­ ZONGULDAK DÜĞÜN GELENEKLERİ- NİŞAN VE DÜĞÜN | Kültür Portalı

Zonguldak Düğün Gelenekleri- Nişan ve Düğün - Zonguldak

Gelenekler-Görenekler

Nişan: Nişan, iki şekilde yapılır; Aile arasında yapılan nişan ve Alay nişanı. (Köy veya mahalle halkı davet edilir.) Aile arasında yapılan nişan sade şekilde yapılır. Kıza nişan yüzüğü, küpe takılır. Yazma, gömlek gibi hediyeler verilir. Her iki aile tarafından para verilir. Yemek yenir. Kızın arkadaşları ve kız ile damat kendi aralarında eğlence yaparlar. Alay nişanı ise, nişanı kız tarafı yapar. Yemek hazırlığı yapılır. Erkek tarafı dana ya da oğlak alır. Bu her iki tarafın anlaşmasına bağlıdır. Bazen bu, kına ekmeği ya da düğünde alınır. Erkek tarafı nişana gelirken bir miktar yiyecek-içecek getirir. Tatlı getirirler (helva, şek vb.) Kız tarafı, nişana gelenlere yemek verir. Çay içilir, sohbetler edilir. Daha sonra evin içine ip çekilir, erkek tarafı getirdiği hediyeleri ipe takar. (Kumaş, saat, yüzük, altın, para, gömlek, yazma, eşarp, vs.) Hediyeyi getirenin ismi söylenir. Bu hediye merasimi yüzükler takılıp, kurdele kesildikten sonra olur. bu arada kurdeleyi kesen kişi, “bu makas kesmiyor” deyip, para ister. Bahşiş aldıktan sonra kurdele kesilir. Kız ve oğlan misafirlerin ellerini öperler. Kızın arkadaşları kısmetlerinin açılması için bu kurdeleden birer parça alarak saklarlar. Kız, erkeğe nişan bohçası hazırlar ve kayınvalidesine verir. İçine iç çamaşır, gömlek çorap, ayna, tarak ve gizliden şeker koyar. Kızın arkadaşları ve nişana gelen davetliler, gençler kendi aralarında oyunlar oynar, eğlence yaparlar. Nişan, böylece yapılmış olur. “darısı bekârların başına” denir.

Düğün: 

Uruba: Düğünden bir hafta önce alınır. Kızın ailesinden iki veya üç kışı, erkeğin ailesinden de anne ve babası uruba gününü kararlaştırırlar. Uruba alınacağı gün şehre inilir. Buradan, düğün günü yapılacak bütün ihtiyaçlar alınır. Gelinin elbiseleri (çıtane, entare, kapama, pullu yazma, kumaş, yatak-yorgan iç çamaşır, vb.), takılar, mutfak eşyaları alınırdı. Gelinin annesine ana yorganı, kardeşlerine elbise, nineye pov yazma gibi eşyalar alınırdı. Urubada gelinin ailesine hiç para harcatılmaz. Bütün masrafları damat adayının ailesi karşılar.

Kına ekmeği: Kız kınasının yapılacağı gün, kız evinde yapılır. Oğlan tarafı kız evine kına ekmeğine gelirler. Kına ekmeğinde, oğlan tarafı kız evine kına ekmeği getirir. Helva, şeker, börek, tatlı, kına, çay, bulgur, tavuk vs.) getirilir. Alınan urubalar sandıkla kına ekmeği günü kız evine getirilir. Açılır ve sergilenir. Kına ekmekçilere sergilenir. Yemekler yenir, çay içilir. Erkek misafirlere sofra kurulunca ortaya bir sini ile helva getirilir. Helvanın içine bozuk para ve kabak çekirdeği konur. Kızın zengin olması için bu adet yapılır. Buna “kız helvası” da denir. Bu helva sofradakilerce kesilir fakat yenmez. Erkek misafirler sofraya para atarlar. Bu helva sofradan kaldırılır. Ve o akşam yapılacak olan kınaya gelen misafirlere dağıtılır. Bu helva, sofraya kızın erkek kardeşi tarafından getirilir. Kına ekmeğinde kayınpederin ayakkabıları saklanır. Bahşiş istenir. Kayınpeder bahşiş vermeden ayakkabılarını alamaz. Kına ekmeğinde eğlenceler yapılmaz, oyun oynanmaz, misafirler dağıldıktan sonra, kız kendi arkadaşlarına mendil veya şeker dağıtır. Tabii gelen diğer misafirlere de tutulur. “Akşam kınamız var, buyurun” denir. Davet edilir.

