­ MEHMETÇİK ÇAMI EFSANESİ | Kültür Portalı

Mehmetçik Çamı Efsanesi - Kütahya

Efsaneler

Vakıfköyü/nden Seyit Ali anlatıyor: Malazgirt Savaşı sonrası ilerleyen, her gün bir yenisi eklenen topraklara, asalet katan Müslüman Türkün Tevhit mührünü basan öncü kuvvetlerin avcı kolundan bir askerin önüne işte bu mıntıkalarda 15-20 kadar düşman askeri çıkar, aralarında çıkan çarpışma sonunda orası düşman askerlerine mezar olur. Asker. aldığı derin bir yara ile oradaki topraklara kanını akıta akıta çeşmenin başına varır, dermansız düşer, bayılır oraya. Yetişen arkadaşları bir süre sonra bulurlar onu. Ruhu henüz cesedinden çıkmamıştır. Ayın hilal hali, yıldızı ile Mehmetçik'in yanında sanki bir bayrak gibi aksetmiştir. Can havli ile tuttuğu küçük çam filizi avucunda öylesine biçimlenmiş bırakmıyor, dudaklarında inilti ile "Allah Allah" der. Biraz sonra arkadaşlarının kolları arasında Kelime-i Şahadet getirerek ruhunu teslim eder. Avuçlarının arasında çam filizi, bir kabın içinde donan alçı gibi şekil almıştır. Arkadaşları, rengi kırmızıya dönen çeşme ayağının içine akseden hilal ve yıldızın kenarına o çam filizini, baş ucuna gelecek şekilde elbiseleri ile beraber gömerler ve yollarına devam ederler.

O küçük çam, yerdeki bu eşsiz manzarayı bir bayrak halinde göklere çıkarmak istercesine, dallarını sağa sola yaymadan öylece yükseklere çıkardı. Büyüdü, tohumlarını çevresine saçtı. Oldu bir orman. Bu ağaçların gövdesinden akan sakız dediğimiz göz yaşları kan renginde, pürçüklerinin arasından geçen rüzgar tüylerimizi diken diken eden şehitler senfonisi sanki.. Ve Yunus'un sözlerinde ilahilerle nesilden nesile geliyor hikaye? Sırtını ebediliğe dayamış, cesetleri unutulma çukurlarında çürümeyen, Rableri katında dirilerin abideleri ile dolu bu mekan Tavşanlı'nın Vakıf Köyü'nde...

Bu abide çamların civarındaki diğer ağaçlar, bektiler hepsi bir bütünlük içinde, Mehmetçik'in eşsizliğini anlatırcısına oraya kümelenmişler. Ihlamurlar, şahane kokularını burarda hiç kimseden kıskanmıyorlar. Çoban çamları, yavrularını burada koruyorlar. Altın sarısı pürçükleriyle dünya botanik literatürüne geçmeye hazır isimsiz kahramanlar gibi, nadide mutasyonlar, hep burada Mehmetçik Çamı'nın çevresine gelip yerleşmişler. Dünyadaki meşhur bilim adamlarına nev'i şahsına münhasır özellikleri ile ziyaretgah haline gelen bu ormanımızdaki ağaçlardan birini ilk gördüğünde heyecanlanan Belçikalı Yelene İSTAVROZ çıkararak aynen şunları söyledi: "Allah inanan insanlar Allah'a şükrün borçlarını ödemek için gelip bu ağacı tavaf etmelidir." Sonra buralara kadar felçli haliyle çamımızı görmeye gelen kocasını sırtına aldı, gözyaşları ile tavaf ettiler ve akabinde dediler ki; "Yalnız bu ağaç Türkiye için bir hazinedir."

İşte bu hazinemizi her sene ziyaret etmeye gelen, yüzlerce bilim adamının müşterek arzusu, bu tabiat harikalarının özenle korunması. Mehmetçik Çamlarını kesme bahtsızlığına yakalananlarının hepsinin müşterek akıbeti, dileyerek intihar. Bu bir rivayet değil, istatistiği bir sonuçtur. Seyit Ali Amca'ya ve Vakıf köylülere, bu çamları kesenlerin hallerini sorduk, bakın neler söylediler: - Mahzar Osmanlık olur. - Bir daha uyuyamaz. - Ailesinden birine sara gelir. - Onmaz. - Titrek olur (devamlı eli ve ayağı titrek, yemek bile yiyemez.) - Hayvanları ölür, evi barkı yanar. - İflah olmaz. - Toprak bile kabul etmez. 

Görüntülenme Sayısı : 2675    Eklenme Tarihi : 22 Şubat 2013 Cuma    Güncellenme Tarihi : 14 Eylül 2021 Salı