Ala Cami, Roma, Bizans ve Türk İslam Medeniyetlerinin izlerinin görüldüğü Osmaniye'nin en önemli eserlerinden biridir. Osmaniye Müze Müdürlüğü Başkanlığı'nca yapılan kazılar sonucunda Ala Cami'nin kyriptası (bir binanın altında bulunan taş oda) ile birlikte kilise olarak yapıldığı ve tüm çevresinin mozaiklerle kaplı olduğu, kuzey ve batı kısmındaki mozaikli alanlar revaklı iken doğu ve güneydeki mozaikli alanların ise üstü açık olduğu anlaşılmıştır. Dışarıdan girişli kyriptası bulunan benzer kiliselere Adana İli Tufanbeyli İlçesinde yer alan Şar Kırık Kilise örnek gösterilebilir. Yapı hakkında çok sayıda yayın hazırlayan Bayliss yapının ilk olarak bir manastır olarak yapıldığını ve buranın Hristiyanlar için bir haç merkezi olabileceğini iddia etmektedir. Kazı sonrası elde edilen buluntular da Bayliss’in düşüncesini desteklemektedir. Ala Cami Bizans Döneminde bir kilise olarak yapılmış, Dulkadiroğulları döneminden itibaren ise cami olarak kullanılmıştır.
Fotoğraf: Ali Murat Coruk
Dulkadiroğlu Alaüddevle Bozkurt Bey’in oğlu Kasım Bey 15'inci yüzyılda kilisenin batı tarafına bir minare ve şapelin güney duvarına bir mihrap ekleterek buraya “Alaüddevle Mescidi” adını vermiştir. Halk arasında ise Ala Cami” olarak bilinmektedir.
Yapılan çalışmalar Alacami’nin 4 farklı evresinin olduğunu göstermektedir.
Birinci Evre (Erken Bizans Dönemi): Bu döneme ait kalıntıların ilki kuzeydeki mozaiklerdir. Roma sütun parçaları ve mimari plastik parçaların temelde devşirme olarak kullanıldığı zemini mozaikle kaplı olan bir platform ve Ala Camiye çıkışı sağlayan dört basamaklı bir merdiven Erken Bizans Dönemine aittir. Yine Ala Cami’nin güney doğu kısmında Erken Bizans Dönemine ait su yapısı tespit edilmiştir. Bu yapının ince tesseralardan oluşan mozaikleri yapının nymphaion (Yunanistan ve Roma'da nemfleri kutsamak adına dikilen anıtlara verilen isim) olabileceğini akla getirmektedir. Ancak bu döneme ait en önemli buluntular Ala Cami’nin güneyinde yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkarılmıştır. Güneyde gerçekleştirilen kazılarda doğu batı doğrultulu ve bir apsisle sona eren bir yapı ortaya çıkarılmıştır. Yapının güney duvarı günümüzde halen kullanılan okul duvarının altına doğru devam etmektedir. Tek netli bu mekanın zemini büyük oranda tahrip olmuş ve orijinal zemin kotunun altında kalmıştır. Mekanın doğusunda tespit edilen zemin tuğlaları yapı zemininin tuğla ile kaplı olduğunu göstermektedir. Yapıdan batıya doğru devam eden sütun sıraları ve bu alanın batı kısmında ele geçen mozaikler burada yer alan revaklı yapının da zemininin mozaiklerle kaplı olduğunu göstermektedir. Arazi yapısına göre Ala Cami’nin avlusu da farklı kotlarda bulunmaktadır. Güneyde yer alan avlu iki bölümden oluşup yine güney yönünde revaklı bölüm ile sonlanmaktadır.
İkinci Evre (Orta Bizans Dönemi): Bu Dönemde yapı bazilikal planlı bir kiliseden tek netli bir şapele çevrilmiştir. Yapı güneyindeki tek netli mekanın apsis bölümü bir duvar ile kapatılmış ve mekan içine bir sıra sütün dizisi yerleştirilmiştir.
Üçüncü ve Dördüncü Evre (Dulkadiroğulları ve Osmanlı DÖnemi): Bu dönemde yapının kuzeyine iki bölümlü bir sarnıç eklenmiştir. Sarnıçın doğusunda tespit edilen künkler ile su yolunun sarnıç ile ilişkili olması muhtemeldir. Sarnıçın güney duvarında Kelime-i Tevhit ve Arapça duhul(giriş) anlamına gelen bir yazı bulunmaktadır. Tespit edilen bu yazı ile sarnıç Osmanlı Döneminde de kullanılmış olmalıdır. Ayrıca yapının güneybatısında seramik fırını tespit edilmiş olup özellikle batı ve güney tarafta açılan çok sayıda çöp çukurunun ise seramik atölyesinin atıkları için açıldığı düşünülmektedir. Bu çukurlarda Osmanlı Dönemine ait olmalıdır.
Kaynak: Osmaniye Müze Müdürlüğü
Osmaniye Gezilecek Yerler