Kına Gecesi: Cumartesi günü kına ekmekçileri gidince, akşam “kız kınası” yapılır. Erkek tarafı kız tarafına kına eğlencesine gelirler. Yine yeme-içme yapılır. Uygun bir yerde eğlence yapılır, oyunlar oynanır. Eğlence bitmeden önce kız ağlatılır. Kına türküsü söylenir. Def çalınır. Gelinin başına kırmızı al örtülür. Daire içine alınır. Mumlar yakılır, ağlaması için kına türküleri söylenir. Türküler bitince al açılır. Ağlayıp ağlamadığına bakılır. Eğlence devam eder. Bitince takılar takılır, gelenler hediyelerini verirlerdi. Gelen her hediye “Allah bereket versin” diyerek gelinin başına dokundurulur. Kına eğlencesi bittikten sonra kız, evine girer. Evde geline kına yakılır. Gelen kına yakılacağı zaman elini uzatmak istemez. Elini açmaz, para ister. Bahşişini alınca elini açar ve kınası konur. Eli, kınanın tutması için bir kumaşla bağlanır (kınanın üstünden) bu gece gelinin en yakın arkadaşları onunla birlikte kalırlar. Gelinin Kaymak Kardeşi olur ve onun yanında iç gün boyunca kalır.

Horata: Kız kınasının olduğu akşam kız tarafının gençleri, oğlan evine yeme-içmeye giderler. Sabaha kadar davul-zurna çalınır. Eğlenirler. Buna “Horata” denir.

Gelin Alma: Eskiden, gelinin başına fes, üzerine bir adet kırmızı, al (büyük çift en, dört metre, gelinin ayaklarına inecek şekilde) takarlardı. Kırmızı kadife elbise giyerlerdi. Alın üzerine güllü yazma ve fesin üzerine altınlar takılırdı. Boynunda reşat altınlar takılırdı. Gelini kız arkadaşları, hazırlar giyindirir ve süslerdi. Evlilik hayatı mutlu, güzel ve devamlı olsun diye evlilik hayatı mutlu olan bir gelin tarafından da süslenebilirdi. Kız kınasından sonraki gün gelin alma olur. Genelde Pazar günü olur. Pazar veya Perşembe yapılırdı. Çünkü bugünler mübarek günlerdi. Bu günler haricinde yapılan düğünlerin sonu mutsuz biter inancı vardır. Düğün günü damat tarafı, gelin evini arayarak, gelini almaya ne zaman gelelim, hazırlığınız saat kaçta tamamlanır? Diye sorarlar. Kızın kardeşi veya en yakın akrabası saati söyler. Gelin almaya damat tarafı yakın çevredekiler ile birlikte giderler. Sağdıç ata biner. Sağdıca beş veya altı atlı kadın eşlik ederler. Geri kalanlar gelin almaya yürüyerek giderler (eski düğünlerde). Gelinin evinin önünde atlılar iki-üç tur yaparlar. Bu arada gelin hazırlanır. Odada bekler. Bu arada gelinin beline kırmızı kurdelesini erkek kardeşi bağlar. Daha sonra gelinin çeyiz sandığının üzerine oturur. Damadın anne ve babasından sandık parası ister. Onlarda vermek zorundadır. Yine gelinin bulunduğu odanın kapısı açılmaz. Bahşiş istenir. Ancak bahşiş alınca kapı açılır. Sonra gelinin erkek kardeşi veya babası gelinin koluna girerek, onu evden çıkarır. Ancak, gelin kız evden çıkarken, eline kına verip, kapıya sürdürürler. Bunun yapılma nedeni ise, huylarının kız evinde kalması, onunla birlikte gitmemesi içindir. Gelinin ayakkabısının altına kız arkadaşları isimlerini yazarlar. İsmi silinen kişi ilk evlenecek olandır. Böylece gelin evden çıkarıldıktan sonra evin önünde sandalyeye oturtulur. Buradan kız tarafı takı için çağrılır. Gelinin alnına para takılır. Daha sonra damat çağrılır. Onlar da para takarlar. Takı işlemi bitince gelin kalkar, yanına at yaklaşır. Gelini ata bindirirler. Gelin eğer dul ise at onu sırtına almaz gelinin üzerine şeker atılır. Gelinin bindiği at yürüyünce “yarın duvağa gelin” diye bağırılır. Günümüzde ise gelin ve damat birlikte masaya oturtulur takı takma merasimi yapılır. Daha sonra gelin ailesiyle vedalaşır. Arabaya bindirilir. Arabanın üzerinden şeker atılır. Gelinin kardeşleri bahşiş almak için arabanın önüne dururlar. Bahşiş almadan da çekilmezler. Yine, gelin arabasında zarfların içinde paralar bulunur. Bunlar gelin arabasının yolunu kesip, bahşiş isteyen çocuklara verilir. Gelin damadın evinin önüne getirilince, damadın annesi çağrılır. Burada damadın anne veya babası oynarlar. Gelinine ne vereceksin? Diye sorarlar. O da ne verecekse söyler. Gelin attan indirilir. Gelin attan inmeden önce, kucağına küçük çocuk verirler, gelin çocuğu bir taraftan alır bir taraftan verir. Bu çocuğun cinsiyeti ne ise gelinin ilk çocuğunun o cinsiyette olacağına ve o çocuğa benzeyeceğine inanılır. Geline, atın başına su döktürürler. Bunun anlamı, “su gibi berrak geldim” demek istemesidir. Gelinin attan inince takıları, takılan paraları toplanır, halkın içinde sayılır. Mendile konularak geline verilir. Paranın miktarı halka söylenir. Geline, atın başına su döktürürler. Bunun anlamı, “su gibi berrak geldim” demek istemesidir. Gelin sonra eve girer. Sandığın üzerine oturur. Orada kimler varsa, gelinin önünde oyun yaparlar. Bundan sonra halk dağılır.

