Kız isteme, bölgede çokça karşılaşılan ve çeşitli geleneksel uygulamaların yaşandığı bir merasimdir. Genel bazı kuralların olmasıyla beraber genel olarak her ilçenin, her köyün kendine has bazı adetlerinin olduğu görülmektedir. Daha önceki zamanlarda özellikle kırsal yaşamın yoğun yaşandığı zamanlarda kız isteme daha çok görücü usulüyle gerçekleştirildiği bilinmekle beraber, günümüzde gibi bayan ile erkeğin birbirlerini görmesi sonucunda gerçekleşen merasimler de bulunmaktadır. Bu görücü usulü, ya aile büyüklerinin katıldığı bir gurupça, ya da erkek ve yanında bir kişinin gitmesiyle gerçekleştirilir. Bu arada kız toplum önüne pek çıkmaz. Eğer erkek kızı beğenmiş ise evin içine tarak veya ayna bırakarak beğendiğini gösterir. Kırsal yaşamın koşullarında farklı geleneksel merasimler uygulanmasıyla birlikte bugün tamamen olmasa da bu geleneklerin bir kısmı hala uygulanmaktadır.
Şehirleşme hayatının getirmiş olduğu yeni yaşam koşullarında bu görücü usulü, yerini daha modern bir tanışma ortamına bırakmıştır. Kız istemeye gitmeden önce erkek tarafı, kız tarafına biri aracılığıyla haber yollar. Kız tarafının da uygun olduğu bir günde, erkek tarafı aile büyükleri ve bir dedeyle (seyit), yanında tatlı ve çeşitli hediyeler alarak kız evine giderler. Kız tarafı da gelen misafirleri en iyi şekilde karşılamak için her türlü hazırlığı yapar. Bununla beraber kız tarafı da, aile büyüklerini aynı gün çağırarak tamamen ailelerin huzurunda bir sohbet havası içinde kız isteme gerçekleşir. Kız isteme olayı, öncelikle gençlerin kendi aralarında ve tamamen kendi istekleriyle yani rızasına dayanarak yapılır. Eğer gençler istemezse kesinlikle zorlama yapılmaz. Gençler karar verdikten sonra aileler devreye girer. Kız isteme özellikle sohbetin koyulaşmaya başladığı anda dede tarafından başlatılır. Hayırlı bir iş için kapınıza geldik, bu Allah’ın emri peygamber kavlidir, herkesin başına gelecek en hayırlı ve güzel emirdir, der ve ailelerin de kendi aralarında herhangi bir sorun yok ise, kız tarafını temsil eden kişi tarafından onaylanır. Bundan sonra söz yüzüğü takılır ve nişan için gün kesilir.
Nişan merasimi bölgede genelde Allah’ın emri ya da Emir-i Hak denilen dini nikâhın kıyıldığı gün yapılır. Bununla beraber ilçeler ve köylerde ise ayrı günlerde de yapıldığı görülmektedir. Bölge kültüründe dini nikâh denilen bu merasimin uygulama oranı yüksektir. Tunceli’deki ailelerin yüzde 99’u bu Emir-i Hak denilen dini nikâh uygulamasını yerine getirir. Düğünden genelde bir gün önce gerçekleştirilir. Emir-i Hak ya da Allah’ın emri denilen bu dini merasimi şu şekilde yapılamaktadır: Allah’ın Emri günler öncesinden aile ve yakın çevresine davetiyelerle ya da farklı iletişim yolları ile duyrulur. Bu nikâh merasimi genelde kız evinde yapılır. Misafirler gelmeden kurbanlar kesilir ve yemekler hazırlanır. Kurbanlar pişirilirken yanında pilav ve ek meşrubat sunulur. Aileler gelen misafirleri kapıda karşılar ve onlara yemek ikramı yapılır. Yemek ikramı yapılıp bittikten sonra aileler, evin müsait bir odasını nikâhın kıyılması için ayarlarlar. Genelde nikâhı dede kıyar. Nikâhtan önce dede gelinin ve damadın ailesiyle ayrı ayrı ya da aileleri bir araya getirerek aralarında her hangi bir sıkıntı var mı onu sorar. Eğer bir sorun varsa, dede öncelikle o sorunu topluma yansıtmadan çözmeye çalışır.
Dede aileler arasında konuştuktan sonra herkesi düzenlenen odaya çağırır. Burada ortaya bir kilim veya sofra serilir, üstüne bir honça indirilir. Honçanın üstüne miyaz, kesilen kurbanın pişmiş bir parçası, iki bardak veya dört bardak şerbet indirilir. Öncelikle dede honçaya oturur. Sonra diğer katılımcılar oturur. Dedenin tam karşına genelde şahit veya vekil denilen gelin ve damadı temsil eden iki kişi oturtur. Gelin damat pek oturtulmaz, onların yerine belirttiğimiz gibi aileler tarafından önceden karar verilen kişiler yani vekiller oturur. Dede nikâha katılan diğer kişileri de kendisi gibi diz üstü oturmaya davet eder. Eğer kişi rahatsız ise zorlama yapılmaz istediği şekilde kişi oturur. Dede nikâh duasına başlamadan genç çiftle konuşarak onlardan rızalık alır öyle duaya başlar. Dede duaya başlarken salâvatını getirir ve duaya başlar. Genel geçer bir kural içerisinde belirlenen dua yoktur. Kur’an’dan kısa sureler ve ayetler okunmakla beraber genelde dedenin okuyacağı diğer nikâh duaları ile birlikte nikâh, yani Allah’ın emri, merasimi devam eder. Edilen dualar çeşitlilik arz etmekle beraber, şahitlere sorulan sorular genelde aynıdır ve şu şekildedir: Dede gelin hanımın şahidine döner ve sorar: - Siz ..kızı.., Allah’ın emri ile Peygamberin kavli ile, imamız İmam Cafer’i Sadık On İki İmam’ın imameti üzere, hazır bulunan ehli cemaatin şehaadeti üzeri ve Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin erkanı üzere hiçbir baskı altında kalmadan …oğlu..’na vekil olup vekilen ve vekaletten zevceliğe helalliğe verdiniz mi? Dede bu soruyu üç defa sorar her defasında veya üçüncü defada vekil olan kişi, vekilen ve vekâletten Allah’ın emriyle verdim der. Dede aynı soruyu aynı şekilde damada veya genelde vekil oturduğu için vekile de aldın mı, alıp kabul eyledin mi yüklemleriyle sorar. Vekil kişide ..kızı.. vekil olup vekilen ve vekaleten ..oğlu.. Allah’ın emri ile aldım kabul ettim der. Bundan sonra dede dua eder ve alkış çalınır. Nikâh merasimi sofraya indirtilen miazın dağıtılması ve şerbetlerin gelin ve damada sunulmasından sonra anneye, anne süt hakkı denilen hediyenin verilmesiyle devam eder. Sofraya indirilen kurban budunun ters çevrilip kırılması ve onun nikâha katılanlara sunulması ve sofranın toplanmasıyla birlikte sona erer. Eğer damat musahip olacağı kişiyle musahiplik duası almamışsa, dede toplum dağılmadan musahip adaylarına dualarını okur.
Gelin baba evinden çıkarılırken gelinin yakını tarafından kapı tutulur damat tarafı kapıyı tutana bir hediye verdikten sonra gelin çıkarılır. Gelin damat evine girmeden, damat ve musahip yüksekçe bir yere çıkar ve gelinin başının üzerine serilen çarşafa doğru elma atar. Önce damat atar, sonra musahip, sonra da şeker serpilir ve gelin içeri alınır.