­
Tunceli

Genel Bilgiler



Tunceli’nin Çemişgezek ilçesi güneyinde yer alan Keban Baraj Gölü altında kalan Pulur (Sakyol) Höyüğünde 1968-1970 yılları arasında yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda elde edilen bulgular, yöreye Kalkolitik Çağda (M.Ö. 5500-3500) yerleşildiğini göstermektedir. Pulur’da bulunan Höyükte yapılan kazılarda kale görünümünde evlere, ocaklara, dibeklere, çeşitli öğütme araçlarına, çeşitli hayvan resimlerine, tunçtan yapılmış iğne ve kazma gibi çeşitli madeni eşyalara rastlanmıştır. İşuva (Hurri-Mitanni) adıyla anılan bölgede yazılı tarih M.Ö. 2200’lerde Subarrularla başlamaktadır.

1935 yılında çıkartılan bir yasayla Tunceli adını alan bölgenin adı Dersim olarak bilinmektedir. Dimili lehçesinde der (kapı), sim (gümüş) sözcüklerinden oluşan bir isim tamlamasıdır. Türkçeye gümüş kapı olarak çevrilen Dersim adı ile ilgili olarak M.Ö. 4. yüzyıla ait bilgiler bulunmaktadır. Yunan gezginlerinin burası için Daranis dedikleri görülmektedir. M.Ö. 519 yılında Dara (Darius) Perslere kral olunca, tarihçi Ptolemy bugünkü Tunceli’yi, Daranalis olarak kaydetmektedir. Bu isim, yüzlerce yıl kullanılmıştır.
Dersim adının kökeni konusunda kabul edilen başka bir görüşe göre; Dersimliler, Hazar Denizi’nin güneyindeki Pers öncesi halklardan biri olan ve Deylem bölgesinde yaşantılarını sürdüren Deylemliler’le de ilişkilendirilmektedir. Moğol işgaline kadar yurtlarını koruyabilen Deylemliler’in 1256 yılında gerçekleşen Moğol işgalinden kaçarak bugün Tunceli olarak bilinen bölgeye yerleştikleri sanılmaktadır. Dersim adının da bu halktan geldiği düşünülmektedir. Cumhuriyet’ten önceki resmi yazışmalarda kullanılan Dersim adı 1935 yılında çıkartılan bir yasayla Tunceli olarak değiştirilmiştir.Tunceli, Anadolu’da büyük bir siyasal birlik oluşturan Hitit egemenliğine girmiştir. Hititler’in M.Ö. 13. yüzyılda Tunceli yöresine hâkim oldukları anlaşılmaktadır. Tunceli, Hititler’den sonra sırasıyla Hurriler, Babiller ve Asurlar’ın egemenliği altına girmiştir. Mazgirt ilçesinde bulunan kalede yapılan araştırmalarda rastlanan çivi yazısı belgelere göre Hitit Devleti yıkıldıktan sonra bölgeye, M.Ö. 12. yüzyılda Urartular’ın egemen olduğu görülmektedir. Araştırmalark sonucunda, Mazgirt Kalesi, Bağın Kalesi ve Kaleköyü Kalesi’nin Urartulara ait olduğu anlaşılmıştır. Urartulardan sonra Tunceli, M.Ö. 7 yy’da Azerbaycan Yöresi’nde ortaya çıkan Medler’in; sonra da M.Ö. 4. yüzyılda Persler’in eline geçmiştir.
Bizans’ın, Sasaniler’den gelecek saldırılara karşı doğal bir kale konumunda bulunan Tunceli’ye büyük önem verdiği görülmektedir. Sasani saldırıları sonucu birkaç kez el değiştiren Tunceli, Arap ordularının 639 yılında bölgeyi fethetmesine kadar Bizans’ın egemenliği altında kalmıştır. Araştırmalar, Bizans İmparatorlarından Leon Çimişkes’in bu bölgede doğduğunu ve gençliğini burada geçirdiğini göstermektedir. İmparator olduktan sonra bugün Çemişgezek olarak bilinen köyüne yaptığı yatırımlarla “Çimişkesopolis” adıyla şehirleştirdiği söylenmektedir.
Anadolu Selçuklu Devleti’yle Büyük Selçuklu Devleti arasındaki egemenlik savaşını da fırsat bilen Filaletos, 1086’ya kadar bölgedeki egemenliğini sürdürmüştür. Bu tarihte Anadolu Selçuklu Devleti’nin Büyük Selçuklu Devleti’ne yenilmesi sonucu, Melikşah’ın Harput ve Dersim yöresine gönderdiği Çubuk Bey, Filaletos’u yenerek hanlığına son vermiştir. Böylece 1071’de Anadolu’ya giren Türkler, Tunceli’yi 1087 yılında egemenlikleri altına alabilmişlerdir.
Bu tarihten sonra 1243 yılında yapılan Kösedağ Savaşı’na kadar yörenin egemenliği Anadolu Selçukluları’ndadır. Ancak bu savaşta Selçuklular yenilince bölge Moğolların denetimi altına girmiştir. Bilindiği üzere Moğol istilâsı, Anadolu için tam bir yıkım haline dönüşmüştür. Bu yıkım ve felaketten kurtulan tek bölge olarak Tunceli, Moğol zulmünden kaçan Türk boylarına da sığınak olmuştur. Tunceli, 1252 yılına kadar merkezi Erzincan’da bulunan Türkmen Mengücükoğulları Beyliği’ne, sonra da sırasıyla İlhanlılar (1256-1353), Celayirliler (1340-1431), Timurlular (1370-1507), Karakoyunlular (1380-1469) ve Akkoyunlular’ın (1340-1514) egemenliği altında yaşamıştır. Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar Akkoyunluların yönetimi altında bulunan Tunceli, 1473 yılında yapılan Otlukbeli Savaşı’ndan sonra Osmanlı yönetimi altına girmiştir.
Tunceli, 1473 yılında Otlukbeli Savaşı ile Osmanlı egemenliği altına girdikten sonra, kısa bir süre Safevi hükümranlığı altına girmiştir. 1514 yılında Yavuz Sultan Selim’in Safevi’lere karşı düzenlediği Çaldıran Seferi sonrası tekrar Osmanlıların yönetimi altına alınarak Çemişgezek Beyliği’ne bağlanmıştır. Daha sonra aralarında Tunceli’nin de bulunduğu Çemişgezek Beyliği, Çemişgezek, Pertek, Sağman ve Mazgirt olarak Çarsancak’a (4 sancak) bölünmüştür.
Bu tarihten Tanzimat Fermanı’nın ilan edildiği döneme kadar, Tunceli’nin, Osmanlı toprakları içinde bulunmakla birlikte devletin kesin denetimi altına girmediği; denetim altına almak ve devlet otoritesi kurmak için yapılan girişimlerin de direnişle karşılaştığı görülmektedir. Padişah 3. Ahmet döneminde, İran-Osmanlı Savaşı sürerken, Çarsancak Beyleri’nin 1726 yılındaki şikâyeti üzerine, Diyarbakır Valiliği’nin, 1733 yılında, Tunceli’de düzeni sağlamak için ordu gönderdiği bilinmektedir. 1798 yılında ise bu kez Muş Sancağı Mutasarrıfı Murad’a verilen hükümle düzeni bozan aşiretlerin cezalandırılması istenmektedir.
Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte bölge önce Dersim sonra da Tunceli adıyla il yapılmıştır. Dersim ilinin merkezi, Cumhuriyet’ten önce mutasarrıflık olan Hozat’tır. 25 Aralık 1935 tarih ve 2884 sayılı Kanunla Dersim adı Tunceli olarak değiştirilmiş, geçici merkezi de Elazığ olmuştur. Yasanın ilk hazırlığında Munzur olan il adı, dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın önergesiyle Tunceli olarak değiştirilmiştir. Yeni kurulan Tunceli iline, Erzincan’ın Pülümür, Elazığ’ın Nazimiye, Hozat, Mazgirt, Pertek, Ovacık ve Çemişgezek ilçeleri bağlanmıştır. Tunceli il merkezi, 30 Aralık 1946 tarih ve 4993 sayılı Kanunla Hozat’tan alınarak, eskiden Kalan Kasabası olarak bilinen bugünkü yere taşınmıştır. Tunceli İl Yıllığı İsmet Hakan ULAŞOĞLU

...Devamını Oku

Kültür AtlasıTÜMÜ