D Grubu
Türk resim sanatının Avrupa sanat akımlarının gerisinde kaldığına inanan altı sanatçı (ressamlar
Zeki Faik İzer,
Nurullah Berk,
Cemal Tollu, Elif Naci, Abidin Dino,
Eşref Üren ve heykeltıraş Zühtü Müridoğlu), 1933 yılında İstanbul’da D Grubu’nu kurmuşlardır.
Grup, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, Sanayi-i Nefise Birliği ve Müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği’nden sonra kurulan dördüncü birlik olmasından dolayı alfabenin dördüncü harfini isim olarak seçmiştir.
1933’teki ilk sergisini Beyoğlu’nda bir şapka mağazasında açmış olan D Grubu, açılan sergilerle giderek tanınmış ve genişlemiştir. 1934 yılında Turgut Zaim ve Bedri Rahmi Eyüpoğlu; 1939’daki sergisinde
Halil Dikmen,
Arif Kaptan, Eşref Üren,
Eren Eyüboğlu, Salih Urallı; 1941’deki sergide Hakkı Anlı, Sabri Berkel, Fahrünnissa Zeid ve Nusret Suman’ın katılmasıyla üye sayısı 17’ye yükselen gruba, 1946 yılındaki sergisinde ise Zeki Kocamemi katılmıştır.
Bursa Muradiye Camii, Arif Kaptan
Çoğunluğu Sanayi-i Nefise Mektebi’nde
İbrahim Çallı ve arkadaşlarının öğrencileri olarak yetişen D Grubu üyeleri, Avrupa’da Andre Lhote’nin yanı sıra Ernest Laurent, Fernand Leger, Hans Hoffmann gibi sanatçıların atölyelerinde eğitim görmüştür.
Antibes Resimleri, Abidin Dino
Bu genç sanatçılar yurda dönüşleri sonrası, Avrupa’da aldıkları eğitimin vermiş olduğu akademik bilinci ve modern sanatın etkilerinden edinikleri izlenimleri, Türk resim sanatını yeni bir evreye taşıyabilmek amacıyla kullanmaya karar vermişlerdir. Bunun için de öncelikle Avrupa resim sanatı ve Türk resim sanatı arasındaki durumun mukayesesini yapmaya çalışmışlardır. Bunun sonucunda, Türk resim sanatının kendine özgü bir kimliğe bürünmesi gerektiğini düşünen grup, çalışmalarında Türk folklorik biçimsel öğeleri ile geleneksel sanatların biçim mirasını kaynak olarak kullanmıştır.
Müzisyenler, Halil Dikmen
Kendi plastik ifade araçlarını araştıran D Grubu sanatçıları arasında üslup yönünden bir ortaklık gerçekleşmemiştir. Kendilerini, sadece bir akımın temsilcisi gibi görüp o yönde eserler üretmemişlerdir. Grup sanatçıları tamamen kendilerine özgü bir biçim ve renk anlayışıyla resimler yapmıştır.
Su İşleri Kampı, Eşref Üren
Örneğin; Fransa’da eğitim almış sanatçılardan, kübist resim anlayışını öğrenmiş olan Nurullah Berk, bu anlayışın Türkiye’deki ilk temsilcilerinden olmuştur.
Melankoli, Nurullah Berk
D Grubu’nun bir diğer önemli ismi olan Zeki Faik İzer, yaratıcı imgeleminde özgünlük arayışı içinde olan sanatçılardan biri olmuştur.
Gözü Sargılı Adam, Zeki Faik İzer
Grubun Türk resim sanatında önemli izler bırakmış bir diğer sanatçısı olan Bedri Rahmi Eyüboğlu da geleneksel folklorik motif ve desenleri, yaratıcı imgeleminde yeniden yorumlayarak kendine özgü bir biçim dili geliştirmiştir.
Sarı Saz Çorum, Bedri Rahmi Eyüboğlu
Grubun önde gelen isimlerinden olan Cemal Tollu ise geometrik şematizm çözümlemeleri yaparak, figür biçemine getirmiş olduğu yeni yaklaşımlarla plastik açıdan özgün bir figür anlayışı geliştirmiştir.
Beşiktaş Gebze İskelesi, Cemal Tollu
Dönemin sanatsal atmosferinde, kendi özgünlüğünü yaratma iddiasının peşinden giden D Grubu’nun ortaya çıkarttığı dinamik etki, Türk resim sanatında kendilerinden sonra gelen resim sanatçılarını da yeniyi ve özgün olanı arama yönünde etkilemiştir.
Kaynaklar:
d Grubu Ressamlarının Türk Resim Sanatının Gelişimine Olan Katkıları, Mehmet Ali Genç
d Grubu’nun Türk Resim Sanatında Özgünlük Açısından Önemi, Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, 2021, Cilt 3, Sayı 1, 29-46, Abidin Müslüm BAYSAL1