Bir kişi öldüğünde ilk önce çenesi bağlanır ve gözü açıksa gözü kapatılır. Temizliği yapılır, tırnağı uzunsa tırnağı kesilir. Daha sonra, başka yerde olan çocuklarının, akraba ve hısımlarının gelmesi beklenir. Onlar gelmeden cenaze defnedilmez. Ölünün gözleri açık gittiyse bir hasretinin olduğu ve hasretine kavuşamadığı söylenir. Bir eşine, dostuna veya çocuğuna hasret gitmiştir. Cenaze gömülürken başı kıbleye gelecek şekilde konur. Sabahleyin ölen kimse, yakınları geldikten sonra öğlen defnedilir. Öğleden sonra öldüyse akşam kararmaya kalırsa ölü gömülmez, ertesi güne kalır. Güneş battıktan sonra cenaze gömülmez, “toprak kabul etmez” denir. Cenaze mümkün olduğunca erken gömülür, eğer bekletilecek olursa serin bir yerde bekletilir. Ölü kefenlenirken, bilen bir kişi kefeni biçer ve hocayı bekler. Kefenlenmeden önce cenaze hoca tarafından yıkanır. Ölen kadınsa, cenazeyi kadın yıkar. Ölünün yıkandığı sudan artanı dökülür.
Daha sonra cenaze kefenlenir. Tabutun üstüne yeşil bir örtü örtülür. Ölen kişi asker veya resmi ünvanı olan bir kişiyse tabuta bayrak örtülür. Cenaze musalla taşına götürülerek cenaze namazı kılınır. Cenaze evden ayrılmadan, hoca talkın verir ve helallik alınır. Cenaze musalla taşından alınarak mezarlığa götürülür. Tabut mezarlığa 4 kişi tarafından omuzda götürülür. Mezarlık uzak ise araçla götürülür. Mezar önceden komşular tarafından kazılır. Cenaze, mezarın içinde ‘nefte’ denen bölmeye sağ kolunun üstüne gelecek şekilde konur, yönü kıbleye bakar. Mezarın üstüne toprak atılarak kapatılır. Toprak doldurulana kadar hoca Kuran okur. Toprak doldurmayanlar çömelerek veya dikilerek hocayı dinler. Cenaze defnedildikten sonra orada bir kişi kalır ve hoca dua okur. Cenaze sahipleri orada dizilir ve komşular “başın sağ olsun” diyerek oradan ayrılırlar.
Daha sonra komşular teker teker eve giderek cenaze sahiplerine başsağlığında bulunurlar. Cenaze evinde komşulara ve misafirlere yemek verilir. Komşu ve akrabaları ölü evine yemek götürürler. Ölünün arkasından yas tutulur. Yas süresince konuşulmaz, gülünmez, gezilmez, traş olunmaz, televizyon izlenmez, siyah elbiseler giyilir ve karalar bağlanır. Yas genellikle 1 hafta sürer. Ölümden 7 gün sonra helva yapılarak komşulara dağıtılır. Buna “Ölünün ağzını açmak” denir. Ayrıca yemek verilir. 40'ncı gün yine komşular çağrılarak yemek verilir, Kuran okutulur. Mezar ilk Perşembe veya Cuma günü ziyaret edilir. Bayramlarda ziyaret edilir, Kuran okutulur, lokma dağıtılır.
Her fırsatta mezar ziyareti yapılır. Ölünün elbiseleri fakirlere verilir veya yakılır. Vasiyetleri ev halkı tarafından yerine getirilir. Mezarın iki ucuna ağaç koyulur. Ağacın üstüne adı soyadı, doğum ve ölüm tarihleri yazılır. Mezara ağaç konmak suretiyle mezarın yeri belli edilmektedir ve kaybolması önlenmektedir. Daha sonra mezar mermerden veya betondan yeniden yapılır. Mezarlara çiçek ve ağaç dikilir. Mezarlıktan geçerken dua okunur, özellikle geceleri mezarlıktan geçilmez. İlk bayramlar, yaslı aileler için yas bayramıdır. Bayramı sevinçli geçiremezler, hüzünlü olurlar. Komşular ilk olarak yaslı aileleri ziyaret eder ve onlarla bayramlaşırlar.
Çocuk yaşta ölenlerin masum ve günahsız olduğuna, onlara sorgu sorulmayacağına inanılır. Ölmüş kişilerin adı geçtiğinde ise “Allah rahmet eylesin”, “Toprak incitmesin”, “Rahmetlik” gibi sözler söylenir.
Kaynak: Ertuğrul ÖZKANAT Sivas il Kültür ve Turizm Müdürlüğü Folklor Araştırmacısı