­ KEÇİBOYNUZU | Kültür Portalı

Keçiboynuzu - Mersin

Keçiboynuzu (Ceratonia siliqua), baklagiller familyasından olup Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü yerlerde doğal olarak yetişen ve baklaları (meyveleri) yenen, daima yeşil çalı ya da ağaç formunda olan bir bitki türüdür. Uzun ömürlü ve boyu 10 metre kadar olan maki türü bir ağaçtır. Sert ve koyu yeşil yapraklıdır. Yaprakları, karşılıklı dizilmiş bileşik yapraklar olup boyları 10-20 cm uzunluğunda olup damla uçludur. Çiçekleri; 6-12 cm uzunluğunda olup açık yeşilimsi kırmızı, küçük ve çok sayıdadır. Ağacın meyveleri ise 15-20 cm. kadar olabilen ve ilk zamanlar yeşil ama olgunlaştığında kahverengileşmektedir. Ağaç Meyvesinin orta tabakası, taze iken yumuşak ve tatlıdır. Her bir meyvenin içerisinde on beş kadar sert kabuklu yassı tohumlar bulunur. Keçiboynuzu meyveleri öksürük ilaçlarında kullanılır. Çiğneme tütününe tat vermek için katılır. Keçiboynuzu meyvesinden pekmez de yapılır. Tohumlarından elde edilen balsam, tekstil endüstrisinde apreleme için kullanılır. Ayrıca çikolata imalatında tatlandırıcı olarak da kullanılmaktadır. Yunanca'da keration, İngilizce'de carob, Arapça'da ise harub veya harnub olarak anılır. Keçiboynuzu tohumu yüzyıllar boyunca elmas ölçmek için kullanılmış, elmaslar keçiboynuzu tohumu ile tartılarak satılmıştır. Bu yüzden, kırat ya da karat denilen ölçüye adını vermiştir. Prof. Dr. Aydın Akkaya konuyu şöyle açıklıyor: "Keçiboynuzu çekirdeği, doğada ağırlığı değişmeyen bir tohumdur. Bütün tohumlu bitkilerden yalnız keçiboynuzu uzun süre suda bekletildikten sonra filiz verebilir. Bu hem çok kuruduğu ve meyvesinden çıktıktan sonra son ve sabit ağırlığını aldığı için, hem de içine su alma olasılığı çok az ve çok uzun zamana bağlı olduğu içindir. Bu nedenle Araplar, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde ağırlık ölçüsü olarak kullanılmıştır. On altı tanesi bir dirhem eder. Dirhem, değişmekle birlikte 3 gram ağırlığı temsil etmektedir. Satıcı iki dirhemlik (32 çekirdek) bir şey satarken lütfedip 1 çekirdek fazla tartarsa bu, malı alanın itibarını gösterir. Olağandan fazla giyinen, süslenen vb. kişilere iki dirhem bir çekirdek denmesi bundan kaynaklanmaktadır." Lokman Hekim, günlerden birinde Anadolu'nun güneyindeki insanların dertleriyle ilgilenmek üzere yola çıkar. Toros Dağları'ndan aşağıya inip Akdeniz'e doğru ilerlerken limon ağaçlarını görür. Orada yaşayan insanların daha sağlıklı olabileceğini düşünerek ilerlerken yolunun sağının solunun keçiboynuzu ağaçlarıyla örtülü olduğunu görür. Orada durup yanındakilere "Buranın insanlarının bana ihtiyacı olmaz." deyip geri döner. Keçiboynuzu kolestrol içermez, içinde kafein yoktur. Süte oranla yaklaşık üç kat fazla oranda kalsiyumu vardır. A, B ve E vitaminleriyle P (fosfor) içerir, vücuda yiyecekler aracılığıyla giren radyasyonu dışarı atar. Yüksek oranda çinko içerir ve astım hastalığına, nefes darlığına iyi geldiği söylenmektedir.

Görüntülenme Sayısı : 5654    Eklenme Tarihi : 25 Şubat 2013 Pazartesi    Güncellenme Tarihi : 11 Aralık 2017 Pazartesi