Duvak: Gelin ve damat, gerdek sabahı odadan çıkarlar, evdekilerin ellerini öperler ve bahşiş alırlar. Gelin eğer istenilen gibi çıkmışsa, kız evine müjdeli haber gönderilir. Burada gelinin annesi müjdeciye para veya hediye verir. Gelin ise odasına çeyizleri sermekle meşguldür. Öğle vaktine doğru, gelinin tarafları, kız hakkında (duvağa) damat evine gelirler. Duvakçıları damat karşılar. Öndeki genelde yaşlı ve dul kadınlar olur damat öndeki kişiye mendil verir, o kişi de damada tepsiyle börek verir. Damat gelenleri eve çıkarır. Gelen duvakçıları evde de gelin karşılar. Eğlenceler yapılır, yemekler yenir. İlk olarak gelin oynar. Bir eline buğday, bir eline mısır verilir, kaynana ile oynatılır. Oynadıkça da bu elindekileri kendi başından saçar. Sonra bunlar toplanır. Ambara konur. Böylece bolluk olacağına inanılır. Oynarken kaynana düşüp bayılma rolü yapar. Gelinin “anne” diyerek kendisini kaldırmasını ister. Gelin kaldırır ve annesinin elini öper. Duvakçılar, daha sonra dağılırlar. Gelin odasına girip, çeyizlerini toplar. Akşama kadar iş yaptırılmaz. Aksi takdirde ömür boyu işinin bitmeyeceğine inanılır. Duvakçılar giderken, o taraftan kendilerine gelin kız geleceğine inandıkları için sofradan kaşık çalarlar. Duvakçılar fazla oturtulmaz. Nedeni, gelinin çok ağır olacağına inanılmasıdır.

Üç Günleme: Duvaktan iki gün sonra kız damatla beraber anne ve babasının elini öpmeye gider. Sağdıç da yanlarında olur. El öpmede, damat ve sağdıç konuşmazlar. Damat istediği bahşişi almadan konuşmaz. İstediğini kayınpederden alınca kalkıp el öperler, konuşmaya başlarlar, yemek yerler. Bu bahşiş genellikle bir meyve ağacı olurdu. Yine gelin ve damat oğlan tarafını da (yakın akraba ve büyükleri) gezerler. Gelin gittikleri her eve hediye, bohça götürür. Bunun içinde yazma çorap, mendil, havlu, iç çamaşırı vb. olur.

Kaynak: İl Kültür ve Turizm Müd. Arşivi

Görüntülenme Sayısı : 36645    Eklenme Tarihi : 28 Ağustos 2014 Perşembe    Güncellenme Tarihi : 29 Mayıs 2020 Cuma