Uzuncaburç (Diokaisareia) Antik Kenti, Mersin’in en önemli ve en iyi korunmuş tarihi kalıntılarındandır. Ören yeri, Silifke ilçesinin 30 kilometre kadar kuzeyindeki Uzuncaburç beldesinde yer alır.
Yerleşim, Helenistik dönemde, Olba Kralığı’nın ibadet yeri olurken; MS 72 yılında, Roma İmparatoru Vespesianus zamanında ise Olba’dan ayrılarak Diokaisareia adıyla özerk ve kendi adına para basan bir kent durumuna gelmiştir. Diokaisareia, “Tanrı-İmparator Kenti” anlamına gelir. Bizans döneminin ardından Türkler buraya şehrin sembolü olan yüksek burcun yani Helenistik kulenin ismini vererek “Uzuncaburç” demişlerdir.
Sütunlu Cadde
Antik kentte, birbirini dik kesen iki Sütunlu Cadde bulunmaktadır ve kentteki yapılar bu caddeler boyunca sıralanmıştır. Tiyatronun önünden geçen sütunlu cadde, Zeus Tapınağı’nın yanında kent kapısından gelen diğer Sütunlu Cadde ile kesişmekte ve Tyche Tapınağı’nda son bulmaktadır. MS 1. yüzyıldan kalma Sütunlu Cadde’deki sütunların hepsi yıkılmıştır. Mimari parçalarının çoğu da yok olmuştur. Doğu-batı yönlü caddenin başlangıcında 7 metre yüksekliğinde, Korinth başlıklı sütunlarıyla beş sütunu ayakta duran bir anıtsal kapı vardır.
Tören Kapısı
MS 1. yüzyıldan kalma Tören Kapısı her biri 1 metre çapında ve 7 metre yüksekliğinde korinth başlıklı sütunlarıyla heybetli bir yapıdır. Yarısı yıkılmış olan tören kapısının beş sütunu ayaktadır.
Soli-Pompeiopolis ören yerindeki gibi sütun gövdelerinden çıkan konsolların varlığı, bunlar üzerinde heykeller bulunduğunun kanıtlarıdır.
Zeus (Olbios)Tapınağı
Tören kapısından sonra antik çeşmeyi geçince Sütunlu Cadde’nin solunda bir avlu içerisindeki Zeus Tapınağı’na ulaşılır. I. Seleukos Nikator tarafından yaptırılmış olduğu düşünülen Zeus Tapınağı, Anadolu’da dört bir yanı korinth tarzında, tek sıra 36 sütunla çevrili, peripteros planlı, en eski tapınaklarından biri olarak sanat tarihinde önemli bir yere sahiptir. Romalılar tarafından da kullanılan tapınak, Hıristiyanlık döneminde, 5. yüzyılda yapılan değişikliklerle kiliseye çevrilmiştir. Cellası yıkılıp sütun araları örülmüş, buralara kapılar konulmuş ve doğusundaki sütunlar kaldırılarak yerlerine apsis eklenmiştir.
TGM
Tyche Tapınağı
Şans Tanrıçası Tyche’ye adanan tapınak, Sütunlu Cadde’nin bitiminde yer alır. MS 1. yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır. Beşi ayakta olan, 6 metre yüksekliğindeki yekpare altı sütunun taşıdığı arşitravdaki yazıt, tapınağın kentin soylularından Oppius ile karısı Kyria tarafından yaptırılıp kente armağan edildiğini bildirmektedir.
Zafer Kapısı
Güney-kuzey istikametindeki ikinci Sütunlu Cadde üzerinde ve Zeus Tapınağı’nın kuzeyinde bulunan kapının ortasında bir büyük, yanlarında ise iki küçük kemerli girişi vardır. Üzerindeki yazıtta, depremden zarar gören kapının Roma İmparatorları Arcadius (395-408) ile Honorius (395-423)’un birlikte yönetimleri sırasında onarım gördüğü yazılıdır.
Tiyatro
Burada bulunan bir yazıttan tiyatronun, Roma İmparatorları Marcus Aurelius (161-180) ile Lucius Verus’un (161-169) birlikte yönetimleri sırasında, yani MS 2. yüzyılın ikinci yarısında yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.
TGA
Helenistik Anıt Mezar
Beldenin güneyindeki tepe üzerinde yer alan anıt mezarın dor biçimindeki mimarisi yörede tektir. Piramit çatılı, 15 metre yüksekliğindeki mezar anıtı 5,5 x 5,5 metre ölçülerinde kare planlıdır. Seleukosların veya Olba Krallığı’nın yöneticilerinden birine ait olduğu tahmin edilmektedir.
Helenistik Kule
Şehri çevreleyen surların kuzeydoğu kenarında bulunan beş katlı kule 16 x 13x 23 metre ebatlarındadır. Her katı kendi içinde bölümlere ayrılmış olan kule, yöneticilerin yaşadığı bir mekân olduğu kadar tehlike anında bölge halkının sığındığı ve şehir hazinesinin korunduğu güvenli bir yer olarak da kullanılmıştır. Kapı üzerindeki yazıttan MÖ 3. yüzyılın ikinci yarısında Tarkyares tarafından yaptırılmış olduğu anlaşılan kule, geçirdiği yangın sonucu Vali Petronius Faustinus’un emriyle MS 3. yüzyılın sonlarında onarım görmüştür. Sikkelerin üzerinde tasvir edilen bu gözetleme ve barınma kulesi yüksek oluşu nedeniyle bugünkü beldenin ismine de kaynak olmuştur.
Nekropol Alanı
Kentin kuzeyindeki bir vadinin her iki yamacına yayılmış olan nekropol sahası, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde kullanılmış olup burada kaya mezarları da vardır.
Kaynak: Mersin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü.