Örgü tekniği ile yapılan el sanatı olarak tanımlanan oyalar; kimi zaman içten bir gülümseme, söylenemeyen bir söz, bazen gurbetten dönene kadar saklanacak emanet ya da hiç kullanılamayan bir çeyiz olur. Üç boyutlu yapısı ve başlı başına bir süsleyici olması nedeniyle Türk kadını tarafından çok sevilir. Süslenmek, süslemek ve taşıdıkları mesajlarla bir iletişim aracı olarak kullanılır. Halk edebiyatına da konu olan gelin kaynana kavgaları sonucunda eline iğne ipliğini alan gelin, ördüğü oyaya kaynanadili adını verir. Kocası ile arası açık olan yeni gelin başına “biber oyası” işlenmiş örtüyü seçer. Geçimsizlik fazla ise biberlerin renginin kırmızı olmasına özen gösterir.
Oyalar, işlendikleri araç gereç ve işleme tekniklerine göre; iğne oyaları, tığ oyaları, mekik oyaları, firkete oyaları, koza oyaları, yün oyaları, mum oyaları, boncuk oyaları, dokuma oyaları, kumaş artığı oyalar olarak sınıflandırılır. Dünya literatürüne “Türk Danteli” olarak giren iğne oyalarının çok eskilere dayanan bir geçmişi bulunur. 1905 yılında yapılan Menfiz kazılarında bulunan örneklerde, milattan 2000 yıl önce bile insanların örgü tekniğini bildikleri saptanmıştır. Kaynaklar, iğne oyaları ile yapılan örgülerin XII. yüzyılda Anadolu’dan Balkanlar’a, oradan İtalya yolu ile Avrupa’ya yayıldığını belirtmektedir.
“Oya” sözcüğünün başka dillerde karşılığının bulunmaması, bu sanatın Türk kadınına ait olduğu görüşünü destekler. Oyalar üç boyutlu bir örgü biçimi olması nedeniyle önemlidir. Her ne kadar kadın baş süslemesinde yoğun olarak kullanılsa da, erkek giyiminde de oya kullanılır. Örneğin efe başlığına genç kızlar tarafından işlenen oyalarla süslü poşu bağlanır. Oyalar erkek giyiminde yalnız başlıkta değil, para kesesi, mühür kesesi, damat iç göyneği ve mendil kenarında vb. kullanılmıştır. Anadolu’nun genelinde görülmekle birlikte Balıkesir, Bolu, Bursa, İçel, İnebolu, İzmir, Kastamonu, Konya, Kütahya, Muğla, Ordu ve Rize yörelerinde sıkça işlenir.
Oya çeşitleri arasında iğne oyasının özel bir yeri bulunur. İğne oyalarının malzemesi genellikle ipektir. Ortaya çıkıp gelişmesindeki en büyük etken de Anadolu’nun İpek Yolu üzerinde olması ve ipek üretimi yapılmasıdır. Günümüzde ipek böceği eskisi kadar yetiştirilmemekte, bunun sonucu yapımında ipek kullanılan ürünler azalmakta, ipeğin yerini alan pamuk iplikler oya yapımında da kullanılmaktadır. İğne oyalarının çoğu adını karanfil, gül, menekşe gibi çiçeklerden alır. Çarkıfelek, Ecevit burnu, yandan Süleyman, Zeki Müren kirpiği, çapkın bıyığı, subay sırması, efe oyası vb. isimler de görülür.
Kaynaklar:
- BARIŞTA Örcün. “Türk El Sanatları”. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları – 975, Sevinç Matbaası, Ankara -1988.
- ERBEK Güran, “Erkek Oyaları”, 1.Ulusal El Sanatları Sempozyumu Bildirileri, DEÜ GSF Yayınları-18. İzmir-1984.
- METE H.Sinan, “İzmir İğne Oyalarından Örnekler”. İzmir Valiliği İl Özel İdaresi Yayınları-1,
- El Sanatları Dizisi-1. İzmir-2001 Fotoğraflar: H.Sinan METE
- İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Arşivi