Yörede yağmur yağmamasının sebepleri arasında, dine bağlılığın gevşemesi, dinî vazifelerin yapılmaması, haksızlığın çoğalması ve doğruluğun azalması gibi inanışlar başta gelmektedir. Yağmur duası kimi yerlerde üç gün sürerken, kimi yerlerde ise bir gün sürmektedir.
Atabey ve Gönen ilçelerinde çarşamba günü başlayıp cuma günü sona erer. Yağmur duasına çıkılacağı gün, büyükler tarafından belirlenerek, gerekirse müftülere de haber verilir. Yağmur duasına çıkmadan önce namaz kılan kişilere, dere veya göl kenarından, nohut büyüklüğünde yetmiş bin adet taş toplatılır. Bu taşlardan her on bini bir çuvala doldurulur. Erkekler abdestli olarak camiye gelip, yedi büyük küme halinde farklı yedi yere otururlar. Her çuval bir gruba verilerek, taşlar dökülür ve her bir taşa bir Besmele ile İhlâs suresi okunarak üflenir. Okunup üflenen taşlar bittikçe, yüksek bir yerde tekrar başka çuvallara konur. Bu okuma işi yaklaşık üç gün sürmektedir. Okuma işi bitince her bir çuvalda onar bin taş olmak üzere yedi çuvalın ağızları dikilir ve yine yüksek bir yerde muhafaza edilir.
Genellikle cuma günü yağmur duasına çıkmak için yöre halkı; çoluk çocuk, genç-ihtiyar, kadın-erkek, imamlar, hafızlar ve hatırı sayılan ihtiyarlar ile kuzular, koyunlar topluca geniş, yüksek ve suyun olduğu bir yere; türbeye veya yatırın önüne gelirler. Burada cuma namazı/öğle namazı kılındıktan sonra iki veya dört rekat yağmur duası için ayrıca bir namaz daha kılınır. Kadınlar evlerden toplanan bulgur, yağ, soğan ve nohut ile kazanlarda, ateş üzerinde "mahya" adı verilen yemeği pişirmeye hazırlanırlar. Namazlar kılındıktan sonra herkes, dış elbiselerini çıkarıp tersine çevirerek baş taraflarını aşağıya sarkıtır ve duaya hazırlanırlar. Dua sırasında eller omuz hizasına kadar kaldırılıp, parmaklar ve avuç içi yere doğru açılır. O zaman orada bulunan müftü, imam veya diğer bir din âlimi dua eder, cemaat de "âmin" diye haykırır. Dua esnasında ağlayan bebekler analarına verilmez, kuzu ile koyunu sürüden ayırarak melemesi sağlanır. Kuzular meleşirler ve çocuklar da "ver Allah’ım ver" diye yalvarırlar. Gerek bunlar gerekse dış elbiselerin tersinin giyilmesi hüzünlü bir tablo oluşturmak ve duanın kabulü için acı bir manzara göstermek içindir. Cuma namazı camide kılındıktan sonra yağmur duasına gelindiyse dua bitince iki veya dört rekat namaz kılınır, tövbe-istiğfar edilir, tekbir getirilir ve Kur’an okunur.
Bundan sonra çuvallardaki taşlar, dere, sulama kanalı, değirmen suyu gibi yerlere boşaltılır. Bazı gençler de, kalplerinin temizliğine inanmadıkları kimseleri tutup yakınlarındaki suya atarak ıslatırlar. Bütün bunlardan sonra ortaklaşa alınan bir keçi kurban edilir. Kurban eti yemeklerde kullanılır. Pişen yemekler yendikten sonra evlere dönülür.
Eskiden Isparta’da, Tekke Mahallesi’nde "Hızır Abdal" türbesinin karşısında kabri bulunan "Leblebici Baba"ya hayatta iken halk müracaat etmiş. Leblebici Baba "Allah hepimizin halini bilir, önce malûm olan bir şeyi feryatla tekrar istemek doğru değildir. Bakkalın birisi bir tepsi üzerine biraz tereyağı koysun. Ne kadar çocuk varsa başına toplansın, tepsiyi "yağ, yağ" diye haykırarak çarşıyı, mahalleleri dolaştırsın. Çocuklar da yağ, yağ diye durmadan bağırsınlar. Rabbimiz beha Tanrısı değil, bahane Tanrısıdır. Elbette muhtaç olduğumuz yağmuru ihsan eder" demiş. Halk bunu böylece yapmış ve hemen yağmur yağmaya başlamış. Bunu bilenler, yağmur duasına çıkmadan önce bu olayı hatırlatan bazı şeyler yaparlar: Bir grup çocuk, ellerine uçlarına bez bağlanmış iki tane çubuk alarak, mahalledeki evleri dolaşmaya başlar. Evlerden yağ, bulgur, pekmez, para, soğan, un, irmik, şeker toplarlar. En son evde evin hanımına bunları pişirterek topluca yerler. Bundan sonra yağmurun yağmasını beklerler. Çocuklar evleri dolaşırken; “Yağ yağ yağmur Teknede hamur Bahçede çamur Ver Allah’ım ver Gani gani yağmur” sözlerini ezgili olarak söylerler.
Yörede, yağmur duasının Allah tarafından mutlaka kabul edileceğine ve duadan sonra yağmur yağacağına inanılır. Eğer duadan sonra yine yağmur yağmazsa "dua edenler arasında fenalar/kötüler varmış, Allah onun için duamızı kabul buyurmadı" denir. Bundan sonra gelecek mahsul zamanına kadar uzak ve yakın yerlerden yiyecekler alınır.
Kaynak: Isparta Kültür ve Turizm Envanteri (A. Kılıç, Koord.). (2011). Isparta: İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü.