Mescid, zaviye ve türbeden oluşan mekan, kent merkezinin kuzeyindeki Karataş Tepesi’nin Demirciler Mahallesi’ndedir. Avlusuyla birlikte “28m x 24m” boyutunda dikdörtgen bir planı olanı bu tesiste ayrıca mutfak, kiler ve hücreler bulunmaktadır. Bu yapıların dışa bakan duvarlarında moloz taş, iç kısma yani avluya dönük duvarlar ile mescit, mescidin batısındaki eyvan ve türbede düzgün kesme taş kullanılmıştır. Mescit, avlunun güneydoğu köşesinde olup, dikdörtgen planlı ve tek sahanlıdır. Girişte sağ tarafta Hz. Şurahbil’e ait olduğunu belirtilen bir sanduka vardır. Derin ve oldukça yalın olan mihrabın önünde oluşturulan kare planlı mekan, düzgün kesme taşlardan yapılmış bir kubbe ile örtülmüştür. Ağırlığı beşik tonozlar ve sivri kemerlerle yan duvarlara bindirilmiş olan kubbenin kasnağı içten yuvarlak, dıştan sekizgendir. Taş çörtenler, yalındır. Yapının içi, düz atkılı ve alınlıkları sivri kemerli beş pencere ile aydınlanmaktadır. Mescidin eyvanının batısında yer alan ve basık kemerli kapısı olan ayrı bir türbe daha bulunmasına karşın sandukaya ait kimlik bilgisi yoktur. Mescidin kuzeyinde sivri kemerle avluya açılan bir eyvan ve onun kuzeyinde beşik tonozla örtülü kiler ve mutfak yer almaktadır. Avlunun kuzeyinde sivri kemerle avluya açılan eyvan ve üzeri beşik tonozla örtülü basık kemerli kapıları olan dört tane hücre vardır. Mutfak, kiler ve hücrelerde mazgal pencereler yanında nefeslik biçiminde küçük pencerelere de yer verilmiştir. Zemini beyaz taşlarla döşeli olan avluda, ayrıca kuyu, abdesthane ve helalar vardır. 1902 yılında II.Abdülhamit tarafından bakıma alınan bu tesise, 1960 minare yapılmış ve 1975 yılında da zaviye bölümü onarılmıştır.
Hazreti Muhammed ile birlikte savaşa katılan değerli kumandanlardan biri olan Şurahbil Hazretleri, Habeşistan’a göç edenler arasındaydı. Daha sonra Hazreti Muhammed (SAV) tarafından Mısır’da elçi olarak görevlendirilmiştir. Halife Ebu Bekir de, kendisini Şam’ın fethine gönderdi. Tarebiyye (Taberiyye’yi barış yoluyla, anlaşarak alan) dışında bütün Ürdün’ü savaşla fetheden Şurahbil Hazretleri, 639 yılında yaşamını yitirdi. Kilisli Kalaycıoğlu'nun yazdığı el yazısı tarih kitabında, Şurahbil hakkında şu bilgiler bulunmaktadır: “Hz.Ömer, H.17 yılında Ebu Ubeyde Bin Cerrah kumandası altında İslam ordusunu Suriye’nin fethine gönderdi. Şurahbil bin Hasene sekiz bin kişilik bir kuvvet ile Azaz’ı ele geçirdikten sonra, Kilis’te Meşhedlik denilen bölgede kanlı bir savaş yaptı. İslam sancağını bu beldeye diktikten sonra altı ay bu bölgenin komutanlığını yaptı, bu sırada kolera hastalığına yakalandı ve H. 18 yılında vefat etti.”
Evliya Çelebi’nin “Tekke” olarak belirttiği bu yapı, Hurufat Defterleri’ndeki 1773 yılına ait bir kayıtta “Kilis’te Hazret-i Şurabil Zaviyesi” ; Osmanlı Arşivlerinde saptanan bir başka kayıtta ( 23 Şevval 1212 / 10 Nisan 1798 tarihli bir vesikada) ise “Medine-i Kilis civarında vaki Sultan Şurahbil Zaviyesi” şeklinde belirtilmektedir. Evliya Çelebi’ye göre “Şurahbil” sözcüğü, Arapça “danışma” anlamını içeren “şura” sözcüğü ile “sevgili” anlamına gelen “el habib” sözcüğünden oluşmuş bileşik yapılı bir sözcüktür. İslam kaynaklarında Hz.Muhammed (SAV)’i görmüş ve sohbetlerinde bulunmuş “Şurahbil" adıyla geçen 13 sahabeden söz edilmekte olup, Kilis’teki mübarek kişi de Şurahbil Bin Hasene’dir.
Kilis Gezilecek Yerler