ışık tutan konakların bir kısmı çok iyi şekilde korunmuş. Şehrin merkezinde yer alan Bakibey Konağı, bu yapıların başında gelmektedir. 17. yüzyılda inşa Konağın en göz alıcı odası Başoda'dır.
Taş Oda Konağı
Şehir merkezinde yer alan Taş Oda Konağı, 17. yüzyıl klasik Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden birisi. Kınalı Aşiretinden Emin Bey tarafından yaptırılmıştır.
Muallim Sırrı Mustafa Özkan Kültür Evi
Muallim Mustafa Sırrı Özkan Kültürevi, 1928 yılında Gölhisar'ın geleneksel mimarisini yansıtan evlerden biri olarak yaptırılmış. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında inşa edilen iki katlı konak, aynı zamanda dönemin devlet büyüklerinin ağırlandığı konukevi olarak da hizmet vermiştir. Günümüzde Kültür Evi olarak düzenlenen konakta sergilenen etnografik değere sahip eşyalar, Gölhisar'ın ve yörenin kültür mirasını ziyaretçilere sunmaktadır..
Kaynak:
Tolacı Şimşek, Seda. (2021). Burdur Halk Kültürü Araştırmaları. K. Türkan, H. Kökten (Ed.). Halk Mimarisi (142-147). Ankara: Gece Kitaplığı Yayınları.
Burdur İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Arşivi.