YAĞLANMA
Güreş esnasında vücudun kavranması güç olsun diye pehlivanlar yağlanmaktadır. Pehlivanlar yağ kazanlarının etrafında yağlanırlar.
Pehlivanlar önce sağ elle sol omuza, göğsüne, kol ve kispete yağ sürerler. Daha sonra sol el ile aynı işlemi yaparlar. Pehlivanlar bu arada birbirlerinin sırtını yağlarlar. Güreş başladıktan sonra pehlivanlar, çayırda dolaşan ibrikçilerden rakipleri ve hakemler izin verdikleri taktirde yağ ve su alabilirler.
Pehlivanlar yağı güreşten sonra tedavi aracı olarak da kullanmaktadır. Güreşlerini bitiren pehlivanlar güreş esnasında burkulan veya fazla yorulan yerlerini yağ ile masaj yaparak ovarlar. Bu surette ağrıyı ve acıyı gidermeye çalışırlar.
Evliya Çelebi İstanbul'daki güreş tekkelerini anlatırken yağlanmayla ilgili Seyahatname'de şunları yazmaktadır:
"Yüz, yüz elli pehlivan kispetlerini giyip sari şiri rugen yağıyla yağlanıp adem ejderhası gibi apul apul birbirlerine aslan gibi sarılıp temaaşçılara pehlivanlıklarını göstererek kesme, şirazi, kesebent, terskepçe, pişkabza, yanbaşa, Cezayir Sarması, boğma ve Karakuş oyunlarını icra ederek Alay Köşkü dibinden geçerler ve tarafları padişahiden bir çok ihsan ve taltif olunurlar.
KAYNAKÇA: Ali Ayağ, Türklerde Spor Geleneği ve Kırkpınar Güreşleri, İstanbul, Divan Yayınları, 1983
İsmail Habib Sevük, Türk Güreşi, İstanbul, Ocak Matbaası, 1948