Akdeniz kıyı şeridinde günümüze oldukça sağlam ulaşabilmiş Türk kalelerinden birisidir. Yüksek kayalıklar ve düzlükler üzerine kurulmuş olan Mamure Kalesi birçok Anadolu kalesi gibi antik temeller üzerine inşa edilmiştir.
Fotoğraf: Official Turkish Museums
Büyük kesme taşlardan yapılmış olan antik temellerin hangi tarihte ve kimler tarafından yapıldığı tam tespit edilememiştir. Kale, yüksek duvarlarla ayrılmış doğudaki iç avlu, batıdaki dış kale ve bunların güneyindeki kayalıklar üzerine inşa edilmiş iç kale olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır.
Fotoğraf: Official Turkish Museums
39 kulesi, su sarnıçları, camisi ve dışında hamamı bulunan kalenin etrafı 10 metre genişliğinde savunma amaçlı hendekle çevrilidir. Kale duvarlarının alt kısımları geniştir. Üst kısımları yukarı doğru daralmaktadır. Duvarlar ve burçlar yapılırken, çeşitli taşlar ve Horasan harcı kullanılmıştır. Giriş kapıları ve bazı pencerelerin kemerleri ile duvar köşelerinde kesme taş kullanılmıştır. Daha geç devirlerde yapılan onarım ve eklentilerde tuğla kullanılmıştır. Çift katlı olan kale duvarları içerisinde birbirleri ile bağlantılı olan galeriler bulunmaktadır.
Fotoğraf: Official Turkish Museums
Üst kattaki burçlara ve seyirdim yerlerine merdivenlerle ulaşılmaktadır. Kalenin güneyinde sahil kenarında baş kale olarak adlandırılan kalın ve yüksek gözetleme kulesinden başlayarak, dairesel ve dört köşe formlarında baş kale ve köşe burcunun yanında üstü tamamen yıkılmış olan Fener Kulesi bulunmaktadır. Dış kalede merkezi planlı, tek kubbeli bir cami ve çeşmesi, depolar, sarnıçlar ve askerlerin iskan yerleri olması muhtemel yapılar bulunmaktadır. Bazı yayınlarda kale içinde Hüseyin Gazi’ye ait türbeden söz edilmektedir.16'ncı yüzyıl Osmanlı mimarisinin klasik ögelerini taşıyan caminin ilk yapılışı Karamanoğulları Dönemi’ne aittir.
Fotoğraf: Official Turkish Museums
Bugün kullanılan giriş yeri kalenin esas giriş yeri değildir. Asıl giriş kapısı iç avlunun kuzeyinde, dört köşe planlı, iki kule arasında kalan yerdir. Üzerinde altı satır kitabesi bulunmaktadır. Kitabede özetle “Karamanoğlu Alaaddinoğlu Mehmet oğlu Sultan İbrahim inşa etti. Mamure Beldesi ve kalesi savaş için yardım edilen köşedir. Korunan yerleşim yeri Allah yolunda hediye olarak cihat için onun yardımı ile tamam oldu. Allah’ın nimetlerinden verdiği uyanıklık ve doğru yolu gösterdiğinden şükürler olsun. Bu tarih Mükerrem Şevval ayında 854 yılında yazıldı.” denilmektedir. Giriş kapısını dışarıya bağlayan ve hendekten kaleye girişi sağlayan köprü bugün bulunmamaktadır.
Ahmet Güllü
Kalenin su ihtiyacı ana giriş kapısının kuzey doğusundaki burcun olduğu yerde bulunan ve hendek üzerinde iki sivri kemerle geçişi sağlayan su yolu ile sağlanmaktadır. Kalenin kuşatılması halinde su ihtiyacı kalenin değişik kesimlerinde yer alan sarnıçlardan da temin edilmiştir. Kale ve çevresinde MS 3 ve 4'üncü yüzyıllarda pek önemi olmadığı düşünülen Roma yerleşimi olduğu tahmin edilmektedir. Kalenin kuzeyinde ise bir hamam kalıntısı vardır. 1988 yılında Anamur Müze Müdürlüğü’nce yapılan kurtarma kazıları sonucunda; moloz taştan, araları Horasan harçlı olarak inşa edilmiş, tabanları mozaik döşeli, hamam ve konut olduğu sanılan mekanlar ortaya çıkarılmıştır. Bu kalıntıların Rigmonai Antik Kenti'ne ait olduğu düşünülmektedir. Kurtarma kazısı sırasında Geç Roma Dönemi'ne ait bol miktarda seramik parçalarına rastlanmıştır.
Ahmet Güllü
Anamur ve Taşeli’nin Hıristiyanlar tarafından işgal edilip, tahrip edilmesi üzerine
Karamanoğlu Mahmut Bey (1300-1308) ordusuyla düşmanı bozguna uğratıp, kaleyi ele geçirmiş, kiliseleri yıkıp yerine cami yapmış ve kaleyi mamur edip, adını
Mamuriye koymuştur. Kalenin daha sonra 16'ıncı yüzyıl ortalarında ve 18'inci yüzyıl sonlarında yeniden onarım gördüğü ve kaleye yeni eklentiler yapıldığına dair belgeler bulunmaktadır. Son olarak 1960’lı yıllarda Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce onarım yapılmıştır. Kalenin işçiliği ve yapım tekniği
Alanya Kalesi’ni hatırlatmaktadır.
Kaynak: Mersin